Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Amed ve Êlih’te kayıp yakınları ‘adalet’ talebini yineledi


AMED/ ÊLIH – Amed ve Êlih’te yakınlarının akıbetini soran kayıp aileleri, adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini belirtti. 

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, Amed ve Êlih’te, “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” eylemlerini bu hafta da sürdürdü. Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen kayıp yakınları, eylemlerinin 767’ncisini gerçekleştirdi.  Kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankartı açan aileler, yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.  

 

‘SAVAŞLARIN ÖNÜNE GEÇİN’

 

Eylemde konuşan İHD Amed Şube Sekreteri Ömer Saman, Ortadoğu’da çok yıkımlı bir savaş sürecinden geçildiğini hatırlatarak, “Buradan tekrar çağrıda bulunuyoruz, savaşlar yıkımdır lütfen bu yıkımın önüne geçin” dedi.  

 

Eylemde bu hafta 19 Ekim 1995 yılında İstanbul’da kaybettirilen Hüseyin Aydemir’in hikayesi okundu. Hikayeyi İHD yöneticisi avukat Berfin Elçi okudu. 

 

EV BASKINLARI, ŞİDDET, TEHDİTLER…

 

Aydemir’in hikayesi şöyle: “34 yaşındaki 6 çocuk babası Hüseyin Aydemir Lice’nin Tûtê (Yaprak) köyünde yaşıyordu. O dönemde köy yakmaların, köylüleri göçe ve korucu olmaya zorlanmaların, gıda ambargoları ile aç bırakmaların yaşandığı Lice ve köyleri âdete cehenneme dönmüştü.  Hayvan ticareti ile uğraşan Aydemir de güvenlik güçlerinin hedefindeydi. Sık sık evi basılıyor ve ailesi şiddete maruz kalıyordu. Ev baskınlarını yapan askerler gelip teslim olmaması halinde Aydemiri buldukları yerde öldürüp ölüsünü panzerle sürükleyerek teşhir edecekleri yönünde Aydemir’in ailesini tehdit ediyordu. Bir baskın sırasında Aydemirin babası gözaltına alındı. Yirmi gün boyunca gözaltına alındığı inkâr edilen baba ağır işkence gördü, ‘oğluna söyle gelip teslim olsun’ denilerek tehdit edildi. Bu koşullarda evine gidemeyen Aydemir,  ailesi ile birlikte önce Diyarbakır’a ardından Adana’ya göç etti. Ancak buralarda da baskı ve tehditlerden kurtulamadı. 1995 yılının ortalarında ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı. 

 

GÖZALTINA ALINDIKLARI İNKÂR EDİLDİ

 

Aydemir, 19 Ekim 1995 sabahı yakın arkadaşı Fehmi Tosun’un Avcılar’daki evine gitti. İki arkadaş birlikte kahvaltı ettikten sonra saat 10.00 sıralarında evden çıktılar.  Aksaray da yolda yürürken yanlarına beyaz renkli iki araç yaklaşarak onları zorla araca bindirildiler. Onların Aksaray’da sivil polisler tarafından gözaltına alındıklarını öğrenen aileleri tüm yasal yollara başvurdu. Her yerde oğullarını arayan aile Aydemir’in polisler tarafından Ankara’ya götürüldüğünü, Ankara emniyetindeyken de askeri yetkililere teslim edildiği bilgisine ulaştı. Ancak ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Aydemir ve arkadaşı Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı devletin bütün kademelerince inkâr edildi. Hukuk işletilmedi. Onların akıbetlerinin açığa çıkartılmasını, suçun faillerinin yargılanmasını sağlayacak etkinlikte soruşturmalar yürütülmedi. Zamanaşımı gerekçe gösterilerek dosyalarında takipsizlik kararı verildi.”

 

‘ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

 

Gözaltında kaybetmelerin ancak insan haklarının sistematik olarak ihlal edildiği şartlarda gerçekleştiğine dikkati çeken Elçi, “Bu şartları yaratan da cezasızlık sisteminin varlığıdır. 767’nci haftamızda Aydemir’in akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suçun, şüphelilerinin tespit edilerek, haklarında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi talebimizi yineliyoruz.  Aydemirin annesi Asiye Aydemir, yıllarca oğlunun yaşadığına dair bir haberin gelmesini bekledi. Ne yazık ki Asiye Ana da tıpkı Berfo Ana, Fatma Ana, Elmas Ana, Meryem Ana gibi çocuğuna kavuşamadan bu hayattan gözü açık bir şekilde göçüp gitti. Kaç yıl geçerse geçsin; Asiye Ananın adalet arayışını sürdürmekten, Aydemir ve tüm kayıplarımız için, adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu. 

 

Açıklama, oturma eylemi ile son buldu.

 

‘FOTOĞRAF ÇEKMEK İÇİN ÇIKTI, DÖNMEDİ’

 

Êlih’te de İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 603’üncü haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Şubesi yöneticileri katıldı. Bu haftaki eylemde, 21 Ekim 1993 yılında henüz 17 yaşında iken Êlih Yeşiltepe Mahallesi’nde kaybedilen Yılmaz Gümüş’ün akıbeti soruldu. Kayıp hikâyesini İHD Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi okudu.

 

Yılmaz Gümüş kaybedildiğinde henüz 17 yaşında olduğunu ve Batman’da bir fotoğraf stüdyosunda çalıştığını hatırlatan Elçi, “21 Ekim 1993 günü çalıştığı işyerinden, saat 09.00’da Yeşiltepe Mahallesindeki bir ilkokulda fotoğraf çekimi yapmak için ayrıldı. O günden beri kendisinden haber alınamadı. Yılmaz, kaybedilmeden 1 ay kadar önce Batman Emniyet Müdürlüğü’nce gözaltına alınmıştı. Ailenin, resmi kurumlar nezdindeki tüm girişimlerine rağmen Yılmaz Gümüş’ten o tarihten itibaren bir daha haber alınamadı” dedi. 

 

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.

 

 

 

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version