Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Safa Kar yazdı.. Güle güle imparator ve hoş geldin efsane…


(Serbest Görüş) – SAFA KAR

Bu hafta futbol dünyasında iki önemli gelişme oldu. Bir futbol yıldızı kaydı ve efsane futbol adamı ‘hoca’ olarak Türkiye’ye geldi. Kayan yıldız son 10 yılda sessizliğe gömülen Almanların futbol kralı, ‘imparator’ lakaplı Franz Beckenbauer’di. Futbol oynadığı yıllara yetişemedim ben. Canlı olarak izlemedim, nostalji babından eski maçlarını seyrettim.

Sahanın kralı olduğunu, lider oyuncu olarak libero mevkiine yepyeni açılım getirdiğini biliyorum. 1968’de Almanya tarihinde ilk kez İngiltere’yi yenerken golü o attı. Sadece sahada değil, saha dışında da çok başarılı bir kariyere sahip Beckenbauer. Teknik direktörlük ve kulüp başkanlığı yaptı. Alman Milli Takımının başında dünya kupasını kaldırdı.

Yönetimindeki Bayern Münih’i zaferden zafere koşturdu. Bir dünya kulübü yaptığı Bayern Münih’in müzesini kupalarla doldurdu. Oyuncu ve futbol adamı olarak elde edilebilecek tüm başarılara ulaştı. Alman futbolu dendiğinde ilk sıraya yazılacak isim odur. Dünya futbolunda da Pele ve Maradona’nın ardından ilk üç isimden biridir.

Almanlar Beckenbuaer’e kutsiyet atfederek bir bakıma ‘nurlu zat’ anlamına gelen ‘ışık saçan kişi’ unvanı verdi. Bu sıfat Hristiyan kültüründe Hazret-i İsa’ya aittir. Almanlar onu ‘aziz’ mertebesine yükseltti. Ben futbol sahalarındaki başarılarından haberdardım. Sonrasını ölümünden sonra öğrendim. ‘Işık saçan kişi’ sıfatı pek uğurlu gelmemiş meğer Beckenbaur’e. Ve onu dokunulmaz yapmamış. Almanya bu yanlışı affetmez. Avrupa kültüründe kural kraldır. İmparator falan tanımaz. Krallık sadece yeşil sahalarda geçerlidir.

İmparator önce beyin tümörüne yakalanan oğlunu yitirmiş. Bu dünyada en ağır acı, evlat kaybıdır. Ardından adı skandallarla anılmaya başlamış. Yolsuzluk, rüşvet ve usulsüzlük iddialarının muhatabı olmuş. 2006 Dünya Kupasının Almanya’da oynanması için dünyanın dört bir yanına uçarak lobi yaparken harcadığı paralar karşısına ‘açıklanamayan gelir’ ve ödemesi gereken bir hesap olarak çıkmış.

Almanların ünlü dergisi Der Spiegel, ‘Kara Kasa; 2006 Dünya Futbol şampiyonası satın alındı’ başlığıyla haber yapmış. Orası Almanya’dır yapar. Dokunulmazlık maalesef bizim de içinde bulunduğumuz doğu kültürüne özgüdür. Bizim imparatorun adı fona kondu ama kendisi dosyanın dışında tutuldu. Bütün işaretler kendisini göstermesine rağmen soruşturma ona kadar uzanmadı. Burası Türkiye orası Almanya.

Bu haberlerin Beckenbauer’e çok ağır darbe vurduğu şüphesiz. Haberler üzerine soruşturma başlatılmış. Ceza almadan kurtulmuş. İddialar, iddia olarak kalmış. Acaba orada da mı bir noktadan sonra geri dönülmüş. Sanmıyorum. Yargı toleranslı davransa bile kamuoyu affetmez. Beckenbauer, itibardan da gözden de düşmüş. Yaşadığı travmalar karşısında sağlığı bozulmuş ve iki kalp ameliyatı geçirmiş.

Sonrası tam bir münzevi hayat… Kabuğuna çekilmiş medyadan, toplumdan ve spotların ışığından uzak bir ömür sürmüş. Bu dünyada herkes tek başına ölür. Işık saçan efsane de yalnız göçmüş bu alemden. Hafta içinde ajanslar ölüm haberini dünyaya duyurdu. Ben skandalların gölgesinde geçen ömrünün son safhasını görmezden gelmek isterim.

O skandalların adamı değil, oyuncu ve futbol adamı olarak yeşil sahaların imparatorudur. Dünya futbolu konuşulduğunda adı hep hatırlanacak. Artık futbolun ışıl ışıl parlayan yıldızları o kadar az ki… Eski efsaneler bir kutup yıldızı gibi hep orada duracak ve dünya döndükçe adı yaşayacak.

Fernando Santos, 2026 yılında Dünya Kpası elemelerinde Türk milli takımını yendiği maçta, bitiş düdüğü çalar çalmaz sigarasını yakmış ve bu olay günlerce konuşulmuştu.

Bir başka futbol adamı Türkiye’ye geldi. Bir Beckenbauer ayarında ve klasında değil elbette. Son yılların parlak hocalarından biri olduğu muhakkak: Portekizli Fernando Santos… Beşiktaş ‘teknik direktör’ olarak takımın başına bir dünya markasını getirdi. Adını yüzünü futbolla ilgilenen herkes bilir ve tanır.

Kaliteli oyuncu ve hocaları Türkiye’de görmek futbola değer katıyor. Statlara sadece maç izlemek için değil, bir dünya yıldızını görmek için bile gidilir. Santos oyuncu değil kenarda hoca. Olsun… O da futbolun bir aktörü. Dün akşam Karagümrük maçında takımı yönetirken duruşunu ve hareketlerini hayranlıkla seyrettim.

Santos çok iyi de başlangıç yaptı. Ayağı uğurlu geldi, Türkiye’ye ayak basar basmaz Beşiktaş deplasmanda Rize’yi net skorla geçti. Zor bir maçtı aslında ama Santos’un havası ve rüzgârı yetti. Karagümrük maçında takımın başındaydı. Siyah beyazlılar iyi oyun ve 3 golle galip geldi. Üzerindeki kara bulutları dağıtan Beşiktaş’a adeta bahar havası estirdi.

Taraftar da sevdi Santos’u. Sosyal medyada taraftarların afiş eşliğinde ‘Son Kabadayı The Gotfather Fernando Santos’ yakıştırması yaptığını gördüm. Taraftarın benimsemesi önemli. Bir zamanlar Beşiktaş’a gelen Del Bosque’yi taraftar sevememiş ve hocadan ziyade bir ‘kasaba’ benzetmişti. Beşiktaş’tan gitti, Milli Takımın başına geçti ve İspanya’yı dünya şampiyonu yaptı.

İlk bakışta aşk gibi taraftar Santos’u hemen bağrına bastı, tribünlere çağırdı ve kartal işareti yaptırdı.

Santos kendisini ispat etmiş bir hoca. Kariyeri başarılarla dolu. Portekiz’i Avrupa Şampiyonu yaptı. Santos son derece karizmatik ve güçlü bir kişiliğe sahip. Geçen sene Katar’daki şampiyonada dünya yıldızı Ronaldo’yu takımdan kesmesini bildi. Bu tercihi çok ses getirdi. Zor kararlar alabilen biri o. Beşiktaş’ın Santos’a yönelmesinde bu duruşunun da payı olduğunu düşünüyorum.

 

Karagümrük maçından önce futbolculara ‘Bizim stadımızda kimse bizden daha çok koşamaz, savaşamaz. Her zaman her şeyin en iyisini biz yapmak zorundayız. Ancak böyle kazanırız’ dediğini aktardı Santos. İddialı biri olduğunun kanıtı bu. Takımı motive etmesini bilen bir hoca. Her kaliteli hoca takımla, taraftarla uyum sağlayamaz. Ama Santos kısa sürede sihirli değneği dokundurarak takımı değiştirmeyi ve taraftarın gözdesi olmayı başardı.

Bu hafta başlayan ligin ikinci yarısı, Santos’un Beşiktaş’ı toparlamasıyla daha heyecanlı maçlara sahne olacak. Siyah beyazlılar şampiyonluğun çok uzağında kaldı. Puan farkını kapatması kolay değil. Ama iyi oyun ve skorla ligin kaderini belirleyen takım olabilir pekâlâ. Büyük maçları kazanması ligi üst sıralarda bitirmesi taraftarı tatmin eder.

Bugünden söyleyebiliriz ki Santos’un başında bulunduğu Kara Kartal daha kaliteli bir kadroyla önümüzdeki sezon şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri olmaya namzet.

Almanların ışık saçan imparatoru Beckenbauer’i öbür aleme uğurlarken Portekiz’in efsane hocası, taraftarın Godfather’i Fernando Santos’a da hoş geldin diyorum.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version