Adalet Bakanı Yılmaz Tunç
İLKER DOĞAN | HABER YORUM
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin KHK’lı öğretmen ‘Yüksel Yalçınkaya’ kararında mahkum ettiği Türkiye’nin, kararın gereklerini yapmak ve hukuku tesis etmek yerine; masum insanları ‘mahkum’ etmek için yeni kriter arayışında olduğu ileri sürüldü. AKP rejiminin yapması gereken tek şey, AİHM’nin üzerinde durduğu kriterleri uygulamak ve ‘Yalçınkaya’ kararında vurguladığı hukuksuzlukları gidermekti! İddiaya göre rejim bunu yapmak yerine yine hukukun ırzına geçip, yeni kriterlerle yeni suçlar ‘uydurmaya’ çalışıyor. Yargıtay’ın yeni ‘kriterler’ uydurmak için yoğan çaba harcadığı belirtiliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ‘ByLock kullanmak ve Bank Asya’da hesabı olmak’ gibi suçlamalar ve gizli bir tanığın ifadesiyle mahkum edilen KHK’lı öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın açtığı bireysel davada Türkiye’yi mahkum etmişti. AİHM Büyük Dairesi davada Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasını, kanunsuz suç olamayacağı ilkesini düzenleyen 7. maddesini ve örgütlenme ve toplanma hakkıyla ilgili 11. maddesini ihlal ettiğine hükmetti.
Özetle mahkeme, Türkiye’deki yargılamalarda ‘suç uydurulduğunu’, insanların ‘varsayımlarla’, ‘suç olmayan eylemleri suç gibi gösterilerek’ mahkum edildiğini söylüyor ve uyulması gereken kriterleri tek tek anlatıyordu. AİHM, evrensel hukuk kurallarını hatırlatarak, “Yasal bir bankaya para yatırmak ‘terör suçu’ olamaz. Bir insanın şifreli bile olsa haberleşme programı kullanması onu peşinen ‘terör örgütü üyesi’ yapmaz. Anayasal bir hak olan sendika üyeliğini ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasına delil olarak gösteremezsin. Suçun maddi ve manevi unsurlarını (kasıt) araştırmadan insanları mahkum edemezsin!” diyor.
Rejimin sözcüleri ve yargı mensuplarına sormak lazım; bunun neresini anlamadınız? “İnsanları mahkum etmek için suç uyduramazsınız! Varsayımlarla insanları mahkum edemezsiniz!” sözünün neresini anlamadınız?
AİHM’nin kararı kesin ve Türkiye’nin ‘Ben bu karara uymuyorum’ deme şansı yok! Zira AİHS’in 46. ve Anayasa’nın 90. maddeleri uyarınca AİHM/Yalçınkaya kararının uygulanması zorunlu. AİHM’in ihlal tespitine ilişkin hususların sadece başvurucu için değil, benzer durumda olan 100 binden fazla kişi için de geçerli olması, ‘Yalçınkaya’ kararının ‘tarihi’ nitelikli hale hale getiriyor.
AİHM, AKP rejimine tarihi bir fırsat sundu aslında… Rejim bu tarihi kararı fırsata çevirip, bugüne kadar yaptığı hukuksuzluklardan dönebilirdi; hala da geç kalmış değil… Ancak iddiaya göre iktidar bunu yapmak yerine ‘masum insanları nasıl mahkum ederim’ sorusuna kafa yormayı tercih ediyor.
Hukukçulara göre böyle bir arayış zaten sağlıklı işlemeyen sistemi tamamen tıkayacak… AİHM’nin önünde hali hazırda derdest 8 bin 500 benzer dosya var. AİHM kararında buna atıf yapılıyor. Türkiye’ye ‘Artık hukuka dön! Bak benim önümde benzer 8 bin 500 dosya daha var!’ deniliyor. Hukukçulara göre Türkiye bu kararın gereğini yapmazsa söz konusu dosya sayısı 1-2 yıl içerisinde 20-30 binlere çıkabilir. Türkiye’de benzer durumda 100 binden fazla dosya var.
Ancak görünen o ki; AKP rejimi için sistemin tıkanmasının hiç bir önemi yok… AKP için önemli olan tek şey iktidarda kalabilmesi; adalet tesis etdilmiş edilmemiş, Türkiye’nin itibarı kalmış kalmamış zerre kadar önemi yok!
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş’in aldığı kulis bilgilere göre AKP rejimi, ‘yeni kriter’ arayışına girmiş! Gökhan Güneş, konuyla ilgili paylaşımında şunları yazıyor:
Yalçınkaya kararını uygulamak zorunda olanlar, alınan duyumlara göre yeni kriter arayışına girmişler. Oysa ki AİHM, 26 Eylülü 2023 sonrası uymaları gereken kriterleri teker teker anlatmıştır. Anlamalarına yardımcı olmak adına bir kez de biz anlatalım.
AİHM, kararın 248. paragrafında bizzat Yargıtay kararlarına atıf yaparak suçun maddi ve unsurunun neler olduğunu belirtmiş ve devamı paragraflarda da Yalçınkaya dosyasında neden 7. maddeden ihlal verdiğini ayrıntılı şekilde açıklamıştır;
- AİHM’e göre suçun unsurlarının varlığı dahi araştırılmadan ve delili kabul edilen hususlar tek başına örgüt üyeliğinin unsuru gibi kabul edilerek kişiler cezalandırılmıştır.
- Bu durum, kişilerin kendilerini aklamalarını neredeyse imkansız hale getirmiştir.
- Kriter kabul edilen hususlara suçun unsuru muamelesi yapılması, bunların otomatik cezalandırma aracına dönüşmesine sebep olmuştur.
- Böylesi bir durum, mahkemelerin otomatik cezalandırma araçlarının sonuçlarını önceden varsaydıklarını göstermektedir.
Kısaca AİHM demiştir ki, öncelikle örgüt üyeliği suçunun gerçekleşmesiyle ilgili içtihatlarınızı dosyalara uygulayın. Suçun unsurlarının varlığını dahi araştırmadan Bylock kullanmış, bankaya para yatırmış ya da ankesörden aranmış diyerek insanları otomatik olarak cezalandırmayın. Zira otomatik cezalandırma yaptığınız bu hususlar suçun unsuru değil, delilidir. Öncelikle delil ile suçun unsurlarının farklı olduğunu öğrenin!
Suçun maddi unsuru kabul edilen hiyerarşik yapıya dahil olduğu ispatlanmadan, örgütsel kabul edilen çeşitli, yoğun ve sürekli olarak kabul edilen faaliyetleri somut delilleriyle ortaya konulmadan (yasal ve rutin faaliyetleri değil) ve daha önemlisi nihai amaç kabul edilen darbe teşebbüsünü bildikleri her türlü şüpheden uzak şekilde ispatlanmadan kimseye ceza veremezsiniz!
İşte buyurun size kriter!
AİHM, ‘Hukuk fakültesi birinci sınıfta öğrendiklerinizi ve kendi içtihatlarınızdaki ilkeleri uygulayın ve başka kriter adı altında uyduruk şeyler peşine düşmeyin’ diyor. AİHM’in ortaya koyduğu ilklerle, sadece güncel yargılamalar kapsamında yargılananlar değil, darbe teşebbüsü dosyaları ve yargının silah olarak kullanıldığı muhalif kesimle ilgili davaların tamamı BERAATLA sonuçlanacaktır. Zira yargı, 10 yıldır suçun unsurlarını unutmuştur ve delil kabul ettiği hususları suçun unsuru yerine ikame ederek insanların hayatlarını karartmaktadır.
Yalçınkaya kararı bu yönüyle kendileri için de hukuka dönüş için bir fırsattır. Karara uyup uymamak kendi bilecekleri iştir. Uymamaları halinde bunun hukuk önünde çok ağır neticeleri olacağını en iyi kendileri bilirler. Yalçınkaya kararı öyle sıradan ve basit bir ihlal kararı olmayıp; AİHM’in Türkiye aleyhine ve hatta 7. madde kapsamında verdiği en önemli ve ağır kararıdır.
YENİ KRİTER ARAYANLAR, BUYURUN SİZE KRİTER!
1⃣ Yalçınkaya kararını uygulamak zorunda olanlar, alınan duyumlara göre yeni kriter arayışına girmişler. Oysa ki AİHM, 26 Eylülü 2023 sonrası uymaları gereken kriterleri teker teker anlatmıştır. Anlamalarına yardımcı olmak adına bir… pic.twitter.com/2uJaXJk42I
— Dr. Gökhan Güneş (@GkhanGnes8) October 19, 2023
Dr. Oktay Bahadır tane tane yazdı; AİHM’nin Yalçınkaya kararı neden önemli ve neler yapılmalı?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***