Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Dersim’in Gözyaşları kitabı mücadele tarihine ışık tutuyor

Dersim'in Gözyaşları kitabı mücadele tarihine ışık tutuyor


İZMİR – Dersim’in kayıp kızlarından Gewe Ana ile kentin acıları ve mücadele dolu tarihine ışık tutan “Dersim’in Gözyaşları” kitabı, Aryen Yayınları’ndan çıktı.

 

İstanbul Maltepe L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 25 yıldır tutuklu bulunan Hüseyin Sürgeç, Dersim’in kayıp kızlarından olan annesi Gaye (Gewe) Sürgeç’i anlattığı “Dersim’in Gözyaşları” kitabı çıktı. Aryen Yayınları’nda Ekim ayında ilk basımı yapılan kitapta Sürgeç, annesi Gewe’nin biyogrofisini hikayeleştirerek anlatıyor. Kitabın bir bölümünde ise ablası Emine’nin, annesiyle yaptığı röpörtaja yer veriliyor. 1999 yılında  İstanbul’da gözaltına alınıp tutuklanan Sürgeç’e müebbet hapis cezası verilir. Sürgeç, koronavirüs salgını döneminde başladığı kitabıyla yıllardır görmediği annesinin hikayesini yazıya döküyor.

 

Kitabın içinde Gewe Ana’nın hikayesiyle birlikte Dersim Hozat’ın dağları, köyler ve Alevi toplumunun yaşadıklarına ışık tutuyor. Kitapta, 89 yaşındaki Gewe Ana’nın 1938 Dersim Direnişi’nde kendisinden koparılan kız kardeşini halen arama hikayesi, çocuklarını bir bir kaybedişine yer veriliyor. 1938 yılında gerçekleştirilen katliamın öncesinden başlayan kitap, Gewe Ana’nın ve Dersim’in tüm kayıp kızlarının hikayesiyle birlikte günümüze uzanıyor.

 

ANNESİNİN SÖZLERİYLE ANLATTI

 

Ablası Emine’nin annesiyle yaptığı bir röportajdan yola çıkarak kitabını yazan Hüseyin Sürgeç, annesinin kendilerine aşıladığı adalet ve vicdan duysunu ise, yine annesinin şu sözleriyle anlatıyor: “Yaşadığımız hayata baktığımda, kolay olmayan güç zamanlar geçirmişiz. Çocuklarıma bildiğim ve hayatın bana öğrettiği ne varsa; babamın bilge karakterini, onun iyi, insani huylarını aklım, gücüm ve yüreğim yettikçe anlatmaya çalışıyordum. Çocuklarımın iyi, güzel ve doğru yaşamaları için çabalıyordum. Vicdansızlık yaşamıştım, vicdanlı olmalarını istedim. Haksızlıklar yaşamıştım, hep haklıdan ve adil olandan yana olmalarını istedim. Acılara, acımasızlıklara maruz kalmıştım, acı ve zulümler yaşamamalarını diliyordum. Şiddet görmüştüm, şiddetin karşısında durmalarını öğütlerdim. Zorla evlendirilmiştim, kendi kararlarını kendilerinin vermesini istedim.”

 

DERSİM’E VE OĞULLARINA SEVGİSİ

 

Yazar Sürgeç, annesinin çocuklarının yaşamını ve onlara özlemini aktaran sözlerine de yer veriyor. Bunun yanı sıra Gewe Ana’nın oğlunun arkadaşı olan PKK’li Haydar Alpaslan’a dair şu sözlerine yer veriliyor: “Haydar’ın hayatı, daha doğrusu kısa ömrü mücadele serüvenleriyle geçmişti. Tıpkı aşireti gibi o da Dêrsim’in tarihine geçmeyi hak etti. Dêrsim’e layık yaşadı, layık öldü ve ismini dağa taşa yazdırdı.” Dersim’e ve oğullarına olan sevgisini her cümlesinde aktaran Gewe Ana da çocukları gibi ömrünü Kürt özgürlük mücadelesine adar. Gewe Ana’nın yaşadığı acılar ise, “1990’lı yıllar işte böyle sarmalamıştı beni. Çocuklarım kurşun yağmurları altında, ben ise yüreğim avuçlarımda tiril tiril eden zemheriler yaşıyordum. Artık kalbime sığmıyordum. Firar etmiştim kendimden ve bu dünyadan. Dağlardan gelen her haber, her cenaze, her yaralıda çocuklarımın ismi geçerdi. Ne gecem geceydi ne gündüzüm gündüzdü” sözleriyle yer alıyor. 

 

GEWE ANA’NIN İNSANLIĞA ÇAĞRISI 

 

Kitabın son bölümünde ise anılarını genç annelere bırakan Gewe Ana’nın insanlığa çağrısına şöyle yer veriliyor: “İşte ben bu hafızayı daha genç annelere bir miras olarak devrediyorum. Topraklarımızın değişik yerlerinde benim gibi aynı acıları yaşayan, aynı gözyaşlarına boğulan birçok anne var. Bizi biz yapan bu acılar, özlemler ve umutlar; bizi aynı ezgilerde, aynı ağıtlarda ve aynı Newroz ateşlerin de buluşturuyor. Bütün bunları bunun için anlattım. Ve diyorum ki, hiç susmasın kilamlarımızın uğultuları, hiç susmasın bize ses veren dağlarımızın yankıları ve hiç susmasın nehirlerimizin ağıtları… Kim bilir belki bir gün sesime ses verir genç bir anne; bundan sonrasını o anlatır çocuklarımıza ve torunlarımıza. Ben 88 yaşındayım. Ne kadar ömrüm kaldı bilemem. Hayatın da doğal bir akışı var… Ve elveda diyorum artık; kanla yoğrulmuş ve acıyla mayalanmış Dêrsim, acı da olsa ne güzeldi seni yaşamak.”

 

GEWE ANA KİMDİR?

 

“Dersim’in Gözyaşları” kitabında kendi dilinden hayatına yer verilen Gewe Ana’nın hikayesi de Dersîm gibiydi. Dersîm direnişinden sonra babasını gittiği zorunlu askerlikte kaybeden Gewe Ana, annesi ve kız kardeşiyle birlikte kalır. Kız kardeşiyle birlikte evlatlık olarak Elazığ’a gönderilen Gewe Ana, evlenerek tekrar Dersîm’e döner. Gewe Ana, Dersîm’e döndükten sonra kız kardeşinin izini kaybeder. 

 

9 erkek ve 4 kız çocuğu dünyaya getiren Gewe Ana’nın oğlu Kazım, 19 yaşında PKK’ye katılır ve 1985’te Sêrt’in Dihê (Eruh) ilçesinde çıkan bir çatışmada yaşamını yitirir. Bu tarihten sonra Gewe Ana ve çocuklarına baskılar başlar, oğulları gözaltına alınarak işkence tezgahlarından geçirilir. Aynı yıl içinde Gewe Ana’nın aşçı olan oğlu Çetin ile Hüseyin PKK’ye katılır. Çetin, 1997’de Sivas Koçgiri kırsalında çıkan bir çatışmada yaşamını yitirir. 1999’da İstanbul’da yakalanan Hüseyin ise 25 yıldır cezaevinde tutuluyor. 1994 yılında PKK’ye katılan oğlu İsmail ise 2020 yılında Axpanos’ta çıkan bir çatışmada yaşamını yitirir.

 

Gewe Ana’nın oğlu Erdoğan ise 4 kez gözaltına alınarak belli sürelerle tutuklu kaldıktan sonra, hakkında “örgüt üyeliği” ve “örgüte yardım” ettiği iddiasıyla açılan davalar nedeniyle yurt dışına gitmek zorunda kalır.

 

Devletin baskılarından nasibini alan Gewe Ana’nın eşi Hıdır Sürgeç de 1995 yılında “örgüte yardım” ettiği iddiasıyla tutuklanarak 3 yıl 9 ay hapis cezası alır. Hıdır Sürgeç, yakalandığı kanser sonucunda 2008 yılında yaşamını yitirir. 

 

MA / Tolga Güney

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version