Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Açlık grevindeki tutsakların talepleri toplumsallaştırılmalı’


ANKARA – Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki ihlalleri anlatan ÖHD’li avukat Nurdan Kılıç, açlık grevinde olan kadın tutsakların taleplerinin toplumsallaştırılması gerektiğini söyledi.

 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Nurdan Kılıç, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerini aktardı. Cezaevlerinin erkek bakış açısıyla kurgulanan tutulma mekanları olduğunu ifade eden Kılıç, bu nedenle kadınlara yönelik baskıların daha yoğun olduğuna dikkat çekti. 

 

HAK İHLALLERİ SIRADANLAŞTI 

 

Kılıç, cezaevlerinde başta sağlık hakkı olmak üzere temel insan haklarına erişimin engellendiğini dile getirerek, hasta tutsakların ölüme terk edildiğini, işkencenin ve keyfi uygulamaların arttığını kaydetti. Kılıç, cezaevlerinde hak ihlallerinin sıradan ve yerleşik hal aldığını ifade ederek, bu durumun tecridin bir yönetim biçimi haline getirilmesinin sonucu olduğunun altını çizdi. 

 

AÇLIK GREVİ EYLEMLERİ 

 

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde mutlak tecrit altında tutulan ve 34 aydır haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun çözümü talebiyle cezaevlerindeki siyasi tutsakların başlattığı açlık grevi eylemlerine değinen Kılıç, ÖHD Ankara Şubesi ve Açlık Grevleri İzleme Genel Koordinasyonu olarak eylemde olan tutsakların durumunu takip ederek, raporlar hazırladıklarını söyledi. Kılıç, taleplerin son sadece meşru ve karşılanabilir olduğunu vurguladı. 

 

HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN TEMİNİ 

 

Kılıç, “Bu sadece Sayın Öcalan şahsında değil, mahpusların giderek yerleşikleşen, sıradanlaşan ve tüm cezaevlerine yayılan hak ihlallerinin sonlandırılması anlamına geliyor. İçeride ve dışarıda hepimizi nefessiz bırakan anti-demokratik uygulamaların sonlandırılması ve Türkiye’de hak ve özgürlüklerin temini anlamına geliyor” diye konuştu.

 

‘TUTSAKLAR SAHİPLENME BEKLİYOR’

 

Açlık grevinde olan kadın tutsakların motivasyonlarının yüksek olduğunu aktaran Kılıç, “Mahpusların talepleri yalnızca kendileri için ya da kendilerine yönelik hak ihlallerine değil; Türkiye’de yerleşikleşen anti-demokratik uygulamaların sonlandırılması olduğu için tüm toplum kesimleri tarafından sahiplenilmesini bekliyorlar” ifadelerini kullandı. 

 

Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne dair gözlem ve izlenimlerini aktaran Kılıç, şunları söyledi: “İçeriden dışarıya bir direniş gerçekleştiriyorlar. Haliyle bu bakımdan cezaevi idarelerinin başta disiplin cezaları olmak üzere hukuksuz uygulamalarının tarafı olmaları da kaçınılmaz oluyor. 27 Kasım’da başlayan açlık grevi eyleminden evvel Sincan Kadın Hapishanesinde tüm siyasi kadın tutsaklar, üç günlük karavana almama eylemi gerçekleştirmişlerdi. Bu eylem tüm hasta tutsaklara karşı olan kayıtsızlığa da bir itirazdı.” 

 

TABİP OLMAYAN İZLEME HEYETİ!

 

Sincan Kadın Cezaevi’nde açlık grevine giren tutsaklarla gerçekleştirdikleri görüşmede, kendilerini izlemesi gereken heyetin doktor olma zorunluluğuna rağmen doktorsuz gerçekleştirildiğini belirten Kılıç, “Sincan’da bu izlemelerin tabip yokluğunda gerçekleşiyor. Bu durumun şöyle bir anlamı var; 2000 ve 2012 açlık grevlerinde de deneyimlediğimiz, özellikle B1 vitamin takviyesinin ne kadar hayati olduğuna ilişkin uluslararası tabip kuruluşları da birtakım ilkeler belirlemişti. Tabiplerin bu anlamda ciddi sorumlulukları var. Fakat ziyaret gerçekleştirerek reçete etmeleri gereken B1 takviyesini, tabipler heyette bulunmadıkları için reçete etmiyorlar ve buna ilişkin bir kayıtsızlık var” dedi. 

 

‘CİNSİYETLENDİRİLMİŞ’ CEZALAR

 

Cezaevlerinin erkek bakış açısıyla kurgulanmış tutulma mekanları olduğunu ifade eden Kılıç, kadın tutsaklara verilen cezaların da bu sebeple “cinsiyetlendirilmiş cezalar” olduğunu kaydetti. Kılıç, “Kurdistan’da ve Türkiye’de kadın hareketinin toplumsallaşması için mücadele eden kadınlar, özellikle bu mücadeleyi içeriden dışarıya taşırmak istiyorlar. Tutsak edilmek, kadınlar üzerindeki baskı ve zora başvurmanın ilk ayağı oluyor. Tutsak yönünden de cezaevi idareleri tarafından yine bu mücadelenin içeriden dışarıya taşınmasının önünü kesmek, mahpus kadınlar ve dışarıdaki kadınlar arasındaki bağın kopartılması için ilk elden baskıya, zora ve disiplin cezalarına başvuruluyor. Özellikle kadın ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerinin kadınlar özelinde daha katmerli olması, doğrudan bunun sonucudur” diye belirtti. 

 

‘TALEPLER TOPLUMSALLAŞTIRILMALI’ 

 

Kılıç, tutsakların açlık grevi eylemlerinin gerekçesinin muhatap alınmak olduğunu vurgulayarak, “Açlık greviyle seslerini dışarıya taşırmaktan başka bir aracı olmayan mahpusların taleplerini toplumsallaştırmak adına, yine hukuki başvuruları yapmaya, siyasi, hukuk örgütleriyle, sivil toplum örgütleriyle devam eden süreçte bu açlık grevleri bahsini tartışmak ve buna ilişkin talepleri çeşitli başvurulara konu etmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version