İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kahramanmaraş merkezli depremlerin birinci yıl dönümünde durum ne?


Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir yıl geçti. Kaybettiklerinin yasını tutanlar ya da kalacak bir evi olmayanların yanında depremin etkilerini yakından hisseden bir grup daha var: Yakınlarından hâlâ haber alamayanlar.

REKLAM

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin birinci yıl dönümünde, depremden en çok etkilenen bölgelerde yaşayanlar, bir yandan hayatını kaybeden yakınlarının yasını tutmaya devam ederken diğer yandan geçimini sağlamaya çalışıyor. 

Kimileriyse hâlâ kayıp olan yakınlarına ulaşabilmek için mücadelesini sürdürüyor. 

Uluslararası Kızılay Kızılhaç Dernekleri Federasyonu’na (IFRC) göre, işsizlik son derece yaygın ve bölgedeki ailelerin yaklaşık dörtte biri yardıma muhtaç.

Türkiye’de resmi kayıtlara göre 50 binden fazla kişinin ölümüne neden olan depremlerin yıktığı bölgeleri yeniden inşa çabaları da hâlâ devam ediyor. 

Evleri yıkılan ya da ağır hasar gören ailelerin çoğu, konteyner evlerde hayatını idame ettiriyor. 

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıkladığı güncel verilere göre, 414 konteyner kentte 215 bin 224 konteyner kurulumu yapıldı ve 691 bin depremzede bu konteyner evlerde kalıyor.

“Diğer çocuklarımı da kaybetmek istemiyorum”

Hatay’da 50 yaşındaki Fatma Kırıcı ise eşi ve iki yetişkin çocuğuyla birlikte, depremden bir yıl sonra hâlâ bir çadırda yaşıyor. 

Depremde hasar gören ancak yıkılmayan çok katlı evine dönmekten korktuğunu söyleyen Kırıcı, “Ben depremde kızımı kaybettim, diğer çocuklarımı da kaybetmek istemiyorum. O yüzden evime gidemiyorum.” şeklinde konuşuyor. 

Kırıcı 20 yaşındaki kızının damadıyla birlikte, yaşadıkları evin yıkılması sonucu hayatını kaybettiğini söylüyor. 

Kırıcı’nın evi kayıtlara “hafif hasarlı” olarak geçtiğinden aile, ne inşaat halindeki konutlar ne de konteyner evler için uygun değil. 

Mimarlar Odası Hatay Şubesi ekim ayında, hükümetin Kırıcı ailesi gibi ailelerin hasarsız ya da az hasarlı olarak belirlenen binalara dönüşünü hızlandırmak için gösterdiği çabayı eleştirmiş ve bu binaların çoğunun yaşamak için güvenli olmadığını savunmuştu.

Hükümetin kızının ölümü nedeniyle kendisine 100 bin Türk Lirası tahsis ettiğini belirten Kırıcı’nın oğlu, bu parayla eşi ve üç küçük çocuğu için bir konteyner ev almış.

Antakya’dan Kamil Ezer de depremde yakınlarını kaybetti ve evi yıkıldı. Ezer, “Yönetim şu ana kadar bize herhangi bir açıklama yapmadı, yıktılar, kaldırdılar. Ev vereceğiz, diyorlar. Ne zaman, nasıl, bilmiyoruz.” şeklinde konuşuyor.

Hatay’ın Tepehan köyünden Bekir Temizkan ise “1 yıl oldu depremden bu yana. Daha gelip gören, soran yok. Çoğunun evleri yıkıldı çadırlarda oturuyorlar.” diyor. 

41 bin konut ve 5 bin köy evi için kura çekimi yapılacak

Hükümet, bölgeyi yeniden inşa çabaları kapsamında 300 binden fazla konut yapılacağını açıklamıştı. 

Yerlikaya cuma günü yaptığı açıklamada, “Tüm süreçler tamamlandıktan sonra, 389 bin konut, 40 bin 658 iş yeri ve 11 bin 531 ahır olmak üzere toplam 441 bin 567 hak sahipliği belirlendi. İl, ilçe ve kırsal alanda toplam 250 bin bağımsız bölümün ihalesi yapıldı.” dedi.

Yerlikaya, Hatay’da 41 bin deprem konutunun ve 5 bin köy evinin kura çekimi ile anahtar teslim törenlerinin bu hafta yapılacağını bildirdi. 

Öte yandan uzmanlar, hükümeti bina yönetmeliklerini güncellemeden, acele ederek, geçmişteki hataları tekrarlayabileceği ve insanları bir sonraki doğal afete karşı savunmasız bırakabileceği konusunda uyarıyor. 

REKLAM

Mimarlar Odası Hatay Şube Başkanı Mustafa Özçelik, “Yönetmeliklerin değiştirilmesi gerektiği konusunda uyardık ancak bunun zaman alacağını düşünüyorlar, bu nedenle zemini biraz iyileştirdikten ve başka önlemler aldıktan sonra evleri inşa ediyorlar” şeklinde konuşuyor.

Hükümet yetkilileriyse, inşa edilen yeni evlerin güçlü depremlere dayanacak şekilde tasarlandığını söylüyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü: “Tek bir kamu görevlisi yargılanmadı”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının açıklamalarına göre, bölgede en az 36 bin 932 bina deprem anında yıkıldı. Toplam 872 bin bağımsız bölümden oluşan 311 bin binaysa aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale geldi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne (HRW) göre, yıkılan binlerce binaya ilişkin müteahhitlere, inşaat denetimcilerine ve teknik personele davalar açıldı ancak sorumluluğu bulunan kamu görevlileri yargılanmadı. 

HRW tarafından depremlerden bir yıl sonra yayımlanan raporda, “Henüz tek bir kamu görevlisi, seçilmiş belediye başkanı veya belediye meclisi üyesi, güvenli bina standartlarının çok altında kalan çok sayıda inşaat projesinin onaylanmasındaki rolleri nedeniyle ve yapısal sorunları olduğu bilinen binalarda yaşayan insanları korumak için önlem almadıkları gerekçesiyle yargılanmadı.” ifadeleri kullanıldı. 

REKLAM

HRW Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “6 Şubat 2023’te meydana gelen yıkıcı depremlerin yıl dönümünde, Erdoğan hükümeti sadece yeniden inşaya değil, aynı zamanda depremlerde mezara dönen evleri, hastaneleri ve otelleri inşa eden ve izin verenlerden hesap sorulmasını sağlamaya odaklanmalıdır.” şeklinde konuştu. 

Kayıplar nerede?

Depremlerin üzerinden bir yıl geçti. Kaybettiklerinin yasını tutanlar ya da kalacak bir evi olmayanların yanında depremin etkilerini yakından hisseden bir grup daha var: Yakınlarından hâlâ haber alamayanlar. 

Yetkililer nisan ayında toplam kayıp sayısını yaklaşık 300 olarak açıklamıştı. Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği’nin güncel açıklamasına göre, şu anda 38’i çocuk 145 kayıp var. 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ocak ayı başlarında “1912 çocuğumuzdan bir tanesinin bile kayıp olması durumunun söz konusu olmadığını tekrar ilan ediyorum.” açıklaması yapmıştı.

Kayıpların akıbetine ilişkin belirsizlikler sürerken aileler, Meclis’te kayıplara yönelik bir araştırma komisyonu kurulmasını istiyor. 

REKLAM

Antakya’da 22 yaşındaki Sevda Köse, enkaz altından çıkmayan yakınlarının izini arayan onlarca kişiden biri. 

Köse’nin erkek kardeşi, eşi ve bebekleri yıkılırken alevler içinde kalan sekiz katlı bir binanın yedinci katında yaşıyordu. Binadaki 100 kişinin hayatını kaybettiği bildirilirken Köse’nin kardeşi, kardeşinin eşi ve yeğeninin de aralarında bulunduğu 25 kişi kayıtlara “kayıp” olarak geçti.

Köse ailesi birçok ilde morgları, mezarlıkları ve hastaneleri araştırdı. DNA örnekleri gönderdiler ancak hiçbiri kimliği belirlenemeyen kurbanlarla eşleşmedi.

Sevda Köse onları sağ bulabileceklerine dair umudunu kaybetmiş değil. “Her ihtimali düşünüyoruz ama ‘en azından bir kemik bulunsa da gidip gömsek’ diyoruz. Onu bile bulamadık.” diyor. 

“Çocuklarımıza nasıl iyi bir gelecek sağlayabiliriz?”

Hatay’ın Antakya ilçesinin merkezi neredeyse terk edilmiş durumda. Tarihi binalar, kilise ve camiler yeniden inşa edilmeyi bekliyor. 

REKLAM

Yıkılmış ya da ağır hasar görmüş binaların çoğu kaldırılmış olsa da duvarları çatlamış ya da çökmüş halde terk edilmiş binalar da var. Çok az sayıda bina zarar görmeden ayakta duruyor. 

Deprem sonrası kapanan birkaç işyeri yeniden açıldı ama ayakta kalmakta zorlanıyorlar. 

Orhan Öztürk, önündeki molozların temizlenmesinin ardından iki hafta önce küçük kuyumcu dükkanını yeniden açtı ancak henüz pek müşterisi olmadığını söylüyor. Öztürk, “Ayrılmayı düşündük ama nereye gidebiliriz ki? Burası bizim memleketimiz.” diyor. 

IFRC’ye göre, deprem bölgesinde gelir kaynaklarını kaybeden yüz binlerce insan hâlâ desteğe muhtaç.

30 yaşındaki Cevdet Dönmez, hükümetten konteyner ev alabildi ancak montajcı olarak çalıştığı işi artık yok. Dönmez, annesi, eşi ve üç çocuğuna destek olabilmek için yıkım için ayrılan hasarlı binalardan mobilya çıkarıyor. 

REKLAM

Dönmez, “Kötü bir durumdayız. Her şeyimizi bir anda kaybettik. Kendimizi nasıl toparlayacağız? Çocuklarımıza nasıl iyi bir gelecek sağlayabiliriz? Bilmiyorum.” diyor. 

Depremde ailesinden 9 kişiyi kaybeden Emre Ceylan’ınsa berber dükkânı yıkılmış. Kısa süre önce bir konteyner satın alarak berber dükkânına dönüştüren Ceylan, elektrik bağlatır bağlatmaz açılışı yapmak için sabırsızlanıyor.

Ceylan, “Deprem her şeyimizi elimizden alana kadar hayatımızın ne kadar iyi olduğunun farkında değildik.” şeklinde konuşuyor.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version