Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği bu haftaya Büyükelçilik koltuğu boş olarak başladı. Mart 2021’den bu yana Türkiye’nin Washington Büyükelçisi olarak görev yapan Murat Mercan’ın yaş haddinden dolayı görevi sona erdi. Mercan’ın yerine ise henüz yeni büyükelçi atanmadı.
Murat Mercan, 2021 yılının Mart ayında Türkiye’nin Washington Büyükelçisi olarak göreve başladığında Türk-Amerikan ilişkilerinde birçok kriz gündemdeki yerini koruyordu. Washington’daki son gününde VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Mercan, görev süresi boyunca Ankara-Washington hattında birçok meselenin masada olduğunu hatırlattı, bundan sonra da atılacak adımların bulunduğunu söyledi.
“Türk Amerikan ilişkilerine baktığınız zaman uzun yıllardan beri ilişkileri zedeleyen, tırnak içinde, zehirleyen birtakım anlaşmazlıklar vardı. Mesela YPG’nin Suriye’deki yapılanması, FETO’nün ABD’deki yapılanması gibi ilişkileri zedeleyen, ilişkileri bozan birtakım sorunlar vardı” diyen Mercan, önümüzdeki dönemlerde bu konularda gelişme olması gerektiğini belirtti.
İki ülke arasındaki ilişkilerin gündeminde belki de en önemli başlık Türkiye’ye F-16 satışı. Biden yönetimi bu konuda olumlu mesajlar verse de Kongre henüz yeşil ışık yakmadı. Ancak Murat Mercan bu konuda iyimser. Hatta uzun zamandır gündemi meşgul eden bu meselede “bir ay kadar kısa bir süre içinde” olumlu gelişmeler yaşanabileceği görüşünde.
“Ne yazık ki ben buraya geldiğim zaman çeşitli vesilelerle ambargolar vardı ve bu ambargolar da bizi çok rahatsız ediyordu, inşallah bu ambargoların da önümüzdeki dönemde kalkması gerektiğini düşünüyorum ve ümit ediyorum ki çok kısa bir zaman içinde Türkiye’nin F-16 tedariki ile ilgili olumlu gelişmeler göreceğiz” diyen Mercan, “Burada 150’den fazla Kongre üyesi ile görüştüm, 2 yıl 10 ay boyunca, bir, somut gerekçelere dayanan ümidim var, iki, olması gereken açısından baktığım için böyle olduğunu düşünüyorum” diye ekledi
“Özellikle son zamanlarda Rusya- Ukrayna savaşından sonra ortaya çıkan bölgesel tablo, konjonktürel değişim Türkiye’nin önemini bir kez daha arttırdı” diyen Mercan, görevi süresince en büyük çabayı hem Kongre’de hem yönetimde Türkiye konusunda anlayış değişikliği olması için gösterdiklerini anlattı. Türkiye’ye bakıştaki değişimin F-16 gibi meselelerin çözümüne olumlu yansıyabileceğine işaret eden Mercan, “Bir ay içinde de F-16’larla ilgili çok olumlu bir haber alırız diye ümit ediyorum” ifadesini kullandı.
“İlişkiler ‘al-ver’e değil stratejik temellere dayanmalı”
Washington’da görev yapmış bir büyükelçi olarak ikili ilişkilerde savunma işbirliğinin önemini hatırlatan Murat Mercan, Türk-Amerikan ilişkilerinin stratejik temellere dayanması gerektiğini şu sözlerle aktardı:
“Özellikle Türk-Amerikan ilişkilerinin al-vere dayanan yani bir diğer tabirle ‘transactional’ olmaması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle küresel çatışmaların arttığı ve bu çatışmaların savaşlara dönüştüğü ortamda savunma işbirliği yapan ülkelerin mutlaka daha fazla dayanışması, daha fazla birlikte olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de birinci şart geleceğe yönelik bakışın stratejik olması lazım, ‘transactional’ olmaması lazım. Eğer olmaya devam edecekse bunun bir manası yok. O zaman karşımıza çıkan kısa vadeli tehditlerde uluslararası düzeyde istikrara, dengeye katkıda bulunmakta oldukça zorlanılır ve kaosa doğru gidilir.”
“Kongre’yi ikna sürecini doğru bulmuyorum”
Türkiye’ye F-16 satışı konusunda ‘Ankara’nın Kongre’yi ikna etmesi’ gerektiği düşüncesinin sözkonusu ‘stratejik ilişki’ anlayışının dışında olduğu görüşünü dile getiren Murat Mercan, bu noktada Türkiye’nin NATO üyesi olmasının önemine dikkat çekerek, “Türkiye Cumhuriyeti bir NATO üyesi ülkesi ve NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip bir ülke, 71 yıldır bir NATO üyesi. Bu nedenle Türkiye’nin kendi savunması için tedarik etmek istediği, tedarik etme mecburiyetinde olduğu silahları, mühimmatı, üye ülkelerden rahatlıkla alması gerekir. Eğer bu konuda biz NATO üyesi ülke olarak birilerini ikna edeceksek, o zaman bu ilişkinin stratejik olmadığını söyleriz. ‘Transactional’dır yani ‘ben aldım sen verdin, sen verdin ben aldım’dır. Yani burada işin doğası gereği Kongre’yi ikna etmekten daha fazla, Kongre ile diyalogları arttırmanın gereğine inanıyorum. NATO üyesi olmasak anlarım ama NATO üyesiyiz, Türkiye’nin yeri belli, küresel aktör olarak etkisi belli, bölgesel aktör olarak etkisi belli, böyle bir ikna sürecini ben doğru bulmam. Ama diyalogun arttırılması, ilişkilerin artırılmasının önemli olduğuna tabii ki inanıyorum” dedi.
Washington’a henüz büyükelçi atanmamış olması Türk- Amerikan ilişkilerinde boşluk yaratır mı?
Haftasonu 65’nci yaşını kutlayan Mercan’ın doğum tarihi belli olduğu halde yerine henüz atama yapılmaması kafaları karıştırırken, bundan sonra göreve gelecek isim üzerinde tahminler yürütülmeye devam ediyor.
Görev süresi sona eren Mercan, “Bu geçiş sürecinde hem Washington hem Ankara ona göre ilişkileri rafine edeceklerdir atama yapılıncaya kadar. Yani şimdi atama yapılmadı diye Türk- Amerikan ilişkileri duracak, ondan sonra F-16 konusu gündemden düşecek, şu olacak bu olacak ya da ziyaretler olmayacak dememek lazım, olacaktır bunlar, ona göre buradaki bizim Büyükelçiliğimiz bir pozisyon alacaktır, ona göre kendisini değiştirecektir. Ankara da öyle, Washington da öyle. Böylece ilişkiler devam edecektir. Büyükelçi atanınca da daha hızlanacaktır tabii ki” diye konuştu.
“Askeri çözümler, sorunu çözmüyor, kangren haline getiriyor”
Mercan’ın Washington’dan ayrıldığı gün, ABD ve İngiltere, Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nde son haftalarda uluslararası ticari gemileri hedef alan saldırıların ardından, Yemen’de İran’ın desteklediği Husiler’e ait hedefleri vurdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, “İngiltere ve ABD Kızıldeniz’i adeta kan gölüne çevirme hevesi içerisindeler” dedi. Yine Erdoğan’ın Türkiye’nin Hamas’ı terör örgütü olarak görmediği yönündeki açıklamaları ve iki ülke ilişkilerine yansımaları olan beyanları oldu. Mercan’sa bu beyanlara yönelik eleştirilerin Türkiye’nin yapıcı rolüne zarar verdiğini söyledi.
Mercan, “Siz iki ülke arasındaki ilişkileri böyle, ‘al- ver’, İsrail ile Amerika, Türkiye ilişkileri, Türkiye ile Hamas ilişkileri…, bu tür bir perspektife oturtursanız Türkiye’nin yapıcı rolünü göz ardı etmiş olursunuz. Eğer biz bu tür konularla Türkiye’yi eleştirip, Türkiye’nin önemini, bölgesel önemini ve etkisini göz ardı edersek bu yıkıcılık devam edecektir. Yani dünyada başka bir yerde başka bir şey olacaktır. Bugün Yemen’de oldu, başka bir gün başka bir yerde olur, başka bir zamanda başka bir yerde olur” değerlendirmesinde bulundu.
Sözlerini, “Yıkıcı, yok edici siyasetin nelere yol açacağını en iyi ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Askeri çözümler kullanırsanız, o sorunu çözmüyor, o sorunu kangren haline getiriyor, daha büyük problem haline getiriyor” diye sürdüren Mercan, “Aynı şeyi Yemen’de de göreceğiz. Yemen ile ilgili Cumhurbaşkanımız’ın eleştirilerine ve sözlerine olumsuz bakmak ve bunları ilişkileri zedeleyici olarak görmek yerine bölgede yaşayan, bölgenin hassasiyetlerini bilen, uzun yıllar devlet tecrübesi olmuş olan bir insanın haykırışları, bir insanın serzenişleri olarak bakıp politikaları değiştirmekte fayda görüyorum ben” dedi.