Sinan ŞAHİN
ANTEP- ‘Büyük Adam Küçük Aşk’ adlı 2001 yapımı filmi Uluslararası Antalya Altın Portakal film festivalinden ‘Yılın En İyi Türk Filmi’ de dahil 5 dalda ödülle dönen yönetmen ve senarist Handan İpekçi, hafta sonu Antep’te Nar Bilim Kültür ve Sanat Derneği ile Dersim Kadın Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen ‘Habbe Kısa Film Günleri’nin konuğu oldu.
‘Diyet’ adlı kısa filmi festival seçkisinde bulunan yapımcı, yönetmen ve senaryo yazarı İpekçi, “Ömer Lütfi Akad’a saygı olarak ‘Düğün’, ‘Gelin’, ‘Diyet’ diye bir üçleme yapmak istiyorum. Şu an üzerinde çalıştığım film yine kadına karşı şiddet ile ilgili bir kısa metraj olacak” dedi.
İpekçi’nin filmi, sinema yazarı ve eleştirmeni Şenay Aydemir’in de katıldığı etkinlikte izleyicilerle buluştu.
‘KÜÇÜK BİR KASABADAN DÜNYAYA BAKMAK İSTEDİM’
Gösterimin ardından izleyicilerin sorularını yanıtlayan Handan İpekçi, ‘Diyet’i İzmir’in Foça ilçesine yerleştikten sonra gözlem ve duyumlarına dayanarak çekmeye karar verdiğini söyledi. İpekçi, “Küçük bir tatil kasabasından dünyaya bakma isteğim vardı. Onu anlatmaya çalıştım. Sadece Türkiye’ye değil, dünyaya bakmaya çalıştım. Diyalog gerektirmeyen bir filmdi zaten. Filmde gördüklerinizin bir kısmını gördüm, bir kısmını duydum. Bunlar bende bir birikim yarattı. Zaten pandemi zamanında maskelerle çalışarak çektik bu filmi ama projeyi pandemiden önce oluşturdum. Dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar o kadar distopik ve o kadar umutsuz oluyoruz ki ben ‘Diyet’te onu yaratmak istedim. Bu riski almak istedim. Film çok güzel başlıyor ama sonrası kötü” dedi.
‘DİYET’İ ÇEKME FİKRİ KENDİLİĞİNDEN OLUŞTU’
“Foça’da oturmaya başladığımda ‘Diyet’i çekme fikri kendiliğinden oluştu” diyen İpekçi, şöyle devam etti:
“Orada yazlıkçılar eğlenirken Anadolu’dan gelmiş asker adaylarının ne kadar ayrıksı ve yabancı durduklarını gözlüyorsunuz. Yazlıkçıların giderken terkettiği köpekleri sokaklarda görüyorsunuz. Bunları gözlemledim hep. Bir gecede 60 köpeğin zehirlendiği dedikodularını duydum. Orada geri planda duyduğumuz askeri tatbikat sesleri zaten Foça’nın ayrılmaz bir parçasıdır. Bunlar hep birleşti ve hayal gücü katarak böyle bir film çıktı ortaya.”
‘İÇİMDEKİ SERTLİĞİN ORTAYA ÇIKMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜM’
Film de en çok köpeklerin zehirlendiği sahneyi çekerken zorlandığını dile getiren İpekçi, “Bu tür sahneleri çekmenin bana göre olmadığını düşündüm ama bir yandan da yapmam gerektiğini düşündüm. Şu an üzerinde çalıştığım başka bir kısa metraj var. Onu yaparken, ‘Ben bunu yapabilecek miyim?’ diye düşünüyordum. O da sert çünkü. İçimde bu kadar sertlik yok ama bu ortaya çıktı. Bunun ortaya çıkması gerektiğini de düşündüm” dedi.
‘KISA METRAJ ÇEKMEK FİNANSAL OLARAK DAHA KOLAY’
Sinema sektöründe finans kaynağı bulmanın zorlaştığını dile getiren İpekçi, “Benim uzun metraj film çekme projelerim var ama onları yapabilmek için verilecek mücadele de çok büyük bir enerji istiyor. Bir süre kısa filmlerle üretmenin verdiği hazzı yaşıyorum. Kısa metraj çekmek daha kolay çünkü. Bir anlamda kısa film çekmek zor onu kabul ediyorum ama finansmanını bulmak daha kolay, prodüksiyonu daha kolay. Ama bir yandan da üretmem ve içimdeki enerjiyi de boşaltmam gerekiyor” diye konuştu.
‘DİYET’İN DEVAMINI GETİREREK ÜÇLEME YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUM’
Ömer Lütfi Akad’ın ‘Gelin’, ‘Düğün’, ‘Diyet’ üçlemesini hatırlatan İpekçi, “Uzun metraj çekmek çok istediğim bir şey ama kısa metraj üçlemesini bitirmek istiyorum. Ömer Lütfü Akad’ın ‘Gelin’, ‘Düğün’, ‘Diyet’ üçlemesi var. Ben de Lütfü Akad’a saygı olarak ‘Düğün’, ‘Gelin’, ‘Diyet’ diye bir üçleme yapmak istiyorum. Her film kendi içinde bir anlam ifade edecek. Şu an üzerinde çalıştığım film yine kadına karşı şiddet ile ilgili bir kısa metraj olacak. Tabi ki uzun metraj çekmek benim hep içimde var” dedi.
‘KADIN YÖNETMENLER DAHA FAZLA ZORLUK YAŞIYOR’
Sinemada kadın yönetmenlerin önünde çok fazla zorluk olduğunu dile getiren İpekçi, “Genel olarak sinema yapmak çok zor. Erkek yönetmenler de aynı zorlukları yaşıyor. Ama tabii biz daha fazla zorluk yaşıyoruz. Bizim ilk filmimizi çektiğimiz 90’lı yıllarla bugünü karşılaştırdığımızda bizim zamanımızda ilk filmi çekmek çok zordu. Ama sanki şimdi imkânsız gibi geliyor bana. Kadın yönetmen olarak her zaman bir zorluk çekiliyor ama ben önüme öyle bir ön şart koymuyorum. ‘Ben kadınım, çekemem, bana zorluk çıkarırlar’ diye bir bir duygu yaşamıyorum asla. Kendime onu yapmıyorum. Bence hiç bir kadın yönetmen böyle düşünmemeli. Çünkü o zaman ilk barajı kendiniz önünüze koymuş oluyorsunuz” diye konuştu.
‘DESTEKLERİN ÇOĞU ERKEK YÖNETMENLERE VERİLİYOR’
Film maliyetlerinin ciddi boyutlara ulaştığını vurgulayan İpekçi, sinemada desteklerin büyük çoğunluğunu erkek yönetmenlere gittiğini söyledi. İpekçi, “Türkiye’de sadece Kültür Bakanlığı sinemaya destek veriyor. Şimdi TRT de veriyor ama hiçbir kotaları yok. Bir bakıyorsunuz desteklerin büyük çoğunluğu erkek yönetmenlere çıkıyor. Kadın yönetmenlere çok daha azı çıkıyor bu desteklerin. Kadın yönetmenlerin önünü tıkayan bir durum. Avrupa ülkelerine baktığımızda yüzde 50 kotası var. Desteklerin yarısı kadın, yarısı erkek yönetmenlere veriliyor. Böyle bir zorunluluk var. Bunun bir kültür sanat vizyonu çerçevesinde ele alınması gerekiyor. Bence kadın yönetmelere ve sanatçılara karşı pozitif ayrımcılık yapılmalı” dedi.
HANDAN İPEKÇİ KİMDİR?
Ankara’da 1956’da doğan Handan İpekçi, Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo Televizyon Bölümünden mezun oldu. İlk yönetmenlik denemesini 1993 yılında, senaryosunu şair Yaşar Miraç’ın yazdığı ‘Kemençenin Türküsü’ adlı belgeselle yaptı. İpekçi, 1994 yılında ilk uzun metrajlı filmi olan ‘Babam Askerde’yi çekti.1980 darbesini çocukların dünyasından irdeleyen bu film vizyona giremeyince filminin dağıtımını kendi organize ettiği gösterimlerle üstlendi ve bu şekilde 10 bin seyirciye ulaştı. Türkiye’de çeşitli ödüller alan film, 1995 yılında da Berlin Film Festivali’nin ‘Panorama’ bölümünde gösterildi.
‘BÜYÜK ADAM KÜÇÜK AŞK’ İLE SES GETİRDİ
İpekçi’nin 2001 yılında çektiği ‘Büyük Adam Küçük Aşk’ filmi ile Antalya Film Festival’nde en iyi film ödülünü aldı. ‘Saklı Yüzler’i 2006’da, ‘Çınar Ağacı’nı 2011’de çeken İpekçi, 2019’da ‘Hokka Burunlu Kadınlar’ belgeseline imza attı.
İpekçi’nin 2022 yılında çektiği ‘Diyet’ adlı kısa filmi 42. İstanbul Film Festivali Ulusal Kısa Film Yarışması’nda ve 30. Adana Altın Koza Film Festivali Uluslararası Kısa Film Yarışmasında finalist oldu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***