Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması için açılan davanın 30 Kasım’da görülecek karar duruşması öncesi Diyarbakır’da biraraya gelen TTB yönetimi, davanın düşürülmesi çağrısı yaptı.
Diyarbakır’daki sağlık örgütleri tarafından düzenlenen 3. Mezopotamya Halk Günleri toplantısı için Diyarbakır’a gelen TTB yönetimi, 30 Kasım’da görülecek davaya dikkat çekmek amacıyla bir basın açıklaması yaptı.
TTB adına konuşan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, davanın birliğin örgütsel bütünlüğüne ve seçimle oluşan yapısına müdahale anlamına geldiğini savundu.
Davanın amacının hekimleri yıpratmak olduğunu dile getiren Turan, “Hukuki yönü olmayan bu davanın amacı; kamuoyu önünde hekimlerin örgütlü gücü TTB’yi itibarsızlaştırma, suçlu ilan etmek için algı yaratma ve yargı eliyle TTB’yi dizayn etmedir. Siyasi otorite, muhalif gördüğü kişi, kurum ve kuruluşları gerekirse yargıyı da kullanarak ele geçirmeye çalışmaktadır” dedi.
Davanın hukuksal gerekçesinin ortaya konmadığını vurgulayan Turan, davanın reddedilmesini istedi.
TTB’ye müdahale girişimlerinden vazgeçilmesinin isteyen Turan, “Bugün burada Türkiye’nin birçok tabip odasından gelen hekimler olarak bir kez daha sesleniyoruz: TTB Merkez Konseyi hakkındaki davaname bir an önce reddedilmeli ve TTB’nin demokratik yönetsel mekanizmalarına müdahaleden vazgeçilmeli, bu dava sona erdirilmelidir“ diye konuştu.
TTB Merkez Konseyi üyeleri görevden alınırsa ne olur?
Açıklamanın ardından VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmasının olası toplumsal etkilerini anlattı.
Pandemi ve deprem sürecinde TTB’nin yaptığı çalışmalardan örnek veren Fincancı, “Örneğin pandemi döneminde, eğer Türk Tabipleri Birliği düzenli bir izlemeyle kamuoyuyla bilgileri paylaşmasaydı, toplum hakikate ulaşma konusunda çok eksik kalacaktı. Hangi aşıyı seçeceğine bile karar veremeyecekti. Nasıl bir aşılama programı izlenmesi gerektiğini bilemeyecekti. Deprem çok taze bir acı, hepimizin acısı. Olan biteni bunun sağlığa etkilerini, eğer Türk Tabipleri Birliği olmasaydı, toplum kimden öğrenecekti?” ifadelerini kullandı.
Fincancı, mahkemenin görevden alma yönünde bir karar verme ihtimalinin bulunduğunu dile getirerek, “Elbette biz emeğimizi esirgemeyeceğiz meslek örgütümüzden. Konseyde olmamız, konseyde görevli olmamız gerekmiyor ve mücadeleyi de hep birlikte büyüteceğiz” dedi.
Süreç nasıl işleyecek?
TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Ali İhsan Ökten de görevden alınmalarının Türkiye demokrasisi açısından çok olumsuz bir karar olacağını savundu.
VOA Türkçe’ye konuşan Ökten, olumsuz bir kararın sivil toplum ve meslek örgütlerine gözdağı olacağını ifade ederek, ”Yani bizim gibi düşünmüyorsanız, bizle birlikte hareket etmiyorsanız, bizden farklı görüşleriniz varsa, bu demektir ki biz sizi bir şekilde susturmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Peki mahkeme görevden alma karar verirse süreç nasıl işleyecek? Ökten, bu soruya, “Hakim, mevcut delege sisteminden 5 kişiyi yönetim kurulu olarak atayacak. Onu nasıl yapacağına hakim karar verecek veya orada birlikte belki biz karar vereceğiz. 5 kişi atandıktan sonra bir ay içinde olağanüstü genel kurula götürmek durumunda ve bu olağanüstü genel kurula giderken mevcut seçili delege sistemi üzerinden götürmek zorunda” yanıtını verdi.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Fincancı, PKK’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’ni “kimyasal silah kullanmak”la suçladığı video hakkında 19 Ekim’de Medya Haber TV adlı televizyonda katıldığı bir programda, “Görüntüleri daha önce izlemiştim belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik, zehirli, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Bu bölgelerde inceleme yapılması bir zorunluluk kapsamında. Bu kapsamda bağımsız heyetlerin oraya girişinin engellenmemesi mutlaka gerekir. Ama ne yazık ki bu konuda bir engelle karşılaşmışlar” ifadelerini kullanmıştı.
Bunun üzerine hakkında soruşturma başlatılan Fincancı, gözaltına alındıktan sonra tutuklanmıştı. Soruşturmayı yürüten savcı, Fincancı ve konsey üyelerinin görevden alınmasını için davaname hazırlamıştı.
İlk duruşması 10 Ocak 2023 günü Ankara Dışkapı Adliyesi’nde görülen davanın 30 Kasım’daki celsesinde karar verilmesi bekleniyor.