Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Komünizmle mücadele’ adına insanlık suçlarından Çin ve Rusya devletleriyle ‘realpolitik duayenliğine’

'Komünizmle mücadele' adına insanlık suçlarından Çin ve Rusya devletleriyle 'realpolitik duayenliğine'


– ABD dış politikasının ‘dinozoru’ Henry Kissinger 100 yaşında ölümüyle geride dünyanın gidişatına yarım asır damga vuran tartışmalı bir miras bıraktı.

EN AZ 5 ABD BAŞKANI’NIN DIŞ POLİTİKASINI YÖNLENDİRDİ

ABD’nin 1969-75’teki Ulusal Güvenlik Danışmanı, 1973-77’deki Dışişleri Bakanı Kissinger, Soğuk Savaş’ın en önemli aktörlerinden biri olduğu kadar sonrasında da ‘bir bilen’ rolü oynadı. Cumhuriyetçi Richard Nixon ve Gerald Ford’un başkanlıklarında görev almasının yanısıra en az 5 ABD Başkanı’nın dış politikasını yönlendirerek 1945 sonrası dünya düzeninin şekillenmesinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Kissinger, dünyayı büyük güçler arasındaki büyük oyun olarak gördü. ABD’de jeopolitik strateji uzmanlığı ve realpolitik duayenliğiyle, dünyanın geri kalanında ise genellikle savaş suçlarıyla birlikte anıldı.

TAKTİK SİLAHLARLA SINIRLI NÜKLEER SAVAŞ FİKRİYLE ÜNLENDİ

1938’de Nazi Almanyası’ndan ailesiyle birlikte kaçan Yahudi bir mülteci olan Kissinger, 1950’lerin ilk yarısında Harvard Üniversitesi’nden beşeri bilimler ve felsefe alanında en üst düzeyde mezun oldu. Ulusal Güvenlik Konseyi Operasyonları Koordinasyon Kurulu, Dış İlişkiler Konseyi, Rockefeller Kardeşler Fonu, Uluslararası İlişkiler Merkezi, Operasyonlar Araştırma Ofisi, Silah Kontrol ve Silahsızlanma Dairesi, Dışişleri Bakanlığı ve RAND Corporation’da görev aldı. 1957’de topyekün nükleer savaşa girişmek yerine taktik nükleer silahlarla sınırlı bir atom savaşının kazanılabileceğini savunan Nükleer Savaş ve Dış Politika adlı kitabı basılan Kissinger’ın 19. kitabı 2022’de yayımlandı.

VİETNAM’DA HEM SAVAŞTA HEM BARIŞTA ROL OYNADI

Kasım 1955-Nisan 1975 arasında devam eden ve 1-3 milyon arasında Vietnamlının, 275 bin-310 bin arasında Kamboçyalı, 20 bin-62 bin Laoslu ve 58 bin 220 ABD askerinin canını alan Vietnam Savaşı’nda önemli rol oynayan Kissinger, başta savaşı destekledi, sonrasında Amerikan gücünün önünde bir engel olarak görmeye başladı. Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak savaşı Amerikan şartlarına göre sona erdirmenin bir yolunu bulmaya çalışan Kissinger, bu konuda dönemin ABD Başkanı Richard Nixon’la fikir ayrılığına düştü. ABD’nin prestijine en az zarar vererek savaşın mümkün olduğunca çabuk sona ermesinden yana Kissinger’ın Ekim 1972’de sunduğu anlaşma taslağı önce Nixon tarafından reddedilse de Kissinger’ın yürüttüğü Paris müzakereleri sonucunda Ocak 1973’te imzalanan ve Mart 1973’te ABD’nin Vietnam’dan çekilmesine yol açan anlaşmanın temelini oluşturdu.

KAMBOÇYA’DA ON BİNLERCE SİVİLİN ÖLDÜRÜLMESİNİ ONAYLADI

Kissinger bir yandan Kuzey Vietnam’la müzakerelere girdi, diğer yandan Nixon’la anlaşıp komünistleri asker ve malzemeden mahrum bırakmak amacıyla tarafsız Kamboçya’ya bombardımanlar düzenletti.

Pentagon raporuna göre Kissinger, 1969 ve 1970’te Kamboçya’da 150 bin-500 bin sivilin ölümüne neden olduğu tahmin edilen “3 bin 875 bombardımanın her birini şahsen onayladı”. Kamboçya’ya atılanların çoğu, savaş sona erdikten onlarca yıl sonra dahi sivilleri öldürmeye ve sakat bırakmaya devam eden misket bombalarıydı.

POL POT’UN YOLUNU DÖŞEDİ

Bu politika, Kamboçya’da istikrarsızlaşma ile iç savaşa, Kızıl Kmerler’in ve yaklaşık 2 milyon Kamboçyalının ölümüne neden olan diktatör Pol Pot’un iktidara gelmesine yol açtı.

1973 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ’NE LAYIK GÖRÜLDÜ

Bu arada Kissinger Vietnam barışı çabaları gerekçesiyle 1973 Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. Bu manzara karşısında komedyen Tom Lehrer, “Siyasi hicivlerin pabucu dama atıldı” tepkisini gösterdi.

LATİN AMERİKA’DA BİNLERCE SOLCUNUN KATLEDİLMESİNİ DESTEKLEDİ

Washington’ın “Sovyetler Birliği ve komünizmle mücadelesinin” Latin Amerika ayağını oluşturan ve sağcı askeri diktatörlerin solcu muhalifleri ortadan kaldırmasını destekleyen Condor (Akbaba) Planı’nın uygulayıcılarından biri olan Kissinger, 1973’te Şili’de seçilmiş Sosyalist Partili Cumhurbaşkanı Salvador Allende’nin devrilmesinde öneli rol oynadı. CIA, sağcıların yeni sosyalist hükümeti devirmesine yardımcı olmak amacıyla Şili’de gizli operasyonlar gerçekleştirdi. Bu eyleme yetki veren komiteye başkanlık eden Kissinger, “Halkının sorumsuzluğu nedeniyle bir ülkenin komünistleşmesine neden seyirci kalmamız gerektiğini anlamıyorum. Sorunlar Şilili seçmenlerin kendi kararlarına bırakılmayacak kadar önemli” dedi.

Kissinger, Allende’yi askeri darbeyle devirmesinin ardından General Augusto Pinochet ile çeşitli görüşmeler ve anlaşmalar yaptı. Şili darbeci askerlerinin çoğunun maaşının CIA tarafından ödendiği sonradan ortaya çıktı.

Tıpkı Şili’de olduğu gibi Arjantin’de de 1976’da Isabel Peron’un seçilmiş hükümetini deviren askeri cuntanın solcu muhalifleri hapse atma-kaybetme-öldürme politikalarını teşvik eden Kissinger, Jimmy Carter yönetiminin 1976-1983 askeri diktatörlüğünün toplu katliamlarını durdurma çabalarını da Arjantin’i ziyaret edip rejimi överek engelledi. “Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük savaş suçlularından biri” olmakla suçlanmasına rağmen, 2600 sayfalık anı kitabında, Condor Operasyonu ve ABD’de suikasta kurban giden Şilili solcu muhalifler meselelerine hiç değinmedi.

DOĞU TİMOR’DA 200 BİN KİŞİNİN ÖLDÜRÜLMESİNE İZİN VERDİ

Washington 1975’te dikkatini bağımsızlığını ilan eden eski Portekiz sömürgesii Doğu Timor’a çevirdi. Endonezya Devlet Başkanı Suharto, Doğu Timor’u hEndonezya’nın bir parçası olarak görüyordu. Aralık 1975’te Suharto, Endonezya’nın başkenti Cakarta’da Kissinger ve Ford ile yaptığı toplantıda işgal planlarını tartıştı. Hem Ford hem de Kissinger, ABD’nin Endonezya ile ilişkilerinin güçlü kalacağını ve ilhaka itiraz etmeyeceğini açıkça belirtti. Suharto’ya “Yapacağın her şeyin hızlı şekilde başarıya ulaşması önemli” diyen ikili, sadece Washington’a dönmelerine kadar erteleme istedi. Bir günlük ertelemenin ardından 7 Aralık’ta Endonezya kuvvetleri Doğu Timor’u işgal etti. ABD’nin Endonezya’ya silah satışları ve Suharto’nun ilhak planı devam etti. Sonucu 1975’ten 1981’e kadar Timor nüfusunun neredeyse dörtte birinin öldürülmesi oldu.

GİZLİCE PEKİN’İ ZİYARETİ, ÇİN’LE DÖNÜM NOKTASI OLDU

Temmuz 1971’de komünist Çin’le ilişkiler kurmak amacıyla gizlice Pekin’e uçan Kissinger, hem Soğuk Savaş’ta Sovyetler’e karşı denge unsuru hem de Vietnam Savaşı’nı sona erdirmek için yardım arayan Nixon’ın dönüm noktası niteliğindeki tarihi ziyaretine zemin hazırladı. Bu sayede Nixon, 1972’de hem Çin Başbakanı Zhou Enlai hem de Çin lideri Mao Zedong ile tanıştığı Pekin ziyaretini gerçekleştirerek komünist Çin’e yönelik 23 yıllık diplomatik tecrit ve düşmanlığa son verdi.

ÇİN’İ 100’DEN FAZLA KEZ ZİYARET ETTİ

Bu açılımla Çin’in ABD’den sonraki en büyük üretim merkezi ve en büyük ekonomi haline gelmesinin temelini döşeyen Kissinger, 1971’den sonra Çin’i 100’den fazla kez ziyaret etti. Son olarak temmuzda Pekin’de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’le görüştü.

ÇİNLİLER ‘ESKİ DOSTUN’ ARDINDAN YASTA

Dolayısıyla ölümü, bugün Çin sosyal medyasının ana gündemini oluşturdu. Pek çok kullanıcı, “eski bir dostun” vefatının yasını tuttu. Devlet yayıncısı CCTV, Kissinger’ın 1971’de dönemin Başbakanı Zhou Enlai ile buluştuğu ilk ziyaretinin görüntülerini sosyal medyada paylaştı. Çin’in ABD Büyükelçisi Xie Feng, Kissinger’ın ölümü karşısında “derinden şoke olduğunu ve üzüldüğünü” söyleyerek ekledi: “O, çok değerli bir eski dost olarak Çin halkının kalbinde her zaman canlı kalacak.”

SOVYETLER’LE DETENTE POLİTİKASI

Moskova ile gerilimli ilişkilerin yumuşatılması (detente) politikası başlatıp Sovyetler Birliği ile nükleer silah cephaneliğinin karşılıklı azaltılması görüşmeleri (Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri/SALT) yürüten Kissinger, Anti Balistik Füze Anlaşması sağladı. 1970’lerin başında “Sovyet ordusunun konvansiyonel kuvvetler çatışmasında Batı Avrupa’yı istila etmesini durduracak hiçbir şeyin olmadığı” görüşünden hareketle “çürüyen” bir ittifak diye nitelediği NATO’yu “yeniden canlandırmak” gerektiğini dile getirdi. 1975’te 35 ülke tarafından imzalanan ve Avrupa’da karşılıklı güven anlayışının güçlendirilmesine, barış ortamına elverişli şartların geliştirilmesine ve demokrasi ile insan haklarının temel alınmasına katkıda bulunmayı amaçlayan Helsinki Nihai Senedi müzakerelerinde önemli rol oynadı.

ORTADOĞU’DA ARABULUCULUK: ESAD’DAN ETKİLENDİ, SEDAT’LA ANLAŞTI

Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e saldırısını 50. yıldönümüne denk getirdiği ve Arap Koalisyonu’nun İsrail’e saldırdığı Yom Kippur Savaşı’nın süper güçlerin katılacağı bir çatışmaya dönüşmesini engellemek için “mekik diplomasisi” yürüten Kissinger, İsraillilere yeni ele geçirdikleri toprakların bir kısmını Arap komşularına bırakmaları konusunda baskı yaptı ve bu, İsrail-Mısır saldırmazlığının başlamasına katkıda bulundu. 1973-1974’te ateşkesi kalıcı barışın temeli haline getirmek amacıyla Tel Aviv, Kahire ve Şam arasında gidip gelen Kissinger’ın Suriye lideri Hafız Esad’la ilk görüşmesinin 6.5 saat sürmesi, bir ara Suriyeliler tarafından kaçırıldığı spekülasyonuna neden oldu. Kissinger, anılarında, 1973-74’te Şam’da yaptığı 28 toplantı sırasında “Esad’ın mevcut tavizlerin son kırıntısını da aldığından emin olmak için nehir teknesindeki kumarbaz gibi nasıl inatla ve cesurca pazarlık yaptığını” anlattı. İsrailli siyasetçileri katı kişiler olarak gören Kissinger’ın Mısır lideri Enver Sedat’la iyi bir ilişkisi vardı. Kissinger’ın çabaları Mısır ile İsrail arasında Ocak 1974’te Sina 1 ve Eylül 1975’te Sina 2 olmak üzere iki ateşkesle sonuçlandı.

Demokrat Başkanlar Jimmy Carter ve Bill Clinton’ı Ortadoğu’da barışa çok hızlı varmaya çalıştıkları gerekçesiyle eleştiren ve bunun ancak santim santim gerçekleşebileceğini savunan Kissinger, Başkan George W. Bush ile Yardımcısı Dick Cheney’e 2003 Irak işgaliyle ilgili danışmanlık yaptı, tavsiye toplantılarında “İsyan karşısında zafer kazanmak tek çıkış stratejisidir” dedi.

PUTİN’LE ARASI İYİYDİ

Politico’ya göre daha sonra Rusya Devlet Başkanı olacak Vladimir Putin’le ilk kez 1990’larda Rusya’da tanışan Kissinger, ilk etkileşimleri sırasında Putin’in “Ben istihbarat alanında çalıştım” sözüne kendi ordu istihbaratı geçmişine atıfla “Bütün düzgün insanlar işe istihbaratla başlamıştır. Ben de öyle yaptım” yanıtını verdi.

TRUMP’A RUSYA TAVSİYESİ VERDİ

Kasım 2016 başkanlık seçimlerini kazanan Cumhuriyetçi Donald Trump’a dış ilişkiler konusunda brifing veren Kissinger, Çin’in durdurulması için Rusya ile işbirliği yapılmasını ve Putin’in “Kırım’ı ilhakının” kabul edilmesini tavsiye etti. Bundan bir ay sonra Kremlin’de Putin tarafından ağırlandı. Bir hafta sonra Almanya’da Putin-Trump görüşmesi gerçekleşti. Trump’ın başkanlık dönemi, Putin’le sıcak ilişkiler, ama içeride “Rusya’nın adamı” olma suçlamalarıyla geçti.

ABD’NİN UKRAYNA POLİTİKASINI ELEŞTİRDİ

Washington’ın Ukrayna’yı NATO’ya dahil etme politikasını eleştiren Kissinger, Rusya’nın Şubat 2022’de başlattığı “Ukrayna özel harekatının” ardından bir dizi demeç verdi. Kissinger, 2022 Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda “savaşın Ukrayna’nın tarafsız statüyü kabul etmemesi ve NATO’ya girmekte ısrar etmesi yüzünden çıktığını, Ukrayna’nın daha fazla toprak kaybetmemesi için bir an önce Rusya ile barış anlaşması yapması ve o güne dek elinden giden bölgelerden feragat etmesi gerektiğini” savundu. Kiev’in büyük tepkisini çekmesi üzerine bu açıklamalarından çark etti.

‘RUSYA’NIN ÇIKARLARINI GÖZETMELİYİZ’

Ancak “Çin’in Avrupa’daki ileri karakolu olmaması için Rusya’nın çıkarlarını gözetmeliyiz” uyarısını devam ettiren Kissinger, Ağustos 2022’de Wall Street Journal’a (WSJ) verdiği röportajda “Nasıl biteceği veya nereye varması gerektiği konusunda hiçbir fikre sahip olmadan kısmen kendi ellerimizle oluşturduğumuz sorunlardan dolayı Rusya ve Çin’le (Tayvan krizi) savaş eşiğine geldik” eleştirisini getirdi.

‘GÜÇ, EN BÜYÜK AFRODİZYAKTIR’ SLOGANI

Kendisine yönelik eleştirilere “ne pahasına olursa olsun ABD’nin çıkarlarını savunduğu” yanıtını veren Kissinger, dünyada akla gelebilecek her meseleye müdahil olup fikir beyan ettiği kadar hazırcevaplığı ve aforizmalarıyla da literatür oluşturdu. Özellikle “Güç, en büyük afrodizyaktır” demeyi seven Kissinger, 1994’de yayımlanan “Diplomasi” adlı kitabında “Dış politikasında ahlaki mükemmellik talep eden bir ülke ne mükemmelliğe ne de güvenliğe ulaşacaktır” diye yazdı. 100 yıllık hayatı boyunca aldığı hiçbir karardan pişmanlık duymadığını “Kendinizle ilgili her şeyi kabul edin. Her şeyi kastediyorum. Her şey sizinle başlar, sizinle biter. Özür dilemek yok, pişmanlık yok” sözleriyle ifade etti. (BBC, France24, AP, Daily Mail, AA, Dış Haberler)


***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version