ABD’li yatırım şirketleri Pimco ve Vanguard’ın üst düzey yöneticileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde yıllar süren istikrarsız ekonomi politikasının ardından, ülkenin yüksek faiz oranlarını koruyacağına inandıkları için son aylarda Türk yatırım varlıklarını satın aldığını açıkladı. Şirket yönetici bu kararlarını “bahis oynamaya” benzetti.
Yöneticilerle yapılan görüşmeler, birlikte yaklaşık 10 trilyon dolarlık varlığı yöneten ve alanında dünyanın en büyükleri arasında yer alan iki yatırımcının, Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından Türkiye’ye karşı yapıcı olduklarını gösteriyor.
Yatırımcılar, Haziran’dan başlayarak faizlerin yeniden arttırılması “ekonomik ortodoksluğu keşif” diye isimlendiriyor.
Pimco ve Vanguard, alımlarının spesifik büyüklüğü hakkında ayrıntılı bilgi vermedi ancak yatırımları, Türkiye’ye yıllardır yatırım getirmeyen ve ülkeyi gelişmekte olan küresel piyasalar içinde değerlendirmeyen yabancıların artmakta olan güveninin bir işareti.
Yaklaşık 2 trilyon dolarlık varlığı yöneten Pimco’nun genel müdürü ve Gelişmekte Olan Piyasalar Başkanı Pramol Dhawan, “Harcamaları dizginlemek ve enflasyonu kontrol altına almak için finansal koşulların sıkılaştırılması ve varlık fiyatlarını bozan düzenlemelerin kademeli olarak gevşetilmesi nedeniyle Türk varlıkları, özellikle de yerel para birimi varlıkları konusunda yapıcıyız” dedi.
Yaklaşık 7,5 trilyon dolarla dünyanın en büyük ikinci para yöneticisi olan Vanguard, Gelişmekte Olan Piyasalar Aktif Sabit Gelir Eş Başkanı Nick Eisinger ve diğer birkaç yatırımcının toplantılar için ülkeyi ziyaret etmesinin ardından, geçen yılın sonlarında riskten korunmadan Türk yerel tahvillerini satın aldı.
Eisinger ayrı bir röportajda, “Bu bir dönüm noktasıydı” dedi ve gösterge tahvil getirilerinin daha sonra kısmen toparlanmadan önce Kasım’dan Aralık ortasına kadar 500-600 baz puan düştüğünü belirtti.
Yurtdışından gelen faiz geçen ay, son altı yılın en yüksek seviyesine ulaşırken, önemli bir risk ölçütü olan kredi temerrüt swapları (CDS), Erdoğan’ın yeniden seçtiği Mayıs ayındaki seviyelerin yarısının da altına düştü.
Bu durum, Erdoğan’ın yükselen enflasyon karşısında faiz oranlarını düşürme politikası izlediği ve yetkililerin döviz, borç ve kredi piyasaları üzerindeki kontrolünü sıkılaştırarak bunları büyük ölçüde devlet yönetimine bıraktığı için yabancı yatırımcıların Türkiye’yi büyük ölçüde terk ettiği günlerden baş döndürücü bir sapmaya işaret ediyor.
Erdoğan’ın Haziran ayında başkanlığına Hafize Gaye Erkan’ı atadığı Merkez Bankası, yüzde 65’e yaklaşan enflasyonu dizginlemek için faiz oranlarını 3 bin 400 baz puan artırarak yüzde 42,5’e yükseltti.
Merkez Bankası, faiz artışlarını mümkün olan en kısa sürede durduracağını ancak gerektiği sürece sıkı para politikasını sürdüreceğini söylüyor. Yetkililer ayrıca bankaları ve mali piyasaları serbest bırakmak için düzinelerce kısıtlamayı gevşetmeye başladı.