Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hüsnü Yusuf Turabiç yazdı… İstihbarattan bir Mehmet Eymür geçti


(Serbest Görüş) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ

İstihbarat adamları mesleklerinin doğası gereği sislerin içindedir, isimleri, yüzleri bilinmez. Bu kuralın çok az istisnası var. Herhalde medyaya en çok çıkan, konuşan tartışmalara katılan istihbaratça artık bugün unutulmaya yüz tutmuş olsa da Mahir Kaynak idi.

Kaynak ismiyle cismiyle 12 Mart sürecindeki yargılama süreçlerinde ifşa oldu. İstihbaratın solun içine yerleştirdiği bir ajandı. Sonra teşkilattan ayrıldı. Üniversitede akademisyenlik yaptı. Kaynak’ın olaylara bakışı, olayları analiz edişi ve düşünme biçimi farklıydı. Adeta ezberleri bozdu. ‘Türkiye değişik açılardan düşünmeyi onun sayesinde öğrendi’ desem acaba çok abartmış olur muyum? Ben söylediklerinden çok yararlandığımı onun sayesinde yeni bakış açıları kazandığımı söyleyebilirim.

İstihbarat dünyasına ilgi duyanlar için Kaynak’ın hikayesi okunmaya değer. Ve yazdığı kitaplar da tabii.

Kaynak dışında istihbarat örgütünün yöneticileri de belirli belirsiz fotoğrafları ve isimleriyle bilinir. Bunların arasında özellikle iki isim dikkat çekicidir: Hiram Abas ve Mehmet Eymür… Abas yıllar önce İstanbul’da bir karanlık suikaste kurban gitti. Hakkında kitaplar yazıldı Abas’ın.

Abas’tan sonra kamuoyunda çok görünen, Kaynak gibi yazan, tartışmalara katılan Eymür iki gün önce yaşamını yitirdi. Memet Ağar ile birlikte anılırdı. Onlara iki Mehmet denirdi. Düşman kardeşlerdi yani. Eymür’ün Ağar hakkında çok ağır ithamları var. Medya arşivlerinden okuyabilirsiniz. Bu karanlık istihbarat dünyasında gruplaşmalar ve ekipler arası mücadeleye sık rastlandığı için kamuoyuna sızdırılan bilgilere ihtiyatla yaklaşmakta her zaman fayda var. 1980’lerde Eymür’ün kimi siyasetçi ve askerleri konu alan raporu çok tartışıldı. Tartışma magazine kadar uzandı.

Ben istihbarat kitaplarını okumayı, filmlerini izlemeyi severim. İnsanoğlu gizemli dünyaya merak sarar. Kapalı kapıların arkasında yaşananlar ve istihbarat hikayeleri herkesin ilgisini çeker. Olayların iç yüzü biraz perde arkası bilgilere ulaşmakla mümkün. Yoksa olayları yüzeysel değerlendirir künhüne vakıf olamazsınız.

Mahir Kaynak dışında bir istihbaratçı ile uzun görüşme yapmadım. İtiraf etmem gerekirse biraz çekinirim. Bir ara ünlü bir istihbaratçı ile karşılaşmış, çay davetini ‘yüksek duvarların arkası bana göre değil’ diyerek reddetmiştim. Derin ve karanlık sularda boğulma tehlikesi vardır çünkü. Onun için bildiğim, aşinası olduğum sığ sularda yüzmeyi yeğlerim. Ne kadar tedbirli olursanız olun, bir anda kendinizi hiç ummadığınız trafiklerin içinde ve bazı olayların parçası olarak bulabilirsiniz.

Mesafeli duruşum istihbarat dünyasında olup bitenlere, istihbarat kaynaklı tartışmalara uzak kalacağım anlamına gelmez elbette. Mehmet Eymür’ün yazdıklarını, açıklamalarını yakından takip ettim. Bildiklerinin ne kadarını konuştu ne kadarını ifşa etti bilmiyorum ama söyledikleri sınırlı ve manipülatif bile olsa çok değerli. Kimi olayların anlaşılmasına ve aydınlatılmasına ışık tutuyor. En azından soru işareti oluşturuyor.

 

Eymür babadan istihbaratçı. Bizde istihbaratta çalışmanın bir aile geleneği olduğu söylenir. En azından bir iddiadır. Kurucusu çerkez kökenliler olduğu için çerkezlerin çoğunlukta olduğu da öteden beri söylenegelir. Bende bir parça çerkes damarı olduğu için bu konuda epey söylentiye kulak kabarttım.

Eymür siyasetçilere yakın olduğu için medyatik bir isimdi aynı zamanda. Adı Turgut Özal, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz’la birlikte anıldı. Ve haberlere sık sık konu oldu. Susurluk’tan Ergenekon’a hep gözler onun üzerindeydi.

Birkaç yıl önce T24’den Gökçer Tahincioğlu’nun Eymür’le yaptığı uzun ve kapsamlı röportaj çarpıcı bilgiler içermekte… Eymür’ü değerlendirirken fazla ayrıntıya girmeden orada yer alan kimi açıklamalara dikkat çekmek istiyorum.

Eymür, Sedat Peker için ‘Mehmet Ağar’ın tosunlarından biri’ der. Bir süre sonra bir akrabasının evinde karşılaşırlar Peker ‘O senelerde benim yaşım şu kadardı. Ben artık iş adamı oldum’ diye cevap verir. Eymür’ün karşılığı ise ‘İş adamı arkasında 30 kişiyle gezmez. İş adamı olmanı temenni ederim ama bugünkü durumun benzemiyor’.

Şu günlerde sessizliğe gömülen Peker bir ara yurt dışından yaptığı açıklamalarla gündem oluşturuyordu. Eymür, Peker’in 15 Temmuz’daki rolüne vurgu yaparken ‘Devlet böyle insanları neden kullanır… Olmaması lazım’ der. Eymür’ün, Peker değerlendirmesini ‘bir yere not edin, ileride işinize yarar’ derim. Bu tespitleri yapan sıradan biri değil. Perdenin arkasını da görebilen bir istihbaratçı.

15 Temmuz değerlendirmesi de ilginç Eymür’ün… Şu cümleler ona ait: ‘15 Temmuz çözülmedi tam olarak. Çok sual var. Burada cemaati suçlamak bence esası bırakmak demek. Amerika’yı bırakmak demek. Arkasındaki güç önemli. Amerika şunu yap diyecek de cemaat yapmayacak mümkün mü? Mesela Adil Öksüz hala yok ortada. Ben öldürülmüş olabileceğini düşünüyorum. Normal değil’. Biliyorum 15 Temmuz bugünün konusu değil. Bazı soru işaretlerinin varlığı elbette rahatsız edici. 15 Temmuz’u zamana bırakmayı ve olay iyice soğuduktan sonra değerlendirme yapmayı faydalı görüyorum.

Bir zamanlar orta yaş ve üzerinin hatırlayacağı gibi medyada ‘Yeşil’ tartışması vardı. Derin devletin adamı olarak bilinir Güneydoğu’daki fail-i meçhul suikastların sorumlusu olarak görülürdü. Bir hayalet kişiydi. Etiyle kemiğiyle öyle birisi var. Adı Mahmut Yıldırım. Ama iddia edilen olayların tümünün sorumlusu o mu yoksa adı çıktığı için ona mı fatura edildiği meçhul. Eymür, Cem Ersever’i Yeşil’in öldürdüğünü ileri sürerken ‘Yeşil ilk bizim elemanımız olmuş. Elazığ’ın elemanı. Askerlerle temas kurunca bizimkiler bırakmış. Yürekli bir oğlandı. Bize düzgün adam lazım değil ki. Bir faaliyetin içerisinde olan adam zaten kirli adamdır’ şeklinde değerlendirme yaptığını okudum o röportajda.

Bu bir itiraf aynı zamanda. Devlet kirli adamlarla iş tutarsa kirlenmez mi? Devletin gayrimeşru işleri, kirli elleri olur mu? Kısaca ‘Susurluk’ diye bilinen olayın özü de budur. Yeşil ve benzer kirli adamların illegal, gayrimeşru işlerde devlet adına kullanılması asla kabul edilemez. Eymür, aksini savunuyor: ‘Benim gözümde devlet her şeyi yapabilir, meşrudur’ diyerek. Yaparsa devlet yara alır. Her ne sebep olursa olsun devlet yasaların dışına çıkamaz. Meşru olmayan işlere bulaşamaz. Maalesef Türkiye’nin bu konudaki sicili iç açıcı değil.

Eymür’ün marjinal bir parti lideri hakkında üstelik ismini de vererek söyledikleri bir gerçeğin ifadesi mi yoksa başka amaçlar mı içermekte anlamak zor. Çok ağır ithamlar olduğu için ben açık ismini yazmaktan yana değilim. Yine de şu cümleleri not etmekte ve tarihe havale etmekte yarar var: ‘D.P’in ordu içinde yüzbaşılıktan başlayıp generalliğe kadar uzanan adamları var… Bana kalırsa P. tamamen İngiliz istihbaratıyla Amerikalıların adamıdır. Kesinlikle öyledir. Bunu bilgiyle söylüyorum…’. Peki devlet bir başka ülke istihbaratıyla ilişkili kişilerin siyaset yapmasına, gündem oluşturmasına göz yumar mı? Bugüne kadar neden seyretti? Bu sorunun tatmin edici bir cevabı var mı?

Bu topraklarda insanları yaftalamak ve olur olmaz ithamlarda bulunmak çok kolay. Eğer bu sözler bir istihbaratçıya ait olmasa yazmazdım. Çok az oy alabilen buna karşılık sesi çok çıkan o marjinal siyasetçi günümüzde de tartışmaların içinde olduğundan söz konusu iddiaları yazmak gereği duydum. Devletin zirveleriyle içli dışlı ve gidişat üzerinde de çok etkili çünkü o zat. Onun için en azından kulağınıza değsin derim.

Eymür’ün uzun uzun değerlendirme yapmayı gerektiren o kadar çok açıklamaları var ki… Ben sadece bir ikisine dikkat çekmek istedim. İstihbarat alanı mayınlı arazidir. Oralarda fazla dolaşmak tehlikeli ve riskler içerir. Bana cazip gelse de daha ileriye gitmek istemiyorum. En iyisi istihbarat hikayelerini kitaplardan okumak ve filmlerden izlemek.

İstihbarat dünyasından bir Mehmet Eymür geçti. Bir gazeteci Mehmet Ağar’a adaşı Eymür’ün ölümünü hatırlatınca aldığı cevap ‘Allah rahmet eylesin, ölünün arkasından konuşulmaz’ olmuş. Biz de daha fazla konuşmayalım, Allah’a havale edelim. Arkasından konuşmayalım, şahsiyetini bir kenara koyalım ama kitaplarını okuyalım, açıklamalarını tartışalım…

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version