Yeni reform, coğrafi konumları ve ekonomik güçleri ne olursa olsun tüm AB üyesi devletleri bağlayan öngörülebilir, açık ve net kurallar oluşturmayı amaçlıyor.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin temsilcileri ile Avrupa Parlamentosu, üç yıl süren uzun müzakerelerin ardından bloğun göç politikasını reforme etmek üzere beş başlıkta anlaşmaya vardı.
Reform, belgesiz bir şekilde AB’ye gelenlerin başvurularının daha hızlı incelenmesini, sınır gözaltı merkezlerinin oluşturulmasını, reddedilen sığınma başvuru sahiplerinin daha hızlı sınır dışı edilmesini ve büyük göçmen akınlara maruz kalan güney Avrupa ülkelerinin üzerindeki baskıyı azaltmak için bir ‘dayanışma mekanizması’ oluşturulmasını içeriyor.
AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı yürüten İspanya’nın sosyal medya platformu X hesabı üzerinden yapılan açıklamada, “Yeni Göç ve İltica Paktı’nın beş maddesi üzerinde siyasi anlaşmaya varıldı” denildi.
Avrupa Komisyonu’nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson, anlaşmayı “tarihi bir an” olarak nitelendirdi.
“Yeni İltica ve Göç Paktı” olarak bilinen adım, Avrupa Komisyonu tarafından 2020’nin eylül ayında üye devletlere sunulmuştu.
Zira AB hükümetleri, sığınmacı sayısındaki büyük artışla başa çıkabilmek için tek taraflı ve koordinasyonsuz önlemler alıyordu.
Bu girişim, 2016’daki göçmen krizi sonrası daha önceki bir AB Komisyonu önergesinin başarısız kalmasının ardından, blok içerisinde göç ve iltica kurallarını elden geçirmeye yönelik yeni bir ‘kriz yönetimi’ adımı olarak sunuldu.
Siyasi anlaşmanın Avrupa Konseyi (üye devletler) ve Avrupa Parlamentosu tarafından resmi olarak onaylanması gerekiyor.
Yeni reform neyi hedefliyor?
Yeni Pakt, coğrafi konumları ve ekonomik güçleri ne olursa olsun tüm AB üyesi devletleri bağlayan öngörülebilir, açık ve net kurallar oluşturmayı amaçlıyor.
Anlaşmanın nihai hedefi ise İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi sığınmacıların büyük kısmını kabul eden ülkelerin yüklendiği sorumlulukla diğer ülkeler arasında bir denge kurmak.
Amacın, göç konusunun birçok Avrupa ülkesinin ana gündem maddesi olduğu, siyasi tartışmaların merkezine oturduğu, aşırı sağcı ve popülist partilerin yükselişe geçtiği bir dönemde, Haziran 2024’te yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi paktın tüm maddelerinin nihai olarak kabul edilmesini sağlamak olduğu belirtiliyor.
Yeni Göç ve İltica Paktı, “iç boyut”u Birlik içerisinde ele alırken bir de Brüksel’in çeşitli anlaşmalar yaptığı Türkiye, Mısır ve Tunus gibi ülkelere bakan “dış boyut”u ele alıyor.
İşte üzerinde uzlaşı sağlanan Göç ve İltica Paktı’nın beş maddesi:
Tarama Yönetmeliği
AB’ye gelen bir sığınmacının profilini hızlı bir şekilde incelemek ve uyruk, yaş, parmak izi ve yüz görüntüsü gibi temel bilgileri toplamak için bir ön giriş prosedürü öngören “Tarama Yönetmeliği”. Bu sırada sağlık ve güvenlik kontrollerinin de yapılması gerekiyor.
Eurodac Yönetmeliği
Tarama süreci sırasında toplanan biyometrik kanıtları saklayacak büyük ölçekli veri tabanı Eurodac’ı güncelleyen değiştirilmiş Eurodac Yönetmeliği: Veritabanı, aynı isim altında birden fazla talebin önlenmesi için başvuruların sayılmasından başvuru sahiplerinin sayılmasına geçiş yapacak.
İltica Prosedürleri Yönetmeliği
Sığınmacılar için iki olası adımı belirleyen değiştirilmiş İltica Prosedürleri Yönetmeliği (APR): Maksimum 12 hafta sürmesi planlanan hızlı takip edilen sınır prosedürü ve daha uzun olup öncesinde kesin bir sonuç için birkaç ay sürebilen geleneksel sığınma prosedürü.
İltica ve Göç Yönetimi Yönetmeliği
Bir veya daha fazla üye devletin “göç baskısı” altına girmesi durumunda yürürlüğe girecek bir “zorunlu dayanışma” sistemi öngören İltica ve Göç Yönetimi Yönetmeliği (AMMR). Sistem ülkelere yardım için şu üç seçeneği sunacak: Belirli sayıda sığınmacının yerini değiştirmek, yerini değiştirmeyi reddettikleri her başvuru sahibi için katkı payı ödemek ve operasyonel desteği finanse etmek.
Kriz Tüzüğü
Kriz Tüzüğü, 2015-2016 göç krizinde olduğu gibi yalnızca bloğun sığınma sisteminin ani ve kitlesel mülteci gelişiyle veya 2015-2016 gibi Covid-19 salgını gibi zorunlu sebeplerle tehdit edilmesi durumunda geçerli olacak istisnai kuralları öngörüyor. Bu koşullar altında, ulusal makamların daha uzun gözaltı süreleri de dahil olmak üzere daha sert önlemler uygulamasına izin verilecek.
AB 2015’ten bu yana çözüm arayışında
AB, 2015’teki göç krizinden bu yana sığınmacıların üye ülkeler arasında nasıl dağıtılacağına ve iltica başvuruları reddedilenlerin nasıl geri gönderileceğine çözüm arıyor. AB Komisyonunun bu hedefle hazırladığı “Göç ve İltica Anlaşması”, üye ülkelerin farklı tutumları nedeniyle kabul edilemiyor.
Fransa’nın AB dönem başkanlığı sürecinde paket üzerinde ilerleme sağlanabilmesi için “adım adım yaklaşımı”nı benimsemesi üzerine, bakanlar 8-9 Haziran’daki toplantılarında anlaşmanın “zorunlu dayanışma mekanizması” gereğince göçmenlerin AB ülkelerine adil dağıtımı, göçmen kabul etmeyen ülkelerin her bir kişi başına, ev sahipliği yapan ülkeye 20 bin avro ödemesini öngören kuralların üzerinde nitelikli çoğunlukla anlaşma sağlamıştı.
4 Ekim’de üye ülkelerin temsilcileri Brüksel’de büyükelçiler düzeyinde yaptıkları toplantıda, Göç ve İltica Anlaşması’nın son unsuru olan göç krizlerinin yönetimi hususu üzerinde anlaşmıştı.
Ardından metnin üzerinde AP ve AB Konseyi arasında müzakereler başlamıştı.
Bugün, AB’nin yeni göç ve iltica kuralları üzerinde üçlü müzakerelerin (AB Konseyi, Avrupa Komisyonu ve AP) sonucunda uzlaşıya varılmış oldu.
AB kurumları, AP seçimlerinin Haziran 2024’te yapılacak olması dolayısıyla mevcut yasama yılının bitimine aylar kala üye ülkelerin anlaşma üzerinde bir an önce uzlaşmasını istiyor. Ardından yeni kuralların yasalaşması için üç AB kurumu; Konsey, Komisyon ve Parlamento arasında üçlü müzakerelere geçilecek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***