Abdullah EZİK
Halil Nihad Boztepe’nin dil devrimini eleştirdiği ve yayımlandığı dönem birçok tartışmaya konu olan eseri Ağaç Kasidesi, geçtiğimiz günlerde yeniden okurla buluştu. Boztepe’nin hiciv türünde kaleme aldığı en önemli metinlerden biri olan eser, cumhuriyete ve cumhuriyet politikalarına dair geliştirdiği eleştirel yaklaşımla döneminde birçok tartışmaya da konuk oldu.
Geç dönem Osmanlı’dan erken dönem Cumhruiyet’e uzanan çizgide Türk edebiyatının hiciv alanında kalem oynatmış en önemli yazarlarından biri olan Halil Nihad Boztepe, girdiği tartışmalar, yazdığı metinler ve dile getirdiği fikirlerle oldukça tartışmalı bir isim olarak değerlendirilebilir. Edebiyata paralel bir şekilde siyasi kariyeriyle de dikkat çeken Boztepe, zaman içerisinde geliştirdiği dostluklarıyla da kendisine özel bir yer edinmiştir.
Yakın çevresi ile hemen her zaman iyi ilişkiler geliştirmeye özen gösteren Halil Nihad Boztepe, İbnülemin Mahmut Kemal, Ali Ekrem (Bolayır), Mithat Cemal (Kuntay), İbrahim Alaaddin Gövsa gibi isimlerle kurduğu dostluk ilişkileriyle farklı bir yerde durur. Bir parçası olduğu edebiyat ortamını yakından takip eden Boztepe, bunu kaleme aldığı metinlerde ve dost meclislerinde açıkça gösterir. Halihazırda dost meclisinde beraber bulunduğu isimler, bu anlamda kendisinin nasıl bir çevre ile hareket ettiğini göstermesi bakımından da kıymetlidir.
İlk edebî metinlerini 1900’lerin başında yayımlayan Halil Nihad Boztepe, özellikle 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanının ardından daha yoğun bir şekilde edebiyat ile ilgilenmeye başlar; Vakit, Tanin, Akşam gibi çeşitli gazete ve mecmualarda kalem oynatır. Edebiyata şiirle başlayan Boztepe, bu süreç içerisinde çeşitli eleştiri ve inceleme metinleri de kaleme alır. Onun için edebiyat, üretmek kadar üzerine düşünülmesi gereken bir sahadır da. Bu noktada eleştirmen kimliğiyle ön plana çıkmaya başlayan yazarın ilerleyen süreçte hiciv eserleri kaleme alması da daha anlaşılır bir değer taşır.
“Nasıldı ismi o Cemiyet’in, unuttum bak! / Unutmasam da ne müşkül aruza uydurmak” (Boztepe, 2023: 81) mısralarıyla başlayan Ağaç Kasidesi, Halil Nihad Boztepe’nin hiciv türünde kaleme aldığı en temel metinlerden/şiirlerden biri olarak değerlendirilebilir. İlk baskısı 1931 yılında yayımlanan eser, 1947 yılında genişletilerek yeniden basılır. Bu süreçte cumhuriyete, devrin politikasına ve toplumsal olaylarına eleştirel bir şekilde yaklaşmaya devam eden Boztepe, ortaya birçok alanda genişleyen geniş bir eleştiri silsilesi çıkarır.
Boztepe, Ağaç Kasidesi’ni öncelikle cumhuriyetin dil politikasını eleştirmek üzere kaleme alır. Özellikle 1930’lu yıllar itibariyle Öztürkçeci bir anlayış ile hareket eden ve geçmiş ile bağları tamamen koparan cumhuriyet, bu yolda dili bir silah olarak kullanmayı tercih eder. Dil, cumhuriyet için birtakım ideolojilerin yansıtabileceği geniş bir kullanım alanını içerisinde barındırır. Bu anlayışı sert bir şekilde hicveden şair/yazar, dilin kendi suyunda akması gereken canlı bir organizma olduğunu, dile dair yapılan bütün zorlamaların geçersiz olacağını ifade eder. Dil, ancak kendi yolunu bulursa gelişebilecek doğal bir yapıdır; zorla onun yapısı ve kimliği değiştirilemez. Dolayısıyla cumhuriyetin giriştiği “yeni” dil politikası, bu nedenle önemli bir eleştiri sahasını içerisinde barındırır.
Ağaç Kasidesi’nin aruz ölçüsü ile kaleme alan Boztepe, dil konusunda benimsediğine benzer bir tutumu şiirin muhtevası ve biçimi konusunda da sürdürür. Onun için edebiyat, aruz veya hece fark etmeksizin edebî değeri ile kendisine bir karşılık bulur. Aruzun terk edilmesi, hece ölçüsünün ön plana çıkarılması bir politika olarak benimsenirken bu tür zorlama kararların uzun vadede türlü tıkanıkları beraberinde getireceği vurgulanır. Dil kadar edebiyat ve edebiyatta biçim de kendiliğinden gelişen bir yapı olarak değerlendirilebilir.
Salt edebiyat ve dil ile ilgilenmeyen Ağaç Kasidesi’nin üzerine kurulu temel zeminlerden biri de cumhuriyetin kültür politikasıdır. Hemen her alanda geçmiş ile bağları koparmaya özen gösteren cumhuriyet, edebiyattan müziğe, görsel sanatlardan mimariye kadar birçok farklı alanda/disiplinde yeni bir yol üzerinden hareket etmeye özen göstermiştir. Dolayısıyla Doğu’dan koparılıp Batı’ya yaklaştırılmaya çalışılan ve bir üst-yapı ile hayata geçirilmeye çalışılan bu yapı, “kök”ten değil “gök”ten gelen birtakım kararlarla vücut bulmuş, bu da Boztepe için eleştirel bir nokta olarak üzerinde durulmaya değer görülmüştür. Cumhuriyet’in kendi içerisinde üsttenci bir kültür politikası geliştirdiğini ifade eden şair, bu meseleye de şiiri boyunca dikkat çeker.
Halil Nihad Boztepe, bütün bir Ağaç Kasidesi’ni “ağaç” fikri üzerine kurar. Ağaç, kökleri ile yeri ne derece iyi kavrarsa o derece derinlere inebilir; buna paralel bir şekilde boyu ve dalları da o miktarda göğe yükselebilir. Nihayetinde her şeyin merkezinde ağacın kökünü yere olabildiği kadar sağlam bağlayabilmesi yatmaktadır. Köksüz bir ağaç kendisine hayat bulamaz.
Bu metafor üzerinden hareket eden ve cumhuriyetin geçmiş ile bağları, dolayısıyla kökü reddettiğini söyleyen şair, bu yapının uzun süre devam edemeyeceğini, ağaç gibi cumhuriyetin de köklerinden güç alması gerektiğini ifade eder. Böylelikle ağaç metaforu bir yandan kitabı kuşatırken öte taraftan Boztepe’nin hicvinin merkezinde yer alan görkemli bir sembole dönüşür.
Ağaç Kasidesi, kendi içerisinde ifade ettiği değer ve Boztepe’nin dile getirdiği meselelere paralel bir şekilde yayımlandığı dönemde birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Başta Halide Edip olmak üzere Peyami Safa, Vâlâ Nurettin, İbrahim Alaattin Gövsa, Fazıl Ahmet (Aykaç) gibi birçok isim, Ağaç Kasidesi üzerinde durmuş, Boztepe’nin eleştirilerine farklı noktalardan dikkat çekmiştir. Söz konusu tüm bu isimlerin kendi dönemleri için ifade ettiği önem düşünüldüğünde Ağaç Kasidesi’nin devrini ne derece derinden etkilediği de rahatlıkla anlaşılabilir.
İlk baskısı 1931, ikinci baskısı 1947’de yayımlanan Ağaç Kasidesi, gerek cumhuriyete ve cumhuriyetin kültür politikasına dair eleştirel tavrı, gerekse Halil Nihad Boztepe’nin hiciv türündeki en başat eserlerinden biri olması nedeniyle üzerinde durmaya değer özel bir eser olarak yorumlanabilir. Bahanur Garan Gökşen tarafından yayıma hazırlanan eserin aynı zamanda cumhuriyetin 100. yılından köklere/geçmişe dair eleştirel bir bakış geliştirdiği de söylenebilir.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***