Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Can Atalay’ın tahliyesi: Köşe kapmacadan bekleyişe, beş günde neler yaşandı?

Can Atalay'ın tahliyesi: Köşe kapmacadan bekleyişe, beş günde neler yaşandı?



Yargılama sürecinde yaşananlarla hukuk tarihine bir skandal olarak adını yazdıran Gezi davası kapsamında tutuklu bulunan ve geçtiğimiz 14 Mayıs’ta Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine karşın halen serbest bırakılmayan avukat Can Atalay‘la ilgili belirsizlik, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen sürüyor.

Gelinen nokta itibariyle arapsaçına dönen olayda son olarak AYM, az önce sözünü ettiğimiz davada 18 yıl hapis cezası alan Atalay’ın ‘seçilme hakkı’ ile ‘kişi hürriyeti ve güvenliği’ haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Karar 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi, ancak adliyede avukatlar ve mahkeme heyeti arasında saatlerce süren ‘kovalamacaya’ rağmen yeni bir gelişme yaşanmadı.

28 Ekim’de adliyede bulunan muhabirlerden Edanur Tanış, Medyascope için kaleme aldığı yazıda bekleyişi şöyle anlatıyordu:

“(…) Avukatlar umutluydu ve gitmeye niyetleri yoktu. Ancak 10 saatten fazla zaman geçmişti ve insanların üzerinde yorgunluğun ve açlığın getirdiği durgunluğun izleri vardı. Avukatlar neredeyse dakika başı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden kararın gelip gelmediğini kontrol ediyordu. Artık yavaş yavaş adliyeden ayrılma zamanı geliyordu. Avukatlar son kez kalemin olduğu kata bakmaya gittiler.

Koridorun ışıkları sönüktü ancak kısıtlı alanda, kalemin olduğu yerin ışıkları yanıyordu ve kalem geri gelmişti. Avukatların edindiği bilgiye göre heyet, kaleme ‘Bekle’ talimatı vermişti. Kalem, daha önce nerede olduğu sorusuna ise ‘Tuvalete gitmiştim’ yanıtını vermişti. Herkes büyük bir şok içerisindeydi. ‘Avukatlar ve gazeteciler adliyeden gitsin’ diye türlü oyunlar çevriliyordu. Işıklar kapatılıyor, kapılar kilitleniyor ve yalanlar söyleniyordu. (…)”

Yani Can Atalay’ın tahliyesi, AYM kararına rağmen birtakım ‘köşe kapmacalarla’ geciktiriliyor.

Atalay’ın meslektaşları, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını beklerken oturma eylemi yaptı.

MECLİS BAŞKANI KURTULMUŞ: AYM KARARI ORTADA

Uzun yıllar AKP’de siyaset yapan ve partinin ağır topları arasında bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş da yargı sürecine dikkati. Yargıtay’ın cezayı onamasına karşın AYM’nin hak ihlaline hükmettiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:

28 Eylül 2023 tarihinde Yargıtay’ın kararı onandı. Bu karar hemen bir gün sonra Meclis’e getirildi. Ben bugüne kadar bu kararı TBMM’nin Genel Kurulu’na sevk etmedim. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin kararı ortadadır. Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra ilgili mahkeme de kararını verecek ve Meclis de gereğini yerine getirecektir.”

Anayasanın 84. maddesine göre bir kişinin milletvekilliği, hakkındaki kesin hükmün Genel Kurul’da okunmasıyla birlikte düşüyor. Kurtulmuş’un sözlerinden aslında Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin önüne geçtiği ve tahliyeyi beklediği anlamını çıkarmak mümkün.

ADALET BAKANI’NDAN TUHAF YORUM

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise, AYM kararı ortadayken hukukçular tarafından şaşkınlıkla karşılanan bir açıklamaya imza attı.

Gazetecilerin sorusu üzerine önce “Karar daha yeni. Henüz gerekçeli karar açıklanmadı. Gerekçeli kararı gördükten sonra bir açıklama yapmak gerekir” diyen Tunç, “Hak ihlali kararı Meclise dönüş anlamına mı geliyor?” sorusuna ise “Anayasa Mahkemesi’nin, eğer bir hak ihlali kararı varsa, gerekçeli kararı okumamız lazım. O gerekçeli karar doğrultusunda işlem yapılır” yanıtını verdi.

‘BEKLEYİŞ’ BUGÜN DE SÜRECEK

Atalay’ın halen tahliye edilmemesine ilişkin tepkiler, bugün de sürecek. Başta Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekilleri ve hukukçular olmak üzere birçok kişi saat 13.00’te Anadolu Adliyesi’nde bir araya gelecek.

Halk TV muhabiri Fırat Fıstık, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bugün bir duruşması olduğunu, ardından Atalay’la ilgili dosyayı görüşeceklerini aktardı.

HATIRLAYALIM: CAN ATALAY NEDEN TUTUKLU?

Atalay’ın tutukluluğunun sebebini ortaya koyabilmek için, Mayıs – Ağustos 2013’e dönmek gerekiyor.

O tarihlerde Gezi Parkı’na topçu kışlası projesini protesto etmek için ilk olarak İstanbul’da başlayan eylemler, daha sonra AKP hükümetinin baskıcı politikaları nedeniyle Türkiye geneline yayılmıştı. İçişleri Bakanlığı raporuna göre Bayburt ve Bingöl hariç 79 ilde toplam 2.5 milyon kişi sokağa çıkmıştı.

Yaşananlar, orantısız polis müdahaleleri nedeniyle uluslararası kamuoyunda uzunca bir süre gündemde kalmıştı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından defalarca “Bu teröristler, eşkıyalar bira şişeleriyle caminin içini pislemişti. Bunlar çürük, bunlar sürtük” gibi doğru olmadığı defalarca ispatlanan sözlerle hedef alınan eylemlerle ilgili davada Atalay dahil 16 kişi, ‘protestoları organize ettikleri’ iddiasıyla yargılanıyordu.

Sonuç olarak 16 sanığın 10’u hakkındaki bütün suçlamalardan beraat etti. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala kaldı. Kavala’nın hakkında da tahliye kararı verildi ancak tahliye edilmedi. Yurt dışında bulunan sanıklar hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı.

Ancak savcılığın yerel mahkemenin kararını istinafa taşıması üzerine İstanbul Bölge Adliye 3. Ceza Dairesi 22 Ocak 2021’de bazı beraat kararlarını bozdu ve yargılamalar tekrar başladı.

Karar duruşması, Nisan 2022’de yapıldı. Gerekçeli kararın okunması sırasında mahkeme heyeti üyeleri rahat bir tavır gösterirken, duruşma savcısı ve mahkeme başkanı gergindi. Kararın açıklanmasıyla birlikte tepkiler yükseldi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “derhal serbest bırakılmalı” dediği, buna rağmen yıllardır cezaevinde tutulan iş insanı Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Bu süreçte tutuksuz yargılanan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay ve Tayfun Kahraman ise 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Anılan isimler, Gezi’ye sahip çıktıkları için Nisan 2022’den beri tutuklu bulunuyorlar. Yalnızca Mücella Yapıcı ve Hakan Altınay, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı sonrası Eylül 2023’te tahliye edildi. Yapıcı, şunları söylüyordu:

Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl adalet hala anlamış değilim. Ben burada canlarımı bırakıp çıkıyorum. İçeride olan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu adaletsizliği hak etmiyor bu ülke.”

Editörün notu: Bu noktada yargılama sürecinde mahkeme üyelerinden Murat Bircan’ın bir dönem AKP’de siyaset yaptığının ortaya çıktığını hatırlatmakta fayda var.

(Aynı kararda Yargıtay, Atalay, Kahraman, Özerden ve Mater’e verilen hapis cezalarını ise onadı.)

Kaynak: Gerçek Gündem

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version