Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Önce Anayasa Mahkemesi sonra Danıştay: Erdoğan’ın yüksek yargıdan beklentisi “dikensiz gül bahçesi” mi?


Cezaevinden seçimi kazanan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın TBMM’ye dönüşünün önünü açan iki Anayasa Mahkemesi kararının Yargıtay 3. Dairesi tarafından engellenmesinin ardından ortaya çıkan yargı krizi sürüyor.

Danıştay 5. Dairesi’nin “FETÖ” iltisaklı olduğu gerekçesiyle, kamudan ihraç edilen 387 hakim ve savcının itirazlarını haklı bularak göreve iade yönünde karar vermesi bu krizi yeniden alevlendirdi.

Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) devreye girerek bu dosyaları yeniden inceleme kararı aldı. HSK Başkanlığını da yürüten da Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hata olmaması için özen gösterdiklerini ve bu nedenle bu incelemenin başlatıldığını açıkladı.

Bahçeli: “Bu karar alınırken 5. Daire üyeleri maklube mi yiyorlar, haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlardı?”

Danıştay’ın 5. Dairesi’nin verdiği karara en sert tepki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi.

Önceki gün partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, “Danıştay 5. Daire nereye hizmet etmektedir? Bu karar alınırken 5. Daire üyeleri maklube mi yiyorlar, haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlardı? FETÖ’cüleri aklamak vatana, millete ve adalete ihanet değil midir? FETÖ’cüleri göreve iade etmek cinayet değil midir? Danıştay 5. Dairesi adalet ve hukuka göre karar vermemiştir” ifadelerini kullandı.

Erdoğan: “Yeni anayasa mümkün olmasa bile yargıdaki sorunu giderecek bir değişiklik için uzlaşma arayacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yüksek yargıdaki krizin ancak yeni bir anayasa ile çözülebileceği görüşünü yinelerken, bunun mümkün olmaması halinde mevcut anayasada değişiklik ihtiyacını vurguladı.

Adli yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile idari yargı hâkimleri kura töreninde bu konuya değinen Erdoğan, “Esasen bu kurumlarımız arasında eskiden beri bir hiyerarşi tartışması yaşandığını biliyoruz. Anayasamıza göre her birinin görev alanı farklı olan, dolayısıyla hiyerarşiden ziyade vazife tanımıyla konumları belirlenen yüksek yargı kurumlarımız arasındaki ihtilafı gidermek mecburiyetindeyiz. Eğer bu konuda Meclis’te bir mutabakat temin edebilirsek zaten meseleyi kökten çözmüş olacağız. Yeni anayasa mümkün olmasa bile yargıdaki sorunu giderecek bir anayasa değişikliği için de uzlaşma yollarını arayacağız” dedi.

Erdoğan’dan yargı krizinde “taraf değil hakemim” mesajı

Daha önce gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül ve yakınlarda da Can Atalay kararı nedeniyle Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’ne yönelik eleştirileri hafızalarda. Danıştay kararı hakkında da “sessiz kalmamız mümkün değil” açıklaması yapan Cumhurbaşkanı yine de yargı krizinde “taraf” olmadığını belirtti.

Erdoğan, “Biliyorsunuz bu konuda taraf değil hakem mevkisinde bulunduğumuzu çeşitli vesilelerle açıkladık. Bu tavrımızı halen muhafaza ediyoruz ve edeceğiz. Yürütmenin başı ve yasama organındaki en büyük gruba sahip partinin genel başkanı sıfatıyla bize düşen, yüksek yargı kurumları arasındaki tartışmalarda taraf olmak değil, sorunu çözecek mekanizmaları işletmektir. Siyaset müessesesinin emanetini taşıdığı millete karşı görevi, mecliste nümayiş yapmak, mahkeme önünde eylem yapmak asla değildir” diye konuştu.

Ancak ne muhalefet parti temsilcileri ne de hukukçular, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yargı krizinde tarafsız davrandığı iddiasını kabul ediyor.

CHP’li Emre: “Erdoğan mevcut anayasadaki cumhurbaşkanı yeminine uymuyor, ne yeni anayasası?”

CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yargı krizini araçsallaştırmak istediğini yeni anayasa önerdiği halde defalarca değişiklik yaptığı anayasaya uymayanın da kendisi olduğunu söyledi.

VOA Türkçe’nin konuştuğu Zeynel Emre, “Bu krizleri kendileri çıkartıyorlar çünkü krizlerden besleniyorlar. Hem AKP, hem de Erdoğan neredeyse iktidara geldikleri günden beri kavga ediyor. Bu bazen medya, bazen siyasetçiler bazen yargı oluyor. Cumhurbaşkanı anayasayı ağzından hiç düşürmüyor ama anayasaya uymayan da kendisi. Bu yargı düzenini 2010 referandumu ile kendileri oluşturdu. Unutan varsa hatırlatayım, o dönem ‘devrim’ diye sundular bu yargı düzenini. Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesi var; 11’i Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında göreve geldi, çoğunu da kendisi bizzat seçti. 12 Eylül Anayasası’na hepimiz karşıyız ama o anayasada neredeyse 150 değişiklik oldu çoğu bu iktidarın zamanında. Ama kendi değiştirdiği mevcut Anayasa’ya bile uymuyor. Bırakın onu, Cumhurbaşkanı ettiği yemine bile uymuyor ne yeni anayasası” dedi.

Cumhurbaşkanlığı yemini neleri içeriyor?

Zeynel Emre’nin altını çizdiği Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 103. Maddesi’nde yer alan cumhurbaşkanı yemini şu şekilde:

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

YARSAV Kurucu Başkanı Eminağaoğlu: “Yüksek yargıda dikensiz gül bahçesi isteniyor”

Laiklik Meclisi üyesi ve kapatılan Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Kurucu Başkanı (2006-2009) Ömer Faruk Eminaoğlu, Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin cumhurbaşkanı kararına onay verirken sessiz kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kez aynı yargı kurumunu hedef almasına tepki gösterdi.

VOA Türkçe’nin konuştuğu Ömer Faruk Eminağaoğlu, “Bekledikleri karar çıkmayınca, o kurumu ya yıpratıyorlar ya saldırıyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına itirazı reddederken Danıştay iyi, şimdi kötü. Bakın 12 Eylül Anayasası’nı hiçbir hukukçu benimsemez. Ama bu yapıyı kendileri yarattı ve şimdi daha kötüsünü vaat ediyorlar. Mevcut anayasanın çok daha gerisinde bir model amaçlanıyor. Can Atalay kararı sonrası AYM’ye tepki arttı. O karar 2025’e kadar Erdoğan’ın istediği kararların çıkmayabileceğini gösterdi. Ama o zamana kadar beklemek istemiyor. Sekiz üyelik çoğunluğu, Mart 2025’ten önce elde etme peşinde. Çünkü dikensiz gül bahçesi istiyor. 1961 Anayasası’na bakın; yargı orada bağımsız. Şimdi otoriter yapıyı hiç denetlemeyecek bir yüksek yargının oluşmasını arzu ediyor” ifadelerini kullandı.

Exit mobile version