Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Barışa Çağrı’ imzacıları: Barışı sağlamak için önce barışa inanmak lazım


İSTANBUL – “Barışa Çağrı” deklarasyona imza atan isimler, Kürt sorununun demokratik çözümü ve barışı sağlamak için önce barışa inanmak gerektiğini ifade etti. 

 

Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözümü için İstanbul’da bir araya gelen aralarında siyasetçi, gazeteci, aydın ve sanatçıların yer aldığı 78 isim, imzacısı oldukları “Barışa Çağrı” deklarasyonunu kamuoyuna duyurdu. 

 

Kürt sorununa neden olan tarihsel anlayış ve yaklaşımlar ile bunun Türkiye ile Orta Doğu’da yol açtığı krizlere dikkat çekilen deklarasyon metninde, bu konuda inisiyatif alıp çözüm üretebilecek muhatapların başında Abdullah Öcalan’ın geldiğine işaret edildi ve Öcalan’ın üzerindeki tecridin son bulması için iktidara çağrı yapıldı. 

 

İmzacıları arasında yer aldığı detlarasyonunu paylaşıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal,  konuşmasına “Silahlar dursun istiyoruz ve insanlara reva görülen bu katliamların son bulmasını istiyoruz” sözleriyle başladı. 

 

BİRDAL: BARIŞ DEMOKRASİNİN ÖNÜNÜ AÇACAK

 

Silahlanma artışına dikkat çeken Birdal, “Tam da bu noktada barışı sağlamak, özgür ve eşit yaşamak çok önemli. Küresel iklim krizi savaşı kızıştıracak ve hızlandıracak. Kim iş ekmek ve özgürlük istiyorsa, önce barış istemeli. Bu, Türkiye’de daha da önem kazanıyor. İki yıl önce ‘Tecride Son’ diye bir konferans olmuştu burada. Ama ne yazık ki tecrit son bulmadı. O nedenle barış sadece savaş politikalarının sona ermesini değil, demokratikleşmenin de önünü açacak” diye konuştu.

 

BARIŞ GELECEKSE KÜRT VE FİLİSTİN HALKIYLA GELİR

 

Yaşanan bölgesel savaşlara işaret ederek, özellikle Türkiye ve Orta Doğu’nun savaşın en ağır sonuçlarını yaşadığını belirten Birdal, Gazze ve Rojava halklarına reva görülen katliamların iki yıldır sürdüğüne dikkat çekti. Birdal, “Ne oldu da Gazze’de bir anda savaş karşıtı oldular?” diye sordu. 

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Zap ve Metina’ya girmesine karşı savaş kaygılarını daha önce dile getirdiklerini hatırlatan Birdal, “Ancak muhalefet iki gün sonra ‘Askerlerimizin ayağı taşa değmesin’ dedi. Muhalefet olmak nedir? Hegemonyanın, ezilen halkların uğradıklarına sessiz kalmamaktır. Kürt sorunu çözülmeden Orta Doğu halklarına barış ve demokrasi gelmez. Eğer Orta Doğu’ya barış gelecekse, Filistin ve Kürt halkıyla barışarak, onların bu coğrafyada özgürlüklerini sağlayarak olasıdır” ifadelerini kullandı. 

 

‘DEMOKRATİK ÇÖZÜM BARIŞIN KAPISINI AÇACAK’

 

“Kürt sorununun demokratik çözümü tecridin kapısını açacaktır. Tecridin kapısı, demokrasinin kapısıdır” diyen Birdal, “Tecridin kalkmasındaki ısrar, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde ısrardır. O nedenle yeniden çağrı yapıyoruz; silahlanmaya hayır diyoruz. Yeniden barış istiyoruz ve herkesin barış çağrıcısı olmasını istiyoruz. Örneğin bugün Cumartesi Anneleri yeniden polis engeliyle karşılaşıp gözaltına alındı. Barışa, hakikate ve adalete ulaşabiliriz” sözleriyle barış çağrısında bulundu.

 

Birdal’ın konuşmasının ardından “Barışa Çağrı” deklarasyonunun metni okundu.  

 

GÖK: SAVAŞLARI HERKESİN DERDİ HALİNE GETİRMELİ

 

Okunan metnin ardından söz alan imzacılardan Akademisyen Fatma Gök, güzel bir dünyada yaşama özleminin giderilmesi gerektiğini vurgulayarak, Orta Doğu’da büyük insanlık dramları yaşandığını ifade etti. Dünyada demokrasi ve özgürlük güçlerinin Filistin’e dönük saldırılara ses çıkarmaya çalıştığını belirten Gök, Kuzey ve Doğu Suriye ile Filistin’e dönük saldırıların bir düşünülmesi gerektiğini kaydetti. 

 

“Savaşları herkesin derdi haline getirme” amacında olduklarını dile getiren Gök, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halkların silaha, savaşa değil; barışla nasıl daha fazla yol alınması yönünde ses çıkarması, harekete geçmesi gerekiyor. Ve gerçekten bunu hayata geçirmemesi için sınanıyor. Bu çağrı umuyorum daha büyük kitleleri harekete geçirecek. Barışı kurana kadar bunun peşini bırakmayacağız.” 

 

TÜRK: BARIŞ İÇİN BARIŞA İNANMAK LAZIM

 

Barışın sağlanması için ciddi çabalar verdiklerini belirten Kürt siyasetçi Ahmet Türk ise, “Barışı sağlamak için önce barışa inanmak lazım” dedi. 

 

Türk, halkların hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi gerektiğini, fakat bu anlayışın olmamasından kaynaklı bugüne kadar barışın sağlanamadığını kaydetti. Orta Doğu’nun ‘barut fıçısı’ haline geldiğini söyleyen Türk, hem Kürt hem de Türk halkının demokratik değerler etrafında buluşan bir sistem kurması ve geleceği örmek için çaba göstermesi gerektiğini vurguladı. Orta Doğu halklarının bir araya gelerek barış için çaba göstermesi gerektiğini belirten Türk, “Barışın geleceğimiz için ne kadar önemli olduğunu ve Orta Doğu’daki bu kaosun bizi yarın nasıl etkileyeceğini görerek bizi desteklemesi lazım. Türkiye Kürtleri kucaklayacak bir siyaset ve anlayış gösterseydi, bugün Orta Doğu’da güçlü bir devlet olurdu. Ama maalesef herkesi Kürtleri sindirmeye çalışan mantık devam ediyor” ifadelerini kullandı.

 

‘ÖCALAN ŞAHSINDA KÜRTLER SİNDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’

 

Abdullah Öcalan şahsında bütün Kürtlerin sindirilmeye ve susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Türk, “Sorunların demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiği noktasını Öcalan’la görüştüğümüz süreçte de belirtmiştik. Bugün burada çok değerli dostlar var ama isterdim ki Kürtleri haklı gören insanlar da olabilseydi veya sesimiz onlara ulaşabilseydi” diyerek herkesin bir araya gelerek, barışa katkı sunması gerektiği çağrısında bulundu.

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version