Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Alpargün Apartmanı davası: Enkaz kum halindeydi


ADANA – 96 kişinin yaşamını yitirdiği Alpargün Apartmanı Davası’nda konuşan müştekiler, enkazın kum haline geldiğini belirterek, “Bizim binadan karot örneği alınamadı” derken, müteahhit Hasan Alpargün’ün yargılandığı dava ertelendi.

Mereş merkezli depremde Adana’nın Çukurova ilçesine bağlı Güzelyalı Mahallesi’nde bulunan Alpargün Apartmanı yıkılırken, enkaz altında kalan 96 kişi ise yaşamını yitirdi. Alpargün Apartmanı’nın müteahhidi ve teknik uygulama sorumlusu Hasan Alpargün depremden sonra gözaltına alınarak tutuklandı. Alpargün hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde kurulan Deprem Soruşturma Bürosu’nca yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılıkça hazırlanan ve Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, Alpargün’ün “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. Davanın ilk duruşması bugün Adana 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

AİLELERDEN BİR KISMI SALONA ALINMADI

96 kişinin yaşamını yitirdiği ve katılımın yoğun olduğu dava için önceden ayarlanan konferans salonunun yetersiz gelmesi üzerine duruşma öncesi tartışma çıktı. Duruşma öncesinde yaşamını yitiren 96 kişinin müştekileri kimlikle salona alınırken, müşteki dışındaki aile üyeleri ve izleyiciler salona alınmadı. Ailelerden önce salona çevik kuvvet ekipleri getirildiği görüldü. Bunun üzerine aile üyeleri, “Salon darsa polisi değil bizi içeriye alın” diyerek tepki gösterdi. Daha sonra aileler salona alınırken, ailelerin elinde tuttuğu, “96 can kaybının hesabını vereceksiniz”, “Kaybettiğimiz canlar için adalet istiyoruz”, “Yıkılan 10 binanın 4’ünü sen yaptın. Bunun adı mukadderat mı?” yazılı dövizler salona alınmadı. Müşteki dışındaki aile üyeleri, “yargılamanın sağlıklı yürütülemeyeceği” gerekçesiyle daha sonra salondan yeniden çıkarıldı.

Tutuklu sanık Alpargün tutuklu bulunduğu cezaevinden  Ses ve Görüntü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) aracığıyla duruşma  katıldı. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatları ve müştekiler de duruşmada hazır bulunurken, TİP Milletvekili Ahmet Şık ve gazeteci Ercüment Akdeniz de duruşmayı izledi.

‘BETON KANSERİ YIKIMA NEDEN OLDU’ İDDİASI

Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak sanık Alpargün savunma yaptı. Okur-yazar olmadığını ancak inşaat mühendisi olduğunu savunan Alpargün, sözlerine depremde yaşamını yitirenlere rahmet dileyerek başladı. Binanın yapım aşamasında bütün kontrollerin belediye tarafından yapıldığını ifade eden Alpargün, “Yıkımın nedeni depremin şiddeti. Bina ile ilgili bir sorun yoktu. 26 yıl boyunca yağan yağmur suları betonun içine işleyerek beton kanserine neden oldu. Yıkım bu nedenle meydana gelmiştir” iddiasında bulundu. Soruşturma aşamasında verdiği ifadeyi reddeden Alpargün, “Binanın dere yatağında olduğunu söylediğimde şok halindeydim. Adana’da 650 konut yaptım. 75 yaşındayım. Depremden ve yaşımdan dolayı travma halindeydim. Hatırlamıyorum. Herkes deprem bölgesini terk ediyordu, o yüzden Kıbrıs’a gittim” dedi.

‘BETON KOVALARLA BOŞALTILDI, DEMİRLER DAL GİBİ KIRILDI’

Ardından Avukat Sergen Nisanoğlu Alpargün’e “Siz inşaatta aynı zamanda hem teknik sorumlu hem de müteahhit miydiniz? şeklinde yönlendirdiği soruyla, yapı esnasında hem teknik uygulama sorumlusu hem de müteahhit olması ile Alpargün’ün binayı denetleyemeyeceğine dikkat çekti. Bir diğer avukat da, Alpargün tarafından yapılan binaların yüzde 90’ının hasarlı olduğunu belirtti.  Ardından müşteki ifadelerinin alınmasına geçildi.

Ailesi Alpargün Apartman’ında oturan, C.S. apartmanda bir kolon kesme durumunun yaşanmadığını, enkazda 90 kişiyi teşhis ettiğini, enkazın içerisinden çıkarılan hiç kimsenin vücut bütünlüğünün olmadığını belirterek, enkazın kum yığını halinde olduğunu ve herhangi bir hayat üçgeni oluşmadığını söyledi. İş makinalarının enkazı temizleyemediğini, betonun kovalarla boşaltıldığını, demir şişelerin dal gibi kırıldığına dikkat çeken C.S., “Kaç bina yıkıldı. Hepsinden karot örneği alındı. Bizim binadan karot örneği alınamadı” diye konuştu.

‘KOLON KESİLDİ İDDİASI ASILSIZ’

Binanın alt katında işyeri bulunan tanık E.G., “Hiçbir şekilde kolon kesilmedi. Yan esnaflar da kesmedi. Boyama yapıldı, tadilat da yapıldı ama kolonlar kesilmedi. Sadece bir lavabo ve mutfak yapıldı. Yan işyerinden içeri girdiğinizde büyük kolon karşınıza çıkıyordu” dedi. 1996 yılından bu yana binada yaşadığını söyleyen F.S.A, “Hiçbir şekilde kolon kesildiğini görmedim. Mutfak, WC tadilatı yapıldı ancak kolon kesilmedi. Birkaç daire bunu yaptı” ifadelerini kullandı. F.S.A., 2,3,9 ve 10’ncu katta kolon kesme iddiasının ise asılsız olduğunu sözlerine ekledi. Beyanda bulunan birçok tanıkta; binada kolon kesimi olduğuna dair iddiaları yalanlarken, bina enkazının kum halinde olduğunu, demir şişlerin olmadığını, olanların da el ile kırılacak kadar dirençsiz olduğunu anlattı.

KÜRTÇE TERCÜMAN TALEBİ REDDEDİLDİ

Müşterilerden N.E. Türkçe savunmasını yeterli düzeyde yapamadığı için avukatlar Kürtçe tercüman talep etti. Mahkeme Başkanı, “Ben ne dediğini anlıyorum” diyerek söz konusu talebi reddetti.
ÇHD Başkanı Avukat Baran Taygun Metin, apartmanın kolonları belli olmayacak şekilde, yaşam boşluğu bırakacak bir alan kalmayacak şekilde yıkıldığını belirtti. İddianamede yer alan bilirkişi raporlarına dikkat çeken Metin, Alpargün’ün dosyadaki tek sanık olduğunu belirterek, “Bu bir kişinin suçu değil. Devlet de burada sorumlu” diyerek soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulundu.

‘DERE YATAĞI OLDUĞU BİLİNİYORDU’

Ardından söz alan Avukat Sergen Nisanoğlu, sorumlulukların Alpargün’de toplandığında dikkat çekerek, Alpargün’ün aynı zamanda denetleyen kişi olduğunu, bütün suçları ise üstlendiğini belirterek şunları söyledi: “Alpargün hakkında neden bilinçli taksirden dava açıldı, olası kasttan vazgeçildi. Alpargün oranın dere yatağı olduğunu biliyordu. Biz Alpergün can korkusu ile Kıbrıs’a kaçtı. Bu nedenle davanın olası kast ile değerlendirilmesini, Alpergün’ün tutukluluk halinin devamını talep ediyoruz.”

Duruşmada söz alan diğer avukatlar da Alpargün’ün “olursa olsun” diyerek hakaret ettiğini, bu nedenle “bilinçli taksirden değil, olası kast ile” yargılanmasını talep etti.

‘RAPORU KAÇ PARAYA ALDIN?’

Alpargün’ün avukatları herhangi bir heyet olmaksızın alınan numuneler ve dosyaya ekledikleri bilirkişi raporuna ilişkin detayları aktarırken, birçok müşteki ve aile, avukata “Raporu kaç paraya aldın?” diye sordu.  Alpargün’ün savunma yaparken bir anda ağlayıp daha sonra normal ses tonuna dönmesi ise dikkat çekti. Alpargün, müştekilerin yalan söylediğini iddia etti. Mahkeme heyeti, Alpargün’ün tutukluluğunun devamına, baroların dosyaya katılım talebinin kabulüne, karot örneklerinin tekrardan İTÜ’ye gönderilerek ek bilirkişi raporu alınmasına, 1998 yılında meydana gelen Ceyhan depreminde binada denetim yapılıp yapılmadığının müzekkere ile Adana Büyükşehir Belediyesi’ne sorulmasına karar verip, duruşmayı 8 Şubat’a erteledi.

DURUŞMA ARDINDAN ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA

Duruşmanın ardından aileler ve avukatlar Adana Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada konuşan ÇHD Başkanı Avukat Baran Taygun Metin, kovuşturmanın “olası kastla” davanın ise “bilinçli taksirle” yürütüldüğüne dikkat çekerek, “Olası kast nedeniyle ek savunma talep edildi. Kaçma ve tanıkları etkileme şüphesinden kaynaklı olarak tutukluluk halinin devamına karar verildi. Adalet talep eden insanlar burada. Onlar yürüdüğü sürece onlar yürüyeceğiz. ÇHD’nin katılma talebi kabul edilsin edilmesin, her zaman yanlarındayız. Bu kişi ve diğer tüm sorumlular da hak ettikleri en ağır cezayı alana kadar mücadele edeceğiz” dedi.

 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version