AİHM, Abdullah Öcalan ile ilgili 18 Mart 2014 tarihinde verdiği kararda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ömür boyu sürdürüleceğine dair düzenlemelerin işkence yasağına aykırı olduğuna hükmetmiş ve bu konuda yasal düzenlemelerin getirilmesi gerektiğini bildirmişti.
Bu karardan sonra 3 ayrı başvuruda da benzer yönde kararlar çıkmıştı. Öcalan ve diğer başvurularla ilgili yasal düzenleme yapılmaması nedeniyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’yi izleme sürecine almış ve Türkiye’nin kararların gereğini yerine getirmesi istenmişti.
Hükümet ise Bakanlar Komitesi’ne gönderdiği yanıtlarda “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlülerin şartlı salıverilmesinin mümkün olduğunu ancak istisnai olarak bazı suçlar bu olasılıktan muaf tutulmuştur” yanıtı vererek, Öcalan’ı “umut hakkından” muaf tuttuğunu açıklamıştı.
“İnfaz Kanunu’nda düzenleme yapılmadı”
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç ise AİHM kararı doğrultusunda yasal düzenleme yapılmaması nedeniyle İmralı Cezaevi’nde bulunan Abdullah Öcalan’ın 2024 yılı içerisinde serbest bırakılmasının gündeme geleceğini ileri sürdü.
Özgenç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda esas endişesinin, Öcalan’ın serbest bırakılmasının bir siyasi pazarlığa dönüşmesi olduğunu belirtti. Özgenç’in açıklamalarında şu ifadeler yer aldı:
“Abdullah Öcalan, malum olduğu üzere, idam cezasına mahkûm edilmiş olan bir hükümlüdür. Ancak kişinin bu cezası, bilahare ‘ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası’na çevrilmiştir. Her ne kadar adı geçen kişinin bu cezası ile ilgili olarak hakkında koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanmaması ve ölünceye kadar ceza infaz kurumunda kalması yönünde kanuni düzenlemeler yapılmış ise de (bkz. Özgenç, Genel Hükümler, 19. bası, sh. 880 ve dn. 197), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu düzenlemelerin, adı geçek kişi bakımından hak ihlâli sonucu doğurduğuna karar vermiştir (18 Mart 2013 tarihli Öcalan/Türkiye Kararı). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararına rağmen, 5275 sayılı İnfaz Kanununda gerekli düzenleme yapılmamıştır.
“Yasa çıkarılmadı, serbest bırakılması gündeme geldi”
Bu ihmal, Abdullah Öcalan’ın 647 sayılı mülga Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un ilgili (m. 19, f. 1) hükmüne istinaden serbest bırakılmasının gündeme gelmesini sağlamıştır. Söz konusu hüküm, adı geçen kişinin 2024 yılı içinde serbest bırakılmasını gerektirmektedir.”
25 yıl detayı
Özgenç, yürürlükten kaldırılan ancak hükümlü lehine düzenlemeler içerdiği için uygulanması gereken 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasını da hatırlattı. Madde, yürürlükten kaldırıldığı 1 Haziran 2005 tarihi itibarıyla şu şekilde idi:
“Ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 25 yıllarını; müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 20 yıllarını, diğer şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkûm edilmiş olanlar hükümlülük süresinin 1/2’ni; çekmiş olup da Tüzüğe göre iyi halli hükümlü niteliğinde bulundukları takdirde, talepleri olmasa dahi şahsi şartla salıverilirler.”
Ersan Şen’e göre 2035’de tahliye edilebilir
Hukukçu Ersan Şen de 2022 yılında yazdığı makalede Öcalan’ın 15 Şubat 2024’de şartlı tahliyesinin görüşülmesinin gerektiğini bazı hukukçuların savunduğunu, ancak kendisinin bu görüşe katılmadığını ve Öcalan’ın 15 Şubat 2035 tarihinde diğer şartların varlığı halinde şartlı tahliyesinin gündeme gelebileceğini düşündüğünü yazmıştı.
Şen’in yazısından ilgili bölüm şöyle:
“Abdullah Öcalan’ın mahkumiyetine esas suçunu silahlı terör örgütü kapsamında işlendiğinden, koşullu salıverilme açısından m.107/4’ün uygulanması gündeme gelecek, yani koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için cezasının en az 36 yılını ceza infaz kurumunda geçirmesi gerekecektir. Bu görüşe göre; 15 Şubat 1999 tarihinde yakalanan Abdullah Öcalan’ın, diğer şartların varlığı halinde, 15 Şubat 2035 tarihinde koşullu salıverilmeden faydalanması mümkün gözükmektedir.
Bir diğer görüşe göre; 9 Temmuz 2013 tarihli İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin Vinter ve diğerleri – Birleşik Krallık kararında bu süre 25 yıl olarak belirlenmiş olup, Türkiye’de de azami 25 yıllık sürenin kabul edilip uygulanması gerekir. Çünkü Anayasa m.90/5 açıkça; usulüne göre yürürlüğe koyulmuş temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası sözleşmeler ile kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, milletlerarası sözleşme hükümlerinin esas alınacağını ifade etmektedir. Bu görüşe göre; İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Büyük Dairesi’nin Vinter ve diğerleri – Birleşik Krallık kararında koşullu salıverilmeden faydalanılabilmesi için belirlenen 25 yıllık süreden daha uzun bir zaman belirlenmesi, Anayasa m.90/5’e aykırılığı sebebiyle hukuken mümkün değildir.
Bu görüşün kabul edilmesi durumunda, 15 Şubat 1999 tarihinde yakalanan Abdullah Öcalan’ın, diğer şartların varlığı halinde, 15 Şubat 2024 tarihinde koşullu salıverilmesi hususunda değerlendirme yapılması gerekecektir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***