Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Prof. Dr. Ahmet Battal, terörizm sempozyumundan yazdı: Türkiye yanlış yaptı, dünyaya daha fazla rezil olmayalım

Prof. Dr. Ahmet Battal, terörizm sempozyumundan yazdı: Türkiye yanlış yaptı, dünyaya daha fazla rezil olmayalım


Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Battal, önceki gün başlayan ve dün sona eren terör sempozyumuyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu: “Akademisyenlerin genci yaşlısı, gayrı resmi ortamlarda gayrı resmi görüşünü artık rahatlıkla açıklıyor: ‘Türkiye yanlış yaptı. Bari bundan sonra bu yanlıştan dönülsün. Dünyaya daha fazla rezil olmayalım.’”

Hacı Bayram Veli Üniversitesinin Hukuk Fakültesinde yapılan ‘Terörizm, Terör Suçları ve İnfaz Hukuku Sempozyumu’nda ilginç gelişmeler yaşandı. Yeni Asya gazetesi yazarı Prof. Dr. Ahmet Battal, dünkü köşesinde sempozyumda yaşananları anlattı. Battal’ın yazısından önemli bölümler şöyle:

Ankara’da Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle ortaya çıkan Hacı Bayram Veli Üniversitesinin Hukuk Fakültesinde önceki gün başlayan ve bugün de öğleye kadar sürecek olan bir sempozyum var: Terörizm, Terör Suçları ve İnfaz Hukuku Sempozyumu.

 

Düzenleme Kurulu da şu ceza hukuku profesörlerinden oluşuyor:

Dr. İzzet Özgenç, Dr. Ahmet Gökçen, Dr. Mahmut Koca, Dr. İlhan Üzülmez, Dr. Cumhur Şahin, Dr. Faruk Turhan, Dr. Berrin Akbulut.

Sabah, açılış programı konuşmasında, Ankara Valisi Vasip Şahin, Prof. Dr. İzzet Özgenç tarafından hazırlanan cesur metni kısmen okudu: “Terörizmin, ırkı, dini, etnik kökeni ne olursa olsun, bütün insanlık için ağır bir suçluluk olgusu oluşturduğu tartışmasızdır. Buna karşılık terörizm suçlamasının, muarızları tasfiye etmenin bir yöntemi olarak da kötüye kullanıldığı gerçeğini de gözden uzak tutmamak gerekir. 

Türkiye’nin terörizmden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alması, milli kaynaklarımızın önemli bir kısmının terörle mücadele için harcanması, Türkiye’nin terörizmle mücadeledeki uygulamaların hukukiliğine uluslararası alanda güvenilirliğin sağlanması, terörizm ve terör suçları konusunun hukuk zemininde ele alınmasını bir gereklilik olarak ortaya çıkarmıştır. …

Keza suç oluşturan ve oluşturmayan fiillerin ayrıştırılmasına, hangi suçların terör suçu olarak kabul edilmesi gerektiğine ve terörizmle hukuk zeminindeki siyaset arasındaki sınırlara ilişkin bilimsel belirlemeler, bu alandaki uygulamalarımızın hukukiliğini sağlamada önemli bir fonksiyon icra edecektir.”

Evet, siz de şaşırmış olabilirsiniz. İlk paragrafın ikinci cümlesini nasıl oldu da bir vali okudu diye. Hayır, okumadı, atladı.

“Buna karşılık terörizm suçlamasının, muarızları tasfiye etmenin bir yöntemi olarak da kötüye kullanıldığı gerçeğini de gözden uzak tutmamak gerekir.” cümlesini, “atladı”. Metni bilenler ve kulağı duyanlar da şaşırdı.

Vali hata yapmadı, satır atlamadı. Bildiğiniz, “göz göre göre atladı”.

Göz dediysek…

“Körler ve sağırlar”ın kulağından ve gözünden bahsediyoruz.

Peki, şaşırdık mı? 

Hayır. Zira her nasıl tevafuk ettiyse AİHM’nin Yüksel Yalçınkaya kararını açıklamasından iki gün sonra başlayan bu sempozyumda terörizm “FETÖ davaları” bağlamında tartışılmıyor.

Belli ki “FETÖ”, iştirakçi akademisyenlerin kabul ettiği bir kavram değil. Tebliğlerin isimlerinde geçmiyor. Duyabildiğimiz kadarıyla tebliğ metinlerinde de geçmiyor ve geçmeyecek.

Dinleyicilerden Bülent Arınç, genç akademisyenlere “Alman Hukukunu anlattınız, uydurukça konuştunuz, hiçbir şey anlamadım” diye itiraz ediyor ama galiba aslında bunu söylemek istiyor.

Yani “terörizm” ile “hukuk zeminindeki siyaset” arasındaki sınırlara ilişkin “bilimsel belirlemeler” yapmak için davet edilen ceza hukuku akademisyenlerinin önemli kısmı, bu terimi doğru bir adlandırma olarak görmüyorlar.

Ama Türk yargısı bu kavramla yargı dağıtıyor.

Mesela Yargıtay Yalçınkaya’yı bu kavramla mahkûm ediyor. 

Mesela Anayasa Mahkemesi aynı kişinin (ve benzeri durumdaki binlerce kişinin) mahkûmiyetini bu kavramla ve üstelik tek satır gerekçe yazmaya gerek duymadan “bu gidişte insan hakları ihlali yok” diyerek tasdik ediyor.

Ama AİHM hem de 185 sayfalık gerekçeli kararla “var, hem de ağır insan hakları ihlalleri var” diyor.

Ve bu gelişmeler, sempozyumların en bereketli kısmı olan “kongre eğleniyor” safhasında, yemek masalarında, üçlü beşli sohbetlerde, elbette gündem oluyor. (Yan masadan biz bile duyabiliyoruz).

Tebliğlerini ve tebriklerini “sunarken” resmî görüşünü açıklamaktan kaçınan Avrupa görmüş iştirakçi akademisyenlerin genci yaşlısı, gayrı resmi ortamlarda gayrı resmi görüşünü artık rahatlıkla açıklıyor:

“Türkiye yanlış yaptı. Bari bundan sonra bu yanlıştan dönülsün. Dünyaya daha fazla rezil olmayalım.”

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version