Türkiye’de internet erişiminde VPN (virtual private network) uygulamalarıyla ilgili engelleme hamlesine ilişkin tartışmalar sürerken, bilişim uzmanı Füsun Sarp Nebil, internet ortamında hem içeriklere müdahale edilmesi hem de fiber optik kablo yatırımı yapılmamasının engel oluşturduğunu savundu.
31 Mart 2024 yerel seçimlerine geri sayım sürerken, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) 16 VPN servis sağlayıcısına erişiminin, herhangi bir yargı kararı olmaksızın engellemesine karşın VPN’lere teknik olarak yasaklama getirilemeyeceği tartışılıyor.
“Bankacılık ve finans sektöründe kullanılan VPN’ler yasak getirilemez”
Yasaklama kararını T24’teki köşe yazısıyla gündeme taşıyan bilişim uzmanı Füsun Sarp Nebil, finans ve bankacılık sektörünce kullanılan VPN uygulamasına teknik olarak yasak uygulamayacağını açıkladı.
AK Parti hükümeti tarafından ilk kez 2016 yılında uygulanan VPN servisi sağlayıcılarına erişim engellemesinde yerel seçim sürecindeyken “güncelleme” adımı atıldığını belirten Nebil, AK Parti’nin halka ulaşacak mesajları kontrol altında tutmayı tercih ettiğini işaret etti.
Nebil, ülkede mobil iletişim hizmet sağlayan üç operatörden ikisi hükümet kontrolünde olduğu için haberleşme özgürlüğünden pek söz edilemeyeceğini görüşünde.
“Halk haberi internetten almaya başladı, artık interneti de konrol etmek istiyorlar”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Nebil, AK Parti’nin ilk kez 2016 yılında VPN servis sağlayıcılarını hedef aldığını belirterek, “Niye engelliyorlar? Çünkü AKP, halka ulaşacak mesajları engellemeye çalışıyor. Bunun için daha ilk baştan itibaren ana akım medyayı ele geçirmekle işe başladılar. Artık oradaki haberleri kontrol edebiliyorlar. Muhalif sesler yine var ama çok azınlıkta” dedi.
Nebil VPN’lere yönelik hamlenin gerekçesi konusundaki görüşlerini ise, “Diğer taraftan halk, giderek artan oranda internetten haberlerini almaya başladı. Hatta televizyon yayınları bir hayli zayıfladı, azaldı. Artık interneti de kontrol etmek istiyorlar” sözleriyle dile getirdi.
Türkiye’de VPN’ler tümüyle engellenebilir mi?
İnternet ortamına ilişkin ilk kez 2007’de 5651 sayılı kanunun hazırlandığını ve o dönemde çocuk pornosuyla mücadele gibi haklı bir gerekçeye dayandırıldığını anımsatan Nebil, “(5651 sayılı kanun) Ama zamanla geliştirildi, içerisine müphem (belirsiz) ifadeler konuldu. Bu ifadelerle internetteki içerikler, siteler engellense de bunlara VPN’lerle ulaşılabiliyordu. 2016’da engelledikleri VPN’ler ise zaman içinde başka isimlere taşındı ya da yeni VPN’ler açıldı. Şimdi bunları elden geçirip yeniden bir liste hazırladılar, yayınladılar” diye konuştu.
“Ama VPN’leri tam olarak kapatabilirler mi? Hayır. Çünkü VPN’ler aslında finans sektörünce kullanılmakta olan önemli bir araç“ değerlendirmesinde bulunan Nebil, “İnternet üzerinde örneğin siz başka bir banka şubesinden para çekecekseniz, para göndereceksiniz o zaman bir tünel açıyor. Siz başkaları tarafından görülemeyecek bir şekilde internetteki o tünel içinden bankayla haberleşiyorsunuz. Dolayısıyla VPN’in tamamen kaldırılma olasılığı yok. Kaldı ki insanlar, kendi VPN’lerini sunucu kiralayarak yurtdışında kurabiliyorlar. Bunu engelleyebilir mi? Hayır” dedi.
BTK’nın VPN’lere kalıcı engelleme yapılamayacağını için internet servisi sağlayıcılara gönderdiği yazıda “alternatif erişim yöntemlerine de engelleme yapılması” talebinde bulunduğunu belirten Nebil, “(BTK) ‘Diğer yöntemlere de izin verme’ diyerek bilmediği konuları engellemeye çalışıyor. Bunun ‘hani bizim akıl edemediğimiz bir yöntemle muhaliflere ulaşılırsa onu da kesmekten siz sorumlusunuz’ diye ortaya attıkları bir ifade olduğunu düşünüyorum” ifadesini kullandı.
Haberleşme kontrolünde iki operatör rolünü işaret etti
İnternet ortamında AK Parti’nin temel yaklaşımını “engelleme” olarak yorumlayan Nebil, AK Parti’nin bilinçli şekilde Türkiye’de internet erişimini hızlandıracak, kolaylaştıracak fiber optik kablo ağıyla ilgili yatırım yapmadığı görüşünde.
“İnternet ortamını içerik olarak engelliyorlar. Donanım yani fiber optik ağlar olarak da engelliyorlar” diyen Nebil, “VPN’leri de engelliyorlar çünkü ana akım medyayı ele geçirildiği için orasını kontrol edebiliyorlar ama interneti kontrol etmek ise ancak bu yollarla oluyor. Onlar da bunu yapmaya çalışıyor” dedi.
Türkiye’de iki GSM operatörü Türk Telekom ile Turkcell’in Ak Parti yönetimi altında olduğunu da söyleyen Füsun Sarp Nabil özetle, “Turkcell, Türkiye Varlık Fonu’nun altındaki bir şirket bünyesinde. Türk Telekom ise doğrudan Türkiye Varlık Fonu’nun içindeki bir şirket olarak gözüküyor. Yönetimlerine baktığımızda AKP’yle ilişkili yöneticiler görüyoruz. Üstelik birbirleriyle çekişiyorlar. Hatırlarsanız bir ay kadar önce (Turkcell’de) 9 tane birden Genel Müdür Yardımcısı işten çıkarıldı. Böyle bir şey olabilir mi?” diye sordu.
Nebil, “Borsaya açık bir şirket iken, kurumsal hafıza gerekliyken birdenbire 9 tane genel müdür yardımcısı aynı anda işten çıkarılıyor. Yenileri geliyor. İçeride bir çekişme olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla telekom şirketlerimiz zorda, aynı zamanda enflasyon ve dolar kuruyla kıyaslandığında cirolarında düşmeler olduğunu da görüyoruz” dedi.
“Ancak bunlar dev şirketler ve sürekli para akışışına sahipler ve üstelik haberleşme ellerinden geçiyor. Para akışı sürdüğü için de istediğiniz elemanları bu şirketlere yerleştirebiliyorsunuz” diyen Nebil, “Bütün Türkiye’nin haberleşmesi böylece elde, kontrol altında tutuluyor. Yerel seçimler sonrasındaki dört yıl da böyle gidecek gözüküyor” diye ekledi.