Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kamil Aslan yazdı… Tefecilik, tehdit, kara para aklama ve 3 maymun metaforu


(Serbest Görüş) – KAMİL ASLAN 

Türkiye aylardır futbol dünyasında yaşanan dolandırıcılık davasını konuşuyor. Aslında konuşmuyor! Konuşuyor gibi, soruşturuyor gibi yapıyor. İstanbul’un göbeğinde bilinen bir bankanın bayan müdürü futbol dünyasından tanığı isimlerde yüksek faiz getirisi karşılığında para topluyor. Kim yok ki bankacı Seçil Erzan’ın dolandırdığı ünlü isimler arasında. Türk futbolunda İmparator lakabıyla ünlenen Fatih Terim, eski futbolcular Arda Turan, Emre Belözoğlu, Ayhan Akman, Muslera ve Semih Kaya bu isimlerden sadece birkaçı. Erzan, birkaç yıl içerisinde söz konusu şahıslardan 50 milyon dolara yakın para toplamış. Aslında bu rakam sadece kamuoyuna yansıyan bilgiler. Bu isimlerin dışında listeye kim ya da kimler girecek yakında göreceğiz. Ancak soruşturmanın detayına bakıldığında birilerinin birilerini korumaya çalıştığı ve bazı isimleri soruşturmaya dahil etmemek adına yoğun mesai harcadıkları gözlerden kaçmıyor. Banka müdürü Seçil Erzan’a bütün suçu yıkıp, dosyayı kapatmak için yoğun mesai harcandığı açıkça görülüyor ne yazık ki!

Dosya okunduğunda Fatih Terim’in mağdur olduğu ifade ediliyor. Ancak Terim, ‘Fatih Terim Fonu’ olarak adlandırılan sistemden haberdar olmadığını, söz konusu Erzan’a hiç para vermediğini iddia ediyor. Delil ve belgeler asla yalan söylemez. Gün geçmiyor ki, yeni bir bilgi ortaya çıkmasın. Ne yazık ki, İmparator’un söz konusu sistemden haberdar olduğu, yakın çevresini de yüksek faiz getirisi karşılığında bu fona yönlendirdiği gözlerden kaçmıyor. Hem Erzan’da çıkan belgeler hem de şüphelinin mahkeme huzurunda dile getirdiği ifadeler de Terim’i yalanlıyor. Yani Terim gibi Türkiye’nin gözbebeği bir hoca, daha fazla kazanmak için bir fonun kurulmasına aracılık ediyor. Hatta bazı futbolcuların da kazanması için aracı ve referans oluyor. Ama soruşturmanın gelinen aşamasında Terim mahkeme huzurunda gözükmüyor. Ya da birileri hocayı özellikle korumaya çalışıyor.

Yukarıda izah ettim. Davaya dönüşen olayda hem söz konusu banka, hem savcılık, hem TFF hem de kulüpler adeta üç maymunu oynuyor. Seçil Erzan mahkeme huzurunda, yaşadığı travmaları bütün çıplaklığı ile anlatıyor. Ancak Türk kamuoyu ve medyası sadece magazinle ilgilendiği için gerçekleri bir tarafa bırakıyor. Sadece futbolcuların dolandırıldığı bilgisi magazinsel bir pencereden değerlendirilmeye çalışılıyor. Gelinen noktada istenilen algı bir nebze de oluşturulmuş gibi. Ama burada temel bir sorun var. Özellikle Erzan ifadesinde, Ayhan Akman ve Semih Kaya’ya özel bir pencere açıyor. Bu kişilerin Galatasaray’daki referansları aracılığıyla kendisine zorla para verdiklerini ve bunun karşılığında yüksek faiz istediklerini aktarıyor.

Erzan, Kaya’dan 3 milyon 200 bin dolar almış. Ve toplamda bunu 5 milyon 700 bin dolar olarak geri ödemiş. Ne var ki, Kaya bununla yetinmemiş. Menajeri Fırat Özdemir ile beraber sürekli evine ve bankaya gelmişler. Tehditle para almayı sürdürmüşler. Kaya, “MİT Başkanını tanıyorum, seni mahvederiz” demiş. Erzan, Kaya’ya fazladan para ödemek için Arda Turan ve Emre Belözoğlu’nu da kandırıp hayali fona çekmiş. Hatta Kaya’ya açık açık bunun fon olmadığını, başkasının parasıyla ödemeler yaptığını anlatmış. Kaya hiç dinlememiş. “Bana çok para kazandırdın. Daha da kazandıracaksın” diye baskı kurmuş. Kaya, kendisine ödenen faiz parası ile Bodrum’da ID Konakları’ndan 4 milyon 200 bin Euro’ya villa almış. Villanın ilk taksiti olarak bankadaki odasında 1 milyon 575 bin doları da elden inşaat şirketinin satış temsilcisi Barış Bey’e ödemiş.

Bu bilgiler iddianameye yansıyan gerçekler. Seçil Erzan bunları savcılık ve mahkeme huzurunda da aktardı. Gelelim asıl noktaya. Erzan’ın değerlendirmeleri dikkate alınarak, Kaya hakkında, ‘tehdit, şantaj, meskene tecavüz, kişilik haklarını ihlal ve tefecilik’ başta olmak üzere herhangi bir işlem yapıldı mı? Kaldı ki Kaya dava dosyasında müşteki de mağdur da değil. Neden olsun ki, bir vermiş, bir buçuk katını almış. Kendini dosyanın dışında tutmuş. Ama bu ifadeler dikkate alınarak, savcılık resen soruşturma başlatmalı. Erzan’ın iddia ettiği tarihlerdeki işlemler acilen incelenmeli. Kaya ve menajeri hakkında acilen işlem yapılmalı. Yoksa soruşturma güdük olarak devam eder.

Gelelim son noktaya. Futbol dünyasında yer yerinde oynuyor. İddiaya konu olan kulüpten, TFF’den ve bankadan tek kelime açıklama yok. Buradan açıkça söylemek gerekiyor. Söz konusu futbolcuların Seçil Erzan’a para vermelerindeki iki temel doktrin var. Birincisi ‘kara para aklama’, ikincisi de mevcutla yetinmeyip ‘daha fazla kazanma hırsı’. Artık bugün ayyuka çıktı ki, kulüpler futbolcularla gerçek alacak üzerinden anlaşma yapmıyor. Bazı futbolculara çantalar içerisinde elden para veriyor. Aslında devletten vergi kaçırıyor. BDDK, MASAK ve Maliye Bakanlığı söz konusu ödeme tarihleri ve sözleşmeleri dikkate alarak vergi incelemesi yapmalı. Kulüplerin ihmali olması halinde yüksek cezalar verilmeli. Bu göz nuru takımlar, kimsenin malı değil maalesef. Birkaç kişiyi zengin etmek için takımlara zarar verilmemeli.

Son olarak söyleyeyim. Artık TFF ve Kulüpler Birliği acilen harekete geçmeli. Kendi takımlarında ve futbolcuları arasında da benzer işlemler var mı diye. Aksi halde futbol, futbol olmaktan çıkar. Futbolcular, yöneticiler ve menajerler de yüksek gelir elde etmek ya da zararını tanzim için bahis gibi illegal yollara başvurabilir. Zaman bu zaman deyip herkes taşın altına elini koymalı. Türk futbolunun zedelenmesine daha fazla fırsat vermemeli. Ucu kime ya da kimlere dokunacak olsa dahi. Temiz futbol için bu şart. Bizden söylemesi.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version