İZMİR – Türkiye’de her yıl 3-9 Kasım haftası organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak için “Organ ve Doku Bağışı Haftası” olarak kabul ediliyor. Ancak Corona virüsü salgınının başladığı 2019’dan bu yana organ bağışı ve nakillerinde belirgin düşüş var. Türkiye, canlıdan canlıya nakillerde dünyanın en önemli ülkelerinden olsa da nakillerin daha başarılı sonuç verdiği kadavra bağışları düşüyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2023 yılında beyin ölümü gerçekleşen kişilerden organları bağışlananların oranı yüzde 16’ya kadar geriledi.
30 yaşındaki Esma Eskiler Şanverdi de Türkiye’de organ nakli için sırada bekleyen binlerce hastadan yalnızca biri. 2010 yılında ‘otoimmün hepatit’ hastalığı nedeniyle ablasından karaciğer nakli olan Şanverdi, hastalığının yeniden ortaya çıktığı 2018’den beri bir kez daha karaciğer arayışında.
Ailesi ve yakınlarındaki 8 kişiden denenmesine rağmen canlı vericiler yoluyla nakil yapılamayan Şanverdi, Sağlık Bakanlığı’nın organ nakli bekleme listesinde de kayıtlı. Ancak yıllardır sıra beklemesine rağmen kadavra yoluyla bir karaciğere de kavuşamıyor. İkinci nakilde canlı vericiden uyum sağlama şansı da azaldığı için kadavradan gelecek bir karaciğer Şanverdi için kurtarıcı olacak.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Şanverdi ilk naklinden sonra normale giren yaşamının ikinci kez bozulduğunu söyleyerek, “Evlendim, çocuğum oldu, işe başladım. Dışarıdan liseyi, üniversiteyi bitirdim. Kamu personeli sınavlarına girerek bir kamu kurumunda çalışmaya başladım. Normal bir hayat yaşamaya başladım. Sonrasında her şey güzeldi ama 2018’de hastalığım yeniden karaciğerime zarar verdiği için bu aşamaya geldim” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.
“İlk nakilde evlattım, şimdi aynı zamanda bir anneyim”
Her geçen gün sağlık durumu ağırlaştığı için Eylül ayından beri hastaneden çıkamaz duruma gelen Şanverdi, “Bana ‘neyi özledin?’ deseler normalliği özledim. Normal hayatta aklınıza gelebilecek ne varsa onu özledim. Çünkü hiç normal bir hayatınız olmuyor” diye konuştu.
Bu süreçte yedi yaşındaki oğlundan ayrı kaldığını anlatan Şanverdi, “Birinci nakilde sadece evlattım. Şu anda annemin ve babamın hislerini daha çok anlıyorum. Bu sefer bir anneyim. Başka birçok şeye alışabilirsiniz ama evladınızın büyüyeceğini görmeme ihtimaline alışmak diye bir şey yok. Bu dünyada alışılamayacak bir duygu varsa galiba bu. Oğlumun annesi ile bir hayatı olsun istiyorum. Sadece onu kucaklayıp yatabilmek şu anda en büyük hayalim” dedi.
“İnsan insana muhtaç”
Gönüllü bağışçılardan nakil için denemelerini sürdüren Şanverdi, organ bağışı için de çağrıda bulundu.
Şanverdi, “Hep biz toplum olarak, ‘Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin’ diye dua ederiz. Ama öyle bir dünya yok. Aslında insan insana muhtaç. Bugün hayatımız sağlıklı diye düşünsek de başımıza yarın bir şey gelmeyeceğinin garantisi yok. Ben evimize götürmeyeceğimiz, anısını saklayamayacağımız bir şeyi toprağa gömmekte neden bu kadar ısrarcıyız, anlayamıyorum” diyor.
Ölümün eşiğinde gerçekleşen mucize
2015 yılında siroz teşhisi konulan Gamze Ateş’e ise Sağlık Bakanlığı listesinde binlerce hasta arasında beklediği sıra 2021 yılında geldi. Karaciğer nakli yapılarak sağlığına yeniden kavuşan Ateş, “Ben 2017’den beri sıradaydım. Bayağı zorlu bir süreçti. Kadavradan organ çıktı, bayağı bir uğraşmıştık canlı donör bulmak için ama maalesef bulamamıştık” dedi.
Ölümün eşiğine geldiği bir anda organın bulunduğunu anlatan Ateş, “Artık son gece nefes falan alamıyordum. Karnımdan beş kilo sıvı alındı. O gün doktorlar yanımda kalan anneme ‘eşi, çocuğu gelsin, hastanızın durumu iyi değil’ demişler. İşte o gece yarısı ‘organ bulundu’ diye bir telefon geldi. Tamamen bir mucize gibiydi” sözleriyle nakil sürecini anlattı.
Gönüllü bağışçılarla uyum sağlayamaması ve nakil beklediği sürecin uzamasıyla hastalığı sırasında ümitlerinin tamamen tükendiğini kaydeden Ateş, “Artık hesap yapıyordum. ‘Kızımın 9-10 yaşına kadar bu karaciğer beni götürürse yeter, kızım kendini kurtarır’ diyordum. Hep artık böyle umutsuzca giderken bir anda organın çıkması tamamen mucize oldu. Allah ya benim gençliğime verdi ya da kızımın yüzüne baktı” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar bir anneye bir organ sayesinde evladını bağışlayabileceğini unutmamalı”
Organ nakli gerçekleştikten sonra hayata bakış açısının değiştiğini dile getiren Ateş, “Daha karamsardım, şimdi pozitifim. Hiçbir şeyi kafama takmıyorum. Kolay kolay üzülmüyorum. Kolay kolay ağlamıyorum. Çok duygusalım aslında önceye göre. Ufacık bir şey de olsa gözyaşım hemen akıveriyor ama hemen arkasından gülümseyebiliyorum. O yönden çok güzel, içim pır pır hissediyorum. Daha çok gencim, yapabileceğim çok şey var. Hayattan alabileceğim daha çok şey var. Artık daha mücadeleciyim” dedi.
Hiçbir organın boşa gitmemesi için toplumda organ bağışına duyarlılığın artmasını isteyen Ateş, “Herkes bunun bilincinde olmalı. İnsanlar bir anneye bir organ sayesinde evladını bağışlayabileceğini unutmamalı. Bir evladın annesiz kalmasının önüne geçebilirler. Bu o kadar önemli ki bana organ çıkmasaydı, benim evladım annesiz kalacaktı. Organlar toprak olmamalı, birilerine can, umut olmalı” diye konuştu.
“Yıllık toplam 20-26 bin arası organ nakli bekleyen hastamız oluyor”
Sağlık Bakanlığı’nın 2 Kasım 2023 tarihine kadar olan verilerine göre, bu yıl Türkiye’de 33 kalp, 11 akciğer, 2 bin 875 böbrek, bin 455 karaciğer olmak üzere toplam 4 bin 374 organ nakli gerçekleştirildi.
Gönüllü bağışçıların sayısı da 2023 yılı itibariyle 626 bin 172 oldu. Bu yıl beyin ölümü gerçekleşen bin 488 kişinin 244’ünün ailesi organlarının bağış için kullanılmasına izin verdi. Türkiye’de organ alınmasına ilişkin yasaya göre, ölen bir kişi hayattayken organlarını bağışlamış olsa dahi birinci dereceden yakınlarından ölümünden sonra izin alınıyor. 2023’te yüzde 16’ya gerileyen aile bağış oranı, Corona virüsü salgını öncesinde yüzde 30 bandındaydı.
Bakanlık verilerinde 2023 yılında toplam kaç hastanın organ nakli beklediği rakamıysa yer almıyor.
İzmir Acıbadem Kent Hastanesi’nde karaciğer nakli alanında çalışan genel cerrahi uzmanı Doç. Dr. Cahit Yılmaz, Türkiye’de bağışçı sayısının halen yeterli düzeye ulaşmadığını kaydetti.
VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Yılmaz, “Yıllık toplam 20-26 bin arası organ nakli bekleyen hastamız oluyor. Bunların 2 bin-2 bin 500 kadarı karaciğer nakli bekleyenler oluyor. Yıllık totalde bin 500 civarında karaciğer nakli yapılıyor. Karaciğer yetmezliğinin diyaliz gibi bir çözümü olmadığından belli sayıda hastayı da bekleme sırasında kaybediyoruz. O yüzden karaciğer bekleyenlerin sayısı yıllık olarak sabit kalıyor. Ama bu bağışçılar yeterli değil. Bir kısım hastaya nakil yapıyoruz, bir kısım hastayı kaybediyoruz. Yeni hasta olanlar da tabloya ekleniyor” dedi.
“Bir insanın organları 7-8 kişinin hayatını kurtarabilir”
Özellikle kadavradan organ naklinde Türkiye’nin geri planda kaldığını vurgulayan Yılmaz, “Organ naklini iki kaynaktan yapabiliyoruz, kadavra dediğimiz yaşamını yitirmiş olanlardan organı alıp nakledebiliyoruz, bir de bağışların yetersizliğinden dolayı canlılardan, hastanın dördüncü dereceye kadar akrabalarından, çift organ olduğu için böbrekte organın tümünü, karaciğerdeyse organın yüzde 60’ına kadar bir kısmını alıp hastaya takabiliyoruz. Aslında Türkiye canlı bağışçılar sayesinde organ naklinde çok iyi bir yerde. Sayılar ve başarı oranları açısından karaciğer naklinde dünyada ikinci konumdayız. Ama tabii ki esas hedefimiz kadavradan organ bağışını arttırabilmek. Çünkü canlıdan nakil yapmak hem teknik olarak daha zor hem de tamamen sağlıklı bir insana bir ameliyat ve bir risk yüklüyorsunuz” diye konuştu.
Yılmaz, “Hayatını kaybeden insanın organları toprak olup gidecek. Bununla birçok insanın hayatını kurtarıyorsunuz. Bir kadavra bağışlandığında iki tane böbreği, karaciğeri, kalbi, korneaları, pankreası, ince bağırsağı 7-8 hastanın hayatını kurtarma şansı oluşuyor” dedi. Türkiye’deki sağlık sisteminin ve organ nakli altyapısının her türlü naklin en başarılı şekilde yapılmasını sağladığını belirten Yılmaz, “İnsanlarımız bu sisteme güvensinler ve organ bağışından çekinmesinler” sözlerini kullandı.
Türkiye’de 18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarını bağışlayabiliyor. Canlı verici olarak yalnızca karaciğer ve böbrek bağışında bulunulabiliyor.
Organ nakli yapan sağlık merkezleri ve hastanelerde, bu konuda çalışan vakıf, dernek gibi kuruluşlarda organ bağışı işlemi yapılabiliyor. Organ bağışı kartını iki tanık huzurunda doldurup imzalamak yeterli oluyor. Böbrek, pankreas, karaciğer, akciğer, kalp ve ince bağırsak nakillerinin yanı sıra kornea, kemik iliği, tendon, kalp kapağı, deri, kemik, yüz-saçlı deri ve ekstremitelerin de nakli yapılabiliyor.