Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

AİHM, redd-i hakim prosedürünü kolaylaştırdı

Tarihi Yalçınkaya kararının satır araları: İhlaller ve akla gelen sorular


ENSAR NUR | TR724 HABER

Strazburg’da bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bugün yaptığı açıklamada, redd-i hakim düzenlemesini iç tüzüğe ekleyerek daha kapsamlı hale getirdiğini duyurdu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hakimlerin reddine ilişkin iç tüzük madde 28’de bazı değişiklikleri içeren Mahkeme Kuralları’nın yeni bir versiyonunu yayınladı. Mahkeme Genel Kurulu tarafından 15 Aralık 2023’te kabul edilen değişiklik, bugün itibari ile yürürlüğe girdi.

Yargı tarafsızlığı ilkesi kapsamında oldukça önemli olan iç tüzük madde 28, bir hakimin belirli bir davada görev alamayacağı durumları ele alıyor.

İç tüzüğünün yenilenmeden önceki versiyonunda, hakimin davada yer alıp almayacağı kendisinin çekilmesine veya mahkemenin değerlendirmesine göre belirleniyordu. Tarafların redd-i hakim talebinde bulunmasının resmi bir yolu olmasa da pratikte tarafların talepleri hakimin davadan çekilmesinde etkili olabiliyordu.

Yeni düzenleme ile birlikte artık yargılamanın tarafları, yani başvurucu ve şikayet edilen devlet, hakimin reddini resmi bir prosedür kapsamında “dıştan talep” olarak isteyebilecek. Ancak redd-i hakim talebinin usulüne uygun olarak gerekçelendirilmesi ve en kısa zamanda mahkemeye iletilmesi gerekiyor.

Redd-i hakim talebi Büyük Daire, Daire, Komite ve tek yargıç formasyonlarının hepsi için geçerli olacak.

İÇ TÜZÜĞE GÖRE REDD-İ HAKİM GEREKÇELERİ

AİHM iç tüzüğü madde 28’e göre bir hakim aşağıdaki durumlarda herhangi bir davanın görüşülmesine katılamaz:

– Taraflardan herhangi biriyle eş, ebeveyn veya diğer yakın ailevi, kişisel veya mesleki bir ilişki ya da ast-üst ilişkisi dahil olmak üzere davada kişisel bir çıkarı varsa;

– Daha önce davada bir tarafın veya davada çıkarı olan bir kişinin temsilcisi, avukatı veya danışmanı olarak veya başka bir ulusal veya uluslararası mahkemenin veya soruşturma komisyonunun üyesi olarak veya başka bir sıfatla hareket etmiş olması;

– Ad hoc yargıç veya iç tüzüğün 26’ya 3 maddesi uyarınca görevine devam eden eski bir seçilmiş yargıç olarak, bağımsızlığı veya tarafsızlığı ile bağdaşmayan herhangi bir siyasi veya idari faaliyette veya herhangi bir mesleki faaliyette bulunması;

– İletişim araçları yoluyla, yazılı olarak, kamuya açık eylemleriyle veya başka bir şekilde, tarafsızlığını objektif olarak olumsuz etkileyebilecek görüşleri kamuya açık bir şekilde ifade etmişse;

– Başka herhangi bir nedenle bağımsızlığı veya tarafsızlığından meşru gerekçelerle şüphe uyandırıyorsa.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version