YORUM | Av. ÖMER TURANLI
Ninesi yurtdışında yaşayan bir müvekkilim ilginç bir anısından bahsetmişti. Gurbet ellerde tek sosyal aktivitesi iktidar medyasının kanallarını izlemek olan doksanlık bu ninenin Türkiye ziyaretinde torununa sorduğu ilk şey “oğlum ByLock var mıydı?” sorusuymuş. Kısa süre cezaevinde kalan ve sonra tahliye olan müvekkilim önce “Nine, ByLock ne… senin haberin var mı… bu adamların ne işler çevirdiğinden haberin var mı?” diye cevap vermek istemiş, ama anlatmanın bir fayda sağlamayacağını düşünerek bundan vazgeçmiş. Kolay yolu tercih eden müvekkilim, “Nine yoktu” deyince “gördün mü bak, demek ki ByLock’un yokmuş, o zaman suçun yokmuş” cevabıyla karşılaşmış. “Sence niye böyle?” diye sorduğumda, “benim ninem aslında ülkenin özetiymiş” diyordu müvekkilim.
Bu hikayeyi 26 Eylül tarihli AİHM kararına ilişkin bir yazıda alıntılamamın nedeni, kamuoyuna “ByLock Meselesi” gibi yansıyan “Yalçınkaya Kararı”yla ilgili ihlallerin sadece mahkemelerde yapılanlarla sınırlı olmadığını anlatabilmektir. İngilizlerin sıklıkla kullandığı “keep simple” deyimini de kendime hatırlatarak, “15 Temmuz Kumpasıyla birlikte ByLock üzerinden manipüle edilen milyonlarca insana 26 Eylül tarihli AİHM kararının ne olduğunu” basitçe izah edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Vatanından binlerce kilometre uzakta yaşayan doksan yaş üstü bir nineyi bile manipüle edebilen Erdoğan Rejimi, “ByLock kumpasıyla” milyonların zihinlerini bulandırmak için tüm imkanlarını seferber etmiş ve Gülen Hareketi bu coğrafyada daha önce benzeri görülmemiş bir cadı avına maruz kalmıştır.
“ByLock kullanmak, Bank Asya’da hesabı olmak, dernek üyesi, sendika üyesi olmak ve sohbetlere katılmak” gibi iddialarla terör örgütü üyesi olarak mahkum edilen bir öğretmenin açtığı davanın gerekçeli kararında AİHM, Sözleşmenin 6, 7 ve 11.maddelerine atıfta bulunarak “Türkiye aleyhine ihlal” kararı vermiştir. AİHM’e göre, hukukun üstünlüğünün temel bir unsuru olan Sözleşme’nin 7. maddesinde yer alan güvence, Sözleşme’nin 15. maddesi uyarınca savaş veya diğer olağanüstü hallerde dahi bu güvencenin askıya alınamayacağını söyleyerek, Sözleşmenin amacı ve hedefi doğrultusunda, keyfi kovuşturma, mahkûmiyet ve cezalandırmaya karşı etkili güvenceler sağlayacak şekilde yorumlanması ve uygulanması gerektiğini anlamak istemeyenlere altını çizerek anlatmış. Örgüt vardı yoktu tartışmalarının ötesinde ortada örgüt suçlamasına dayanak olabilecek tek bir eylem olmadığını, Yalçınkaya ve onun gibi on binlerce insanın keyfi olarak suçlandığı ve cezalandırıldığını ortaya koymuştur.
AİHM gerekçeli kararında “Türkiye’nin insan haklarını ihlal ettiği, kanunsuz suç ve ceza olamayacağı ilkesine riayet etmediği, keyfi soruşturma ve kovuşturmalara dayalı mahkumiyet kararları verdiği, ceza yargılamasında usule ilişkin hatalar yaptığı, adil yargılama hakkını ihlal ettiği” gibi hukuksuzluklara atıfta bulunarak Türkiye’nin “sistematik” bir sorunu ele alması tavsiyesinde bulunmuştur. Sistematik sorun tespitini de benzer ihlallerle yapılan 8.000 üzerindeki başvurunun AİHM’nin önünde olduğu, 100.000 üzerinde dosyanın da Türkiye’de olduğu gerçeğine dayandırmış.
Hukuk Fakültesi eğitiminden geçmiş ve yargı mekanizması içerisinde bir şekilde görev almış hukukçular (hakim, savcı, avukat) açısından bu türden bir kararın anlamı oldukça derindir. Kararı, siyasi iktidarın yeni bir rejim inşa etme çabasıyla adalet sistemini nasıl çökerttiğinin göstergesi, ya da mevcut rejimin Gülen Hareketine yönelik cadı avını meşrulaştırmak için kurduğu düzenin resmi olarak değerlendirmek mümkündür. “ByLock’u varmış(!)” söylemi üzerinden manipüle edilmiş sıradan insanlar açısından kararın anlamını ise “ByLock’un yalan olduğu” gerçeği olarak görmek mümkündür. Sözleşmenin söz konusu karara gerekçe olarak gösterilen 6.maddesinde “adil yargılanma”, 7.maddesinde “kanunsuz ceza olmaz” ve 11.maddesinde “toplantı ve dernek kurma” hususları düzenlenmiştir. AİHM’in gerekçeli kararına dayanak oluşturan bu maddelerin ne anlama geldiğini “ByLock’u varmış(!)” manipülasyonuna maruz kalan insanlar için aynı basitlikte, “ByLock’un yalan olduğu” gerçeğiyle devamı yazılarda ele alacağım.
Devam edecek…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***