Yerel seçimlerde alacağı tutum en çok merak edilen partilerden olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Türkiye’nin batı illerindeki 27 ilçede yerel seçime kendi adaylarıyla gireceğini açıkladı.
Bu ilçeler arasında, İstanbul’un Adalar, Esenyurt, Sancaktepe ve Sultanbeyli ilçeleri de bulunuyor. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, kimseyle seçim pazarlığı yapmadıklarını söyledi.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan bugün düzenlediği basın toplantısında, Parti Meclisi’nin yerel seçimlere ilişkin kararlarını açıkladı.
Doğan, toplantıda Türkiye’nin her yerinde kendi adaylarıyla seçime girme kararı ile ilgili tartışmaların sürdüğünü belirterek, önceliklerinin kayyum atanan belediyeleri almak olduğunu söyledi.
Sözcü Doğan ilk etapta batı illerinde kendi adaylarıyla seçime girecekleri 27 ilçenin belirlendiğini vurgulayarak, “Türkiye’nin batısında ilk etapta aday göstereceğimiz yerleri sizlerle paylaşacağım. Şu ana kadar çalışmaları yapılmış bitmiş olan yerler; Adana ilinin Ceyhan, Seyhan ve Yüreğir ilçeleri Antalya’nın Kepez ilçesi, Mersin’in Akdeniz, Toroslar ve Tarsus ilçeleri, İstanbul’da Esenyurt, Sancaktepe, Adalar Sultanbeyli, Aydın’da Didim, Efeler, Germencik ve Söke, Konya Cihanbeyli, Kulu Kocaeli Dilovası, İzmir Torbalı, Bayraklı, Menemen, Manisa Gölmarmara, Turgutlu, Yunus Emre Çanakkale Gökçeada, Tekirdağ, Çorlu ve Çerkezköy” diye konuştu.
Doğan, diğer il ve ilçelerde aday belirleme süreçlerinin sürdüğünü kaydederek, başka partilerle işbirliği konusuna da değindi. Seçim sürecinde “kent uzlaşısı” siyaseti izleyeceklerini ifade eden Doğan, şunları söyledi:
“Kent uzlaşısı bir çağrıdır, sivil toplum örgütlerine, odalara, barolara, demokratik kitle örgütlerine yani bir kenti var eden tüm sosyal ve siyasal dinamiklere, toplumsal dokulara ‘Gelin kentlerimizi birlikte onaralım, iyileştirelim, inşa edelim diyoruz’. Bu aynı zamanda bizim yerel yönetimler anlayışımızın demokratik yerel yönetimler anlayışımızı da yayma, tüm toplumsal katmanlara ve kesimlere ulaştırma çabasıdır. ‘Kent benimdir’ diyen herkesi kent uzlaşmasıyla beraber kazanmaya davet ediyoruz. Kent uzlaşının çatısı bizim için aynı zamanda bir toplumsal sözleşmedir. Bu çatı altında bizimle yan yana omuz omuza durmak isteyen herkesle özgürlük ve demokrasiye giden yolda birlikte ilerleyebileceğiz.”
“Kimseyle pazarlık yapmıyoruz”
Doğan’a Hürriyet gazetesinin yazarı Abdulkadir Selvi’nin dün köşesinde gündeme getirdiği, “DEM Parti’nin CHP ile pazarlık yaptığı” iddiaları da soruldu.
Doğan, Selvi’nin iddia ettiği gibi bir pazarlığın söz konusu olmadığını dile getirerek, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in DEM Parti’yi ziyaretine dikkat çekti. Ziyaretin Türkiye’nin gündemlerinden bağımsız değerlendirilebilecek bir ziyaret olmadığını hatırlatan Doğan şunları söyledi:
“Her iki siyasi parti tarafından açıklanan ve ilgili kurullar tarafından yapılan açıklamalar bilgilendirme ve değerlendirmeler dışındakilerin tamamının spekülatif ve algı yaratmaya dönük olduğunu buradan sizin aracılığınızla bir kez daha duyurmak isterim. Kent uzlaşısı ile ‘halklar kazanacak’ derken biz aslında herhangi bir siyasi partiye işaret ederek çağrı yapmıyoruz. Çağrımız lütfen öyle anlaşılmasın. Siyasi partileri aşan bir toplumsal dinamiğe çağrı yapıyoruz.”
DEM Parti AK Parti ile görüşüyor mu?
Ayşegül Doğan, AK Parti ile görüşmelerinin olup olmadığı yönündeki soruya ise, “Kimseyle pazarlık söz konusu değil ama yinelemek de yine fayda var, çağrımız, ilkelerimizi kabul eden, bizimle bu yolda ortaya koyduğumuz ilkeler ve bu prensipler çerçevesinde yürümek isteyen herkesedir” yanıtını verdi.
“Açıklanan ilçeler siyaseten çok anlam ifade etmiyor”
DEM Parti’nin kararını VOA Türkçe’ye değerlendiren Diyarbakır merkezli Rawest Araştırma Şirketi Müdürü Roj Girasun, açıklanan ilçelerin siyaseten çok anlam ifade etmediğini söyledi.
DEM Parti’nin ittifaklara kapıyı kapatmadığına dikkat çeken Girasun, “kendi adayını çıkarma” söyleminin de baskın olduğunu belirtti.
DEM Parti’nin kendi adayını çıkarmasının İstanbul seçimini kaderini etkileyebileceğini kaydeden Girasun, şöyle konuştu:
“DEM Parti’nin henüz bir karar verdiği kanaatinde değilim. Bence burada iki fikir baskın geliyor. Birincisi 2019 yerel seçimleri öncesindeki gibi iktidarın geriletilmesi gerektiğini, bunun da yerel seçimler eliyle yapılabileceğini düşünen bir kanat var. Bu kanadın ortaya koyduğu tezler bir bakımdan anlaşılabilir. Yani çok güçlü bir iktidar 14 Mayıs sonrası tekrar onaylanıp geldi. Şimdi bu iktidarın bu iktidarı biraz genişletmek ve yerel iktidarlarda bir demokratik alternatif ortaya koymak istiyor olabilir. Ama öte taraftan Türkiye 2019 koşullarında değil artık 5 yıllık bir Erdoğan iktidarı var ve son dönemi gibi görünüyor. Öte taraftan İYİ Parti’nin milliyetçi meşruiyeti artık yok. CHP ile ortaklığa son verdi. Bu tür durumlar DEM Parti’yi ittifak yapmaktan alıkoyan durumlar.”
DEM Parti’nin CHP ile ittifak yapması halinde AK Parti’nin kendi koalisyonunu milliyetçilikle tahkim edebileceğine dikkat çeken Girasun, “Bu, hem Kürtler açısından hem DEM Parti açısından büyük bir risk taşıyor. Oy oranlarının haricinde bir diğer önemli mesele bir kimlik kaybı, bir kimlik aşınması riski var. Yani üç seçim üst üste aday çıkarmazsanız, kimlik kaybıyla karşı karşıya gelebilirsiniz. Bu tehlikenin de bertaraf edilmesi için DEM Parti’nin aday çıkarma ihtimalini daha rasyonel görüyorum. İstanbul ve Ankara’dan özellikle bahsediyorum” değerlendirmesinde bulundu.