Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hüsnü Yusuf Turabiç yazdı… Erdoğan İstanbul muradına erecek mi?


(Serbest Görüş) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ

Bir ara Ali Yerlikaya da potaya girdi. Fehmi Koru gibi güçlü kalemlerden Damat Bayraktar’ın adını seslendirenler çıktı.  Erdoğan şaşırtmadı, favori ismi aday olarak ilan etti. Kurum, siyaset dünyasının tanıdığı biri. Yıllarca bakanlık koltuğunda oturdu. Son seçimlerde milletvekili olarak Meclis’e girdi. Adaylığıyla birlikte sosyal medyada Kurum’la ilgili bazı haberler dolaşıma girdi. Yüzü ve ismine kamuoyu aşina olmasına rağmen siyasi yönü çok bilinen biri değil.

Neden Ali Yerlikaya veya Selçuk Bayraktar değil de Murat Kurum aday olarak tercih edildi? Teşkilat üyeleri arasında yapılan temayül yoklaması, anketlere yansıyan rakamlar falan değil gerekçe. İrade öyle buyurdu… Ama neden? Başından beri Erdoğan’ın kafasındaki isimdi. Benim listenin ilk sırasında onun isminin yazılı olduğuna hiç şüphem yok.

Peki niçin Kurum? Başkanlığı kazanması durumunda Erdoğan’ın kendisiyle en iyi anlaşacak ve çalışacak isim olarak onu gördüğünden. Cümlenin ne kadar basit olduğunun farkındayım. Bu kısa cümlenin içine bazı sıkıntılı kelimeler sıkıştırmak mümkün de… Ben ancak bu kadarını söyleyebiliyorum. Derin sularda yüzemem ben. Kulaç atmak için derinlik-sığlık aramadığım günler geride kaldı. Anlayın beni.

Kurum AK Parti’nin aradığı isim mi? Bence değil. Bir partili, bakanlık yaptı, milletvekili oldu ama siyasi biri değil. Teknokrat bir isim. Klasik bir bürokrat profilli. Bakanlığı da TOKİ Başkanlığı gibi yürüttü. Konuşmalarına, açıklamalarına bakınız siyasi bir içerik göremezsiniz. Kısaca siyasi anlamda renksiz, hafif biri.

Bu özellik avantaj mı? Yoksa dezavantaj mı?

İstanbul ve Ankara dışındaki belediye başkanlıklarında ‘başarılı bürokrat ve teknokrat kimliği’ bir avantaj. Adayın siyasi yönüyle öne çıkmasına gerek yok. Asfalt, çöp toplama gibi belediye faaliyetleri üzerinden seçim stratejisi oluşturması kazanması için yeterli olabilir. Türkiye siyaseti yapmasına gerek yok. Hatta aşırı siyasi kimlik dezavantaja dönüşür, aleyhe bile işleyebilir.

Fakat İstanbul için aynı şeyleri söyleyemeyiz. İstanbul çok farlı… Seçimin nabzı İstanbul’da atacak. İstanbul bir tarafa, Türkiye bir tarafa. Partilerin İstanbul’a yüklediği anlam ve misyon da böyle. Ayrıca bir ülke gerçeği bu. Ortalama bir Avrupa ülkesi kadar nüfusu ve bütçesi var. Bir de buna tarihini ve karizmasını ekleyin. Böylesine siyasi ve sembolik anlamları olan bir şehrin başkanlığına soyunan bir ismin az çok siyasi renginin de olması lazım.

Erdoğan’ın bu gerçeğin farkında olmaması mümkün değil. ‘İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır’ sözü ona ait. Peki neden siyaseten renksiz olan Kurum’u aday yaptı? Cevabı basit… Kurum’u teknokrat özellikleriyle öne sürecek siyasi boşluğunu da kendisini dolduracak. İstanbul Erdoğan’ın uzak duracağı bir şehir değil. Seçim sürecinde de İstanbul’a yoğunlaşacak.

2019 seçimlerinde siyasi yönü ağır basan, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış Binali Yıldırım adaydı. CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu düşük profilli kalmıştı. Erdoğan rakibini fazla küçümsemiş ‘İstanbul’un küçük bir ilçesinin belediye başkanı’ diyerek pek ciddiye almamıştı. Acaba Kurum’u tercih etmesinde 2019’dan öğrenilen dersler de etkili oldu mu? Kazanmak için siyasi profilin yüksek olmaması gibi…

2019 AK Parti’de daha doğrusu Erdoğan’da kabuk bağlamayan açık bir yara. Konu her açıldığında yarasını belli ediyor. Aslında siyaseten yaralı tarafını bu kadar açık etmesi doğru değil. Sandık bu… Kazanmak da var, kaybetmek de. 2019’de hem kendisi hem de Yıldırım sahada çok çalıştı. Sonuç hüsran oldu. Seçimin yenilenmesi ise hüsranı bozguna çevirdi.

Seçimin yenilenmesi kararında payı olan iki ismi hatırlıyor musunuz? Süleyman Soylu ve Berat Albayrak… Bugün her ikisi de siyasi mevta durumunda. Güçlü dönemlerinde gelecekleri üzerine siyasi senaryolar bile yazılırdı. Lider adaylarıydılar. ‘Ya biz İstanbul’u alırız ya İstanbul bizi’ diyerek, şartları ve hukuku zorlayarak yeniledikleri seçimde İstanbul onları yuttu. Bugün esameleri okunmuyor. Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde. Siyaset böyledir. Soylu da Albayrak da çok yüksekten düştü. Tekrar ayağa kalkmaları zor.

Erdoğan, bütün stratejisini 2019 bozgununu yeni bir fethe dönüştürmek üzerine kuruyor. Bozgun ve fetih kelimeleri Erdoğan’ın siyasete yüklediği anlamın içinde mevcut. Onun için kullandım. Yoksa günlük politik analizi bu sözcüklerle anlatmayı doğru bulmuyorum. Erdoğan bugün bozgunda fetih rüyaları görüyor. İşte Murat Kurum, Erdoğan için bozgunda bir fetih düşü…

Rüya gerçeğe dönüşür mü? Erdoğan muradına erebilir mi? İstanbul’una kavuşabilir mi? Her seçimin kendine özgü şartları var. AK Parti’nin eskiden olduğu gibi rüzgârı arkadan almadığını söylemeliyim. Artık, teşkilat özellikle de kadınlar sokak sokak, ev ev dolaşarak tek tek oy toplamak zorunda. 1994’te olduğu gibi… Kitlesel, hazır oylar yok gayri. Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçiminde İstanbul’da rakibi Kılıçadaroğlu’nun gerisinde kaldı. Ve her geçen gün de AK Parti’den götürüyor.

Murat Kurum’un işi hiç kolay değil. Ciddi zorlukları var. Seçimin favorisi diyemem. Ki İstanbul seçiminin favorisi olmaz. AK Parti sandığın şakası olmadığını yaşayarak öğrendi. İşi çok ama çok sıkı tutacak. Elinden geleni ardına koymayacak. İstanbul Kurum’un değil, Erdoğan’ın seçimi olacak. Kaybederse sadece İstanbul’u yitirmekle kalmaz çünkü genel iktidarı da sarsılır. Kim bilir belki de dediği çıkar; ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’. Erken seçim senaryoları bile gündeme girebilir.

Şartlar ne olursa olsun Erdoğan kolay pes edecek biri değil. Siyasi hayatı seçim başarılarıyla dolu. Kendisine sandık sihirbazı dense yeri. Belki dünyada örneği yok. Evet, rüzgâr karşıdan esiyor ama Erdoğan da boş değil. Şapkasından çıkaracağı çok tavşanlar var. Bu konudaki mahareti ve becerisi herkesin malumu. Siyasi manevralarla şartları lehine çevirebilir. İmamoğlu’nun rüzgarını kesecek, karizmasını çizecek yollar bulabilir. Bunun için seçimin son iki haftasını beklemek lazım.

Seçim sürecinde İstanbul’u çok yazacağız. Bir ara siyasi sonuçları büyük 1989 ve 1994 seçimlerini de bütün yönleriyle hatırlatmak istiyorum. Bugünlük bu kadar olsun.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version