Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Kongo Demokratik Cumhuriyeti neden çocuk olmak için en kötü ülke?

Kongo Demokratik Cumhuriyeti neden çocuk olmak için en kötü ülke?


Kongo Demokratik Cumhuriyeti dünyada çocuk olmak için en kötü ülke. Afrika ülkesinde çocuklar için durum giderek daha da kötüleşiyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Direktörü Sheema Sen Gupta, “Geçen yılın ve bu yılın verileri kıyasladığında cinsel şiddetin yüzde 47 arttığı görülüyor” diyor.

Ülkede iç göç nedeniyle doğuda kurulmuş kampları geçen ay ziyaret eden ve BBC’ye konuşan Gupta, Kuzey Kivu ve Güney Kivu’da her beş kız çocuğunun dördünün cinsel şiddete maruz kaldığını söylüyor.

Maden kaynakları bakımından zengin ve Afrika’nın en büyük ülkelerinden olan Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin nüfusu 100 milyon.

2022’de UNICEF ülkede çocuklara karşı 3400 “ağır ihlal” durumu tespit etti. Bunlar arasında 1600 çocuğun silahlı gruplara katılması, 700’ünün çatışmada ölmesi ve en az 290 cinsel şiddet vakası bulunuyor.

Bu yıl içinde ülkede bir milyonu aşkın insan göç etti. Yerlerinden edilen insan sayısı 6 milyonu aştı.

Huzursuzluk ve istikrarsızlık

Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde çatışmalar yaklaşık 30 yıl önce başladı. Çatışmalarda 6 milyondan fazla kişi hayatını kaybetti.

Geçen yıl ülkenin doğusunda şiddet tırmandı. Birleşmiş Milletler barış gücünün varlığına rağmen, güvenlik güçleri 100’den fazla silahlı grupla çatışmaya girdi.

M23 adlı isyancı grup Şubat ayından beri ülkede kontrol alanını genişletiyor.

Bu grup, ülkede yaşayan Tutsi azınlığın çıkarlarını Hutu milislere karşı koruduğunu iddia ediyor. Yetkililer de Ruanda’yı, Tutsileri desteklemekle suçluyor.

Şiddet yüzünden köylerini terk eden insanlar kamplarda toplanıyor. Gupta’nın ziyaret ettiği Rhoe Kampı, ülkenin kuzeydoğusundaki İturi bölgesinin başkenti Bunia yakınlarında.

Burada BM barış gücünün olması birçok kız çocuğunu korumaya yetmiyor.

16 yaşındaki Sylvia’nın (ismi değiştirildi) tecavüz sonucu doğmuş 10 aylık bir bebeği var.

Kaldığı yere su taşırken kampta saldırıya uğradığını söyleyen Sylvia, “Güneş battıktan sonraydı. Saldırganı bilmiyorum. Çok karanlıktı” diye anlatıyor.

Olayın ardından birçok insan etrafında toplansa da kimse yardım etmemiş. Tecavüzcüsünün hala kampta serbestçe dolaştığını düşünüyor:

“Öfkeliyim ve korkuyorum. Tüm gençler güvenliklerinden endişeli.”

Sylvia, üç yıllık bir aradan sonra, rehabilitasyon sürecinin bir parçası olarak okula geri dönmüş.

“Ben okuldayken annem bebeğime bakıyor. Eve gittiğimde de ona ben bakıyorum” diyor.

Barınağı bambu çubuklardan yapılmış ve çamurla sıvanmış; üzerine de branda çekilmiş. Elektrik yok. Kaldığı yerde yaklaşık 50 kişiye bir tuvalet düşüyor.

“Hava karardıktan sonra kamp güvenli değil. Yeterli yiyecek de yok” diye devam ediyor Sylvia ve ekliyor:

“Babam yok, annemleyim. Ailemizi koruyacak bir erkek yok. Hava karardıktan sonra su almak için barınaktan ayrılmak kızlar için tehlikeli olabiliyor.”

Sylvia, çocuğunu reddetmemesi için bir süre destek almış. Annesi Georgina 40 yaşında ve başkalarına ev işleri yaparak para kazanıyor.

“Annesi (Sylvia) için bebeğe bakmak çok zor. O daha çocuk” diyor Georgina.

Kampta yaşam

Sylvia ve annesi üç yıl önce militanların kuşattığı yakınlardaki bir köyden göç etmek zorunda kalmışlar. Evlerine ne zaman döneceklerini bilmiyorlar.

“Kızım sık sık sinirleniyor. Her zaman saldırıyı düşünüyor” diyor Georgina.

Okul müdürü Lonu Bauojo Innocent, Sylvia’yı derslere katılması için teşvik etmiş. “Burada onun gibi pek çok kişi var. Çok zeki ve okula gitmesi normal hayata dönmesine yardımcı olacak” diyor.

Birçok kız çocuğu hava karardıktan sonra suya giderken tecavüze uğradığından, riski azaltmak için kampın içine yeni su depoları yerleştirilmiş. Kadınlar da daha güvenli olur diye gruplar halinde suya gidiyor.

Ancak genel atmosfer zor. Kampın içinde cinsel şiddeti önleyecek ya da soruşturacak polis yok.

Kongo Demokratik Cumhuriyeti hükümeti de kampı koruyan BM barış gücü askerlerinden yıl sonuna kadar ayrılmalarını istedi. İnsanları şiddetten korumadaki başarısızlığı nedeniyle BM misyonuna karşı öfke var.

Gupta, ev sahibi ülkenin güvenliği bir şekilde sağlayacağını umuyor.

Tecavüz, dünyanın dört yanındaki mülteci kamplarında karşılaşılan küresel bir sorun.

Gupta’ya göre, “Tecavüzlerin artıp artmadığını söylemek zor ama bazı kamplarda cinsel şiddetin arttığı dönemler oluyor. Burada durumun vahim olduğunu biliyoruz, kesinlikle artıyor.”

Bu, mağdurlar için güven verici bir mesaj değil ama küçük de olsa bir umut ışığı var.

Sylvia, kampın hemen dışında yeni inşa edilmiş bir okula gidiyor. Şu anda üç dersliği var ve dört derslik daha yapım aşamasında. “Çok şey öğreniyorum. Ayrıca okulda arkadaşlarımla birlikte olduğum için kendimi mutlu hissediyorum” diyor.

KAYNAK: BBC TÜRKÇE

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version