Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra: ‘Eşimin neyle suçlandığını 6 yıldır anlamıyorum’

Osman Kavala'nın eşi Ayşe Buğra: 'Eşimin neyle suçlandığını 6 yıldır anlamıyorum'



Gezi Direnişi Davası’nda tutuklanan ve halen tutuklu bulunan Osman Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra ve Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre TELE1’de yayınlanan Merdan Yanardağ’ın konuğu oldu.

Buğra, eşinin 6 yıldır neyle suçlandığını anlayamadığını söyledi ve “Duruşmalara ümitlenmeden gittim çünkü umutlanıp gidince daha yıkıcı oluyor. Duruşmalar boyunca eşimin neyle suçlandığını anlamadım” ifadelerini kullandı.

“BİR İNSANIN YILLARCA ÖZGÜRLÜĞÜNDEN YOKSUN BIRAKILMASI DEMEK Kİ BU KADAR KOLAY”

Buğra, Kavala hakkında düzenlenen 2. iddianamenin kendisi için çok sarsıcı olduğunu söyleyerek, ”Çünkü hiçbir delilden bahsetme gereğini duymuyor. Bir takım soyut siyasi analizler yapılıyor. ‘Memleketin dış güçler ve onun yerli işbirlikçileri’ bütün sivil toplum kuruluşlarının nasıl memleket aleyhine faaliyette bulundukları… Bunu okuyunca ‘artık bize yalan söylemeye tenezzül etmiyorlar’ dedim. Bir insanın yıllarca özgürlüğünden yoksun bırakılması demek ki bu kadar kolay” ifadelerini kullandı.

Buğra’nın açıklamaları şöyle:

“İnanılır gibi bulmuyorum. 6 yıldır bunun içinde yaşıyoruz. Ama inanılmaz gelen bir tarafı var. Darbe girişimine destek vermek, cebir ve şiddetle hükümeti devirmek, organize ve finanse etmek. Bunlar fantastik suçlamalar. Bunlarla birlikte eşimin kim olduğunu düşünüyorum. Bütün hayatı boyunca şiddete karşı çıkmış bir insan. Sanat kültür faaliyetleri içinde olmuş biri. Bunlar da çatışmaların ortadan kalmasına yönelik. Ve bu insan darbe girişimi gibi suçlamalarla tutuklanıyor. Sürecin anlaşılmazlığı kendi içinde yıpratıcı. 20 duruşmaya ümitlenmeden gittim çünkü umutlanıp gidince daha yıkıcı oluyor. Duruşmalar boyunca eşimin neyle suçlandığını anlamadım. Ve bu duruşmalar aynı cümleyle ‘Tutukluluğun devamı’ kararıyla bitti. Tabi bu kolay kaldırılır bir şey değil.”

“ARTIK BİZE YALAN SÖYLEME TENEZZÜLÜNDE BULUNMUYORLAR”

“Başka kolay kaldırılmayacak şeyler de var. Mesela beraat kararı… Beraat kararı veriliyor. Akşam çıkmasını bekliyoruz. Cezaevinden alınıp emniyete götürülüyor ve tekrar tutuklanıyor. Bu noktada ben işkence lafını kullanmaya başladım. 2’nci iddianame benim için çok sarsıcıydı. Çünkü hiç bir delilden bahsetme gereğini duymuyor. Bir takım soyut siyasi analizler yapılıyor. ‘Memleketin dış güçler ve onun yerli işbirlikçileri’ bütün sivil toplum kuruluşlarının nasıl memleket aleyhine faaliyette bulundukları… Bunu okuyunca ‘artık bize yalan söylemeye tenezzül etmiyorlar’ dedim. Bir İnsanın yıllarca insanın yıllarca özgürlüğünden yoksun bırakılması demek ki bu kadar kolay. Artık üniversite öğrencisi değiliz.. 3 yıl 6 yıl önemli süreler. Annesi 96 yaşında ve artık iyi değil. ‘Görür müyüm acaba?’ diyor. Bunu duymak iyi değil.”

“ALGILARA YÖNELİK HUKUKİ GİRİŞİMLERİMİZ GERİ ÇEVRİLDİ”

“Osman, çok fazla insan tanıyor. Herkesin derdini dinler herkesle konuşur bütün amacı diyalog genişletilmesi… Bir siyasi söyleme destek olarak seçilmiş olabilir. Gezinin kriminalize edilmesi için seçilmiş olabilir. Benzer hareketlerin caydırılması… Türkiye’nin demokratik bir hukuk bir devleti olmasını isteyen geniş bir kesim var. Bir de bunların karşısında Türkiye’nin demokratik dünyadan kopmasını isteyen bir bir kesim var. Bu kesim için iyi bir örnek olarak kullanılacak bir şey. Osman son zamanlarda Sivil Toplum alanında çalışıyordu. Onun öne çıktığını zannediyorum. Tüm bu karalama kampanyalarını düşünüyorum. Çok karanlık bir insanmış algısını düşünüyorum. Ve bunlara hukuki girişimde bulunuldu. Girişimler ifade özgürlüğüne atıfla geri çevrildi.

Hukuk herkese lazım. Hukuksuz yargılamaların yapıldığı bir yerde kimsenin güvenliği yoktur. Ormanda yaşar gibiyiz. Bunun idrak edilmesi lazım. İnsanlar bunu ne kadar önemsiyorlar. Bunu merak ediyorum.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version