Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hatimoğulları: Bugün bir demokrasi sorunu varsa sebebi Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür


ÊLIH – Qûbîn’de seçim çalışmalarını sürdüren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Dolmabahçe Mutabakatı’nın yıldönümü olduğunu hatırlatarak, “Ant olsun ki bu ülkede barış en güçlü şekilde yankılanana dek mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, seçim çalışmaları kapsamında Êlih’e geçti. Hatimoğulları, Heskîf (Hasankeyf) ilçesinde gerçekleştirilen esnaf ziyaretinde sonra Kercews’e (Gerçüş) halkla bir araya geldi. Hatimoğulları, daha sonra Qûbîn (Beşiri) ilçesinde halk buluşmasına katıldı. 

 

Hatimoğulları, konuşmasına faili belli katliamlarda yaşamını yitiren Demokrasi Partisi (DEP) Êlih Milletvekili Mehmet Sincar ile gazeteci Cengiz Altun’u anarak başladı. Kurdistan ve Türkiye’de özel harp yöntemleriyle gençlerin hedef alındığının altını çizen Hatimoğulları, “Gülistan Doku’nun kaybedildiğini biliyoruz. Hala hafızalarımızda o kayıp dipdiri. Bizim için hala onu aradığımız slogan hiçbir biçimde bilincimizden ve dilimizden eksik olmadı. Gülistan Doku’nun yakın arkadaşı Rojwelat’ı da yine şüpheli bir ölümle kaybettik. Ve Rojwelat yoldaşımızı, kız kardeşimizi burada sizlerin huzurunda sevgiyle anıyorum, saygıyla anıyorum. Gençlerimize bunları yaşatanlardan tek tek hesap soracağız” dedi. 

 

JİN, JİYAN, AZADÎ

 

Son 24 saatte Türkiye’de 8 kadının katledildiğine dikkati çeken Hatimoğulları, “Bizler bu dünyaya erkekler tarafından kadın cinayetleriyle katledilmek için gelmiyoruz. Bizler bu dünyada eşit yurttaşlar olarak, herkesle eşit bir biçimde yaşamak için doğuyoruz ve büyüyoruz. DEM Parti olarak bizler diyoruz ki kadınların yaşam hakkını, siyasetteki temsil hakkını, kamusal alandaki varlığını, toplumdaki temsiliyetlerini ve varlıklarını sonuna kadar hep beraber savunacağız. Jin Jiyan Azadî sloganımız olmaya devam edecek.” diye konuştu. 

 

OY TAŞIMALARA KARŞI ÇAĞRI

 

Seçimlere sayılı günler kaldığını ve kazanmak için geldiklerini vurgulayan Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Qûbîn, Kercewse, Heskif ve Êlih’te, burada sayamadığımız bütün ilçelerimizde bizler seçimleri kazanmak üzere yola çıktık. Sayılı günler var ve çok çalışmamız lazım. Evet, AKP iktidarının kayyımcı zihniyeti bu seçimlerdeki hilelerde de devam ediyor. Birçok yere oy kaydırdığını, asker, polis kadrosu kaydırdığını çok iyi biliyoruz. Bunu bizler boşa düşürebiliriz. Bunu boşa düşürecek bir parti varsa o da DEM Parti’dir. Çünkü DEM Parti, örgütlü bir partidir. Sizden ricam sadece Beşiri ya da Batman için değil, nerede bir tanıdığınız varsa nerede bir eş dost, akraba varsa zorunlu sebepler ya da gönüllü başka bir kente gitmiş ve yerleşmişse onları gelip kendi kentlerinde Qûbîn’de, Êlih’te oy kullanmalarını sağlamak için çalışalım. Sizden en büyük ricamızdır, gece gündüz demeden çalışalım ve telefon rehberinizi taramanızı istiyoruz. Rehberimizde kayıtlı olan eş, dost, akraba kim varsa hangi kentte ise ona diyelim ki mesela İstanbul ya da Ankara’da ise ama oyu buradaysa ona diyelim ki en yakın DEM Parti ilçe teşkilatına gitsin, başvurusunu yapsın, kimlik bilgilerini versin ve onların kendi kentlerine gelip oy kullanmalarını bizler sağlayacağız. 

 

ÊLIH HIRSIZLARA YOL VERİR Mİ?

 

Ve biz AKP iktidarının her yerdeki hırsızlığını, yolsuzluğunu, seçim hilelerini Qûbîn halkı olarak boşa düşürmek için çalışacak mıyız? Kayyım hırsızdır, irade hırsızıdır. Halkın iradesini gasp etmiştir. Kürt halkının, DEM Parti’ye oy veren halkların iradesini gasp etmiştir. Kayyım hırsızlığı sadece bununla sınırlı değildir. Êlih’te 650 milyon değerindeki parkı, 150 milyona yandaşına peşkeş çekecek kadar açıktan hırsızlık yapıyorlar. Bu hırsızlara Êlih, Kercewse, Qûbîn, Heskif yol verir mi?

 

ÇOK DİLLİ BELEDİYECİLİK

 

Bunlar bize dilimizi, kültürümüzü de unutturmak istiyorlar. Êlih’e kayyım atandığında yaptığı ilk işlerden biri Kürtçe web sitesini kaldırmak. Kayyımların çoğunun yaptığı şey; belediyede iki dilli ya da daha fazla dil varsa o belediyede çok dilli hizmeti ortadan kaldırdılar. Yani bizlerin belediyelerimizde kendi ana dillerimizde hizmet vermemizi hazmedemeyip onu engellediler. Kürtçe tabelaları indirdiler, Kürtçe sokak isimlerini değiştirdiler ve sanatçılarımızın, değerlerimizin, Kürt halkının değerlerinin Cegerxwîn gibi heykellerini ortadan kaldırdılar. Bir kez daha diyoruz ki bizler kayyımları göndereceğiz. Bizler iki dilli hizmeti, çok dilli hizmeti halkımıza sunacağız. Bizler, bize unutturulmak istenen ana dilimizi her yerde haykırarak savunacak, belediyelerimiz ve yerel yönetimlerimiz bunların adreslerinden biri olacaktır. 

 

KENTLERİN KİMLİKLERİ YOK EDİLMEYE ÇALIŞILDI

 

Kültüre dayalı olarak yapılan birçok çalışmamızı engellediler. Bizim kentlerimizin on bin yıllık tarihe sahip olan, binlerce medeniyete beşiklik etmiş olan kentlerimizin silüetlerini ortadan kaldırıp, kendi kentlerinin siluetlerini yaratmak istiyorlar. Biraz önce Heskif’ten geldik ve yüreğime derin bir acı, derin bir sızı saplandı. Ben deprem yaşamış bir arkadaşınızım ve kadim Antakya’nın yıkıldığını sizler de biliyorsunuz. Antakya için yaşadığım acıyı, Samandağ için yaşadığım acıyı yüreğimin ta derinlerinde Heskif için hissettim. Heskif’i tek tipleştirmek istemişler, tarihi eserleri, dokuyu yok etmek istemişler. Bu aslında sizlerin dedelerimizin, nenelerimizin elleriyle büyüterek bu günlere getirdikleri kentlerin kimliğini yok etmeye çalışmaktır, kimlik düşmanlığıdır, kent, tarih düşmanlığıdır ve aynı zamanda kentin dokusuna bu zararları vererek kültürel turizmi etkilemişlerdir. Hasankeyf başta olmak üzere Batman ve insanların gelip görmek isteyeceği buradaki esnafın fazlasıyla faydalanabileceği, katkı sunacağı bir yöntemdir bu. Size söz veriyoruz. Belediyelerimizi yeniden kazandığımızda, yeni belediyeleri kazandığımızda Êlih, Heskif ve buradaki tüm tarihi dokunun bütün dünyaya tanıtılacağının sözünü veriyoruz. Buraya bir turizm akınının gerçekleşmesinin sözünü veriyoruz. 

 

TARIMI KOOPERATİFLERLE GÜÇLENDİRECEĞİZ

 

Heskif’te kapalı dükkanlar açılacak ve bütün esnaflarımız işe, aşa, ekmeğe doyacak. Söz veriyoruz. İnanın gittiğimiz her yerde özellikle kayyımların belediyeleri işgal ettikleri, darbe yoluyla geldikleri her yerde biz şunları gördük. Bozuk yollar, bozuk kaldırımlar, çamur deryası içindeki yollar, kanalizasyon yok, çoğu yerde temiz içme suyuna bile sahip değil insanlar. Tarımını sulayacak, ekinini sulayacak suyu bile bulamıyor insanlar. Zaten Kürdistan’ın temel geçim kaynağı ne yazık ki bugüne kadar buraya doğru düzgün yatırım yapılmadığı için insanların el yordamıyla yürüttüğü tarım ve hayvancılık. Bunu zaten AKP iktidarı merkezi politikayla bitirmiştir, Kurdistan’da daha da bitirmiştir. Bakın tarım Türkiye’nin en temel geçim kaynağıdır. Türkiye dünya ölçeğinde ilk 9. sıradadır tarımda. Ama biz şimdi buğdayı, arpayı ithal eden bir pozisyona geldiysek bunun nedeni bu iktidarın kendisidir. Bu değişime yerellerden başlayacağız. Yerel yönetimlerde DEM Parti olarak bizler yönetime gelerek her yereldeki tarımı kalkındırmak, tarımsal ürünlerin kooperatiflerde değerlendirmesini sağlamak bizim boynumuzun borcudur. Çünkü biz, nerede doğduysak orada doyup orada kalmak istiyoruz. Batman’a baktığımızda sürekli dışarı göç veren bir kent. Zaten 40 yıldır devam eden Kürt sorunundan, devam eden çatışmalardan, savaştan dolayı insanımız, canımız göç etmiştir. Ama şimdi aynı zamanda buna eklenen yoksulluktan dolayı çok yoğun bir göç var. Biz DEM Parti olarak hem merkezi politikamızda hem yerel siyasetimizde sözümüz olsun ki adil bir ekonomik dağılımın sağlanması için var gücümüzle çalışacağız, siz değerli halkımızla beraber çalışacağız. 

 

ÖZGÜR KENTLERİ KURMAYA GELİYORUZ

 

DEM Parti gümbür gümbür geliyor. DEM Parti, devran dönecek ve DEM Parti her yerde olacak. Bizler yerel demokrasiyle özgür kentlerimizi kurmaya geliyoruz. Halkçı belediyecilikle demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü belediyecilik anlayışımızla geliyoruz. Belediye meclisi toplantılarımız doğrudan halkın katılımına açık olacaktır, şeffaf olacaktır, hesap verecekti. Êlih başta olmak üzere kazandığımız her belediyemizde, mahalle mahalle, mahalle temsilciliklerimizi kuracağız, mahalle meclislerimizi kuracağız. Hangi mahallede ne sorun varsa onun belediye aracılığıyla çözülmesini, yerel yönetim aracılığıyla çözülmesini sağlayacağız. 

 

KADIN KURUMLARIMIZI YENİDEN AÇACAĞIZ

 

Her yerde ifade ettiğimiz gibi burada altını bir kez daha çiziyorum; kayyımcı zihniyet ve anlayış, AKP veya MHP’nin kazandığı belediyeler de aynı kayyımcı zihniyetle yönetiyorlar. Şunu yapıyorlar; kadına yönelik hiçbir çalışma yok, gelen kayyım bizlerin kadınlar için yaptığı çalışmaları tek tek ortadan kaldırmaya çalıştı. Biz kadınlara söz veriyoruz, yeniden bütün belediyelerimizde kadın daire başkanlığı kuracağız, kadınlara danışmanlık hizmeti sağlayacağız, kadınlara iş edinme kurslarını sağlayacağız, kadın istihdamını sağlayacağız. Çünkü biz biliyoruz ki kadınların ekonomik özgürlüğüne kavuşması aynı zamanda genel anlamdaki özgürlüğüne kavuşması açısından da önemlidir. Ve ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganıyla örgütlene örgütlene gelen kadınlar olarak DEM Parti olarak bütün kadınlara sözümüzdür; bizler özgür ve eşit olana dek mücadelemizi yerel yönetimler başta olmak üzere her yerde hep beraber sürdüreceğiz. 

 

KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜ ONURLU BARIŞTAN GEÇER

 

Bugün 28 Şubat. 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı’nı yani Kürt sorununun çözümü noktasında Türkiye tarihinde atılmış önemli adımlarının birinin yıldönümü. Bakın Dolmabahçe Mutabakatı AKP ile başladı ama AKP Dolmabahçe Mutabakatı’nı kendi tanımayarak, kendi reddederek, Kürt halkı üzerinde çöktürme siyasetiyle yola devam etti. O zaman masa devrildiğinde ‘Kürt sorununu çözmekten artık vazgeçtik, dolaba koyuyoruz, donduruyoruz’ dediklerinde yaşanan katliamlar hepimizin hatırasındadır. Bizler o yitirdiğimiz canlarımızı unutmuyoruz. Bizler çeşitli provokasyonlarla, bu vazgeçişin nasıl tezgahlandığının bilincindeyiz ve bunları asla unutmuyoruz. Kürt sorununun çözümü onurlu bir barıştan geçer. Onurlu bir barış için çalışmak herkesin elini taşın altına koyması elbette çok önemlidir. Bugün Türkiye’de bir demokrasi sorunu varsa bunun en önemli sebeplerinden birisi Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmemesidir. Dolmabahçe Mutabakatı’ndan vazgeçen anlayış, aynı zamanda darbe mekaniğini de hayata geçirdi.  

 

28 ŞUBAT MAĞDURU BUGÜN VARİSİ OLDU

 

Aynı zamanda 28 Şubat Askeri darbesinin de yıldönümü bugün. Biz bugün Êlih’te birkaç konunun yıldönümünde tesadüfen buluştuk ve bu nedenle bu gündemleri bütün Türkiye kamuoyuna sunuyoruz. 97’de 28 Şubat darbesi gerçekleştiğinde yani asker postalları, tanklar, toplar sokağa düştüğünde o zaman AKP iktidarı darbeye karşı bir tavır izliyordu. Ama inanın ki daha sonraki AKP’nin büründüğü kılıf bu darbecilerden de daha tehlikeli bir kılıf. Biri asker postallarıyla, diğeri polisle, yargıyla ve devletin bütün erkiyle halklara diz çöktürmeye çalışarak bir darbe gerçekleştirmiştir. 28 Şubat’ın mağduru şimdi 28 Şubat’ın varisi olmuştur. Saray, Ergenekon el ele karanlık bir Türkiye’yi inşa etmeye çalışıyorlar şuan. 

 

BARIŞI GETİRECEĞİZ

 

Ama buradan Êlih’ten bu darbenin yıldönümünde, aynı zamanda Kürt sorununun çözümü irade ortaya konan Dolmabahçe Mutabakatı’nın yıldönümünde bir kez daha söylüyoruz ki ant olsun ki bu ülkeye barışı biz getireceğiz. Ant olsun ki Kürt sorununu bizler çözeceğiz. Ant olsun ki bütün halkların, ezilen ve sömürülenlerin sorunlarını bizler çözeceğiz ve biz bu ülkede barış en güçlü şekilde yankılanana dek mücadele etmeye devam edeceğiz.   

 

Aynı zamanda sevgili Yaşar Kemal’in ölüm yıldönümü. Burada sizlerin huzurunda onu saygıyla anıyorum. Ruhuna, bilincine ve diline yakışan sözleri de sizlerle paylaşarak onu anıyorum. Sevgili Yaşar Kemal barış dolu şiirleri bizler Kürdistan’dan, Anadolu ve Mezopotamya’dan hep beraber yazacağız bu da sana sözümüz olsun. 

 

EDİP SOLMAZ’IN AĞACI MİLYONLAR HALİNE GELDİ

 

Değerli Edip Solmaz’la ilgili araştırma yaparken çok önemli bir yazıya rastladım. Sevgili Gülcan Dereli yazmış. Şöyle söylemiş yazısında; 79’da zamanın ruhu farklıydı. Her yer beton değildi ama devletin zihinsel kodları o zaman da Kürtlere karşı bir beton gibiydi şimdi de bir beton gibi. Edip Solmaz seçim kampanyasında sembol olarak ağacı kullanmıştı. Yaşam ağacı, kökleri derinlerde ama yeşermemişti daha. O ağaç bugün milyonların toplandığı bir ağaç haline geldi. O ağaç bizim bütün siyasi partilerimizin köküdür. O ağaç binlerce yıldır bu topraklarda beraber verdiğimiz mücadelenin köküdür. Edip Solmazların Terzi Fikrilerin, devrimci ve yurtsever mücadele geleneğini bizler bu ağacın altında hep beraber sürdürmeye devam edeceğiz. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında kökleri binlerce yıla dayalı bu ağacın gölgesinde bizler özgür, adil, demokratik bir siyaseti inşa etmek için Edip Solmazların, Terzi Fikrilerin öğrencileri, yol arkadaşları olarak sevgili Terzi Fikri ve sevgili Edip Solmaz, özellikle de Edip Solmaz senin kentinde sana söz veriyoruz. Bütün belediyelerimizi sana yakışır bir şekilde kazanacağız, sana yakışır bir şekilde kazanmak için hep beraber çalışacağız.”

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version