MÊRDÎN – Yargılandığı davada savunma yapan TJA Sözcüsü Ayşe Gökkan, “Ben zindanda direnmeye devam edeceğim. Yaşasın zindan direnişi. Onlar beni mücadelemden asla vazgeçiremeyecekler” dedi.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi/TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan hakkında, Nisêbîn Belediye Başkanlığı yaptığı 30 Ekim 2013’te inşa edilmek istenen sınır duvarına karşı sınırda başlattığı açlık grevi eylemi nedeniyle “Askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerini ihlal” iddiasıyla dava açılmıştı. Gökkan’a yapılan yargılama sonucunda 1 yıl 8 ay hapis cezası verilirken, yerel mahkemenin karar İstinaf Mahkemesince Gökkan lehine geçtiğimiz günlerde bozuldu. İstinaf mahkemesinin kararının ardından Nusaybin 1. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilen dosyanın ilk duruşması bugün görüldü. Duruşmayı TJA aktivistleri, Barış Anneleri Meclisi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) il ve ilçe örgütleri ile Yeşil Sol Parti milletvekilleri izledi. Gökkan ise, tutulduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmada hazır edildi.
‘BÜTÜN DEVLET YETKİLİLERİ SUÇ İŞLEDİ’
Gecikmeli olarak başlayan duruşmada kimlik tespitinin ardından Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) adına avukat Leyla Kaya ve Azad Kaya davaya katılma talebinde bulundu. Ardından mahkeme Gökkan’dan dosyanın esasına ilişkin savunmasını isterken, 10 yıldır söz konusu yargılamanın devam ettiğini dile getiren Gökkan, hakkında aynı konuya dair 3 dosya açıldığını ve ikisinin düştüğünü hatırlattı. Söz konusu davanın “hayali bir tele zarar verdiği” gerekçesiyle sürdürüldüğünü kaydeden Gökkan, ilçede resmi olarak 65 gün Belediye Başkanı olarak çalıştığını ancak hakkında 300 dava açıldığını dile getirerek “Attığım her adımda hakkımda dava açıldı” dedi.
Kürtçe savunma nedeniyle kendisinden tercüman ücreti istenmesini kabul etmediğini kaydeden Gökkan, sınıra duvar örülmesine karşı çıktığı için suçlandığını belirterek, o dönem bütün devlet yetkililerinin suç işlediğini, bir tek kendisinin suç işlemediğini söyledi. Türkiye’nin imzacısı olduğu anlaşmaları hatırlatan Gökkan, söz konusu anlaşmalara göre Türkiye’nin sınıra duvar örmesinin suç olduğuna dikkat çekerek, “Filistin’deki utanç duvarı da Nusaybin’deki utanç duvarı değil midir” diye sordu.
ASKERLERİN TACİZİNİ ANLATTI
Sınır duvarının çekilmesi ile devletin verdiği zararlara dikkat çeken Gökkan, kendisinin herhangi bir şeye zarar vermediğini belirterek, teli protesto etmek amacıyla çektiğini söyledi. O dönem tehdit ve taciz ile karşı karşıya kaldığını kaydeden Gökkan, “Türk askerinin çok namuslu olduğunu söylüyorsunuz. Ancak asker yanımdan geçerken penisiyle oynamaya başlıyordu. O kadar şerefsizlerdi. Ben de onlara ‘onu kesip ağzına koyarım’ şeklinde tepki gösterdim. Bana yapılan ahlaksızlık üzerine avukatlarım aracılığıyla savcılığa suç duyurusunda bulundum. Ancak 2 ay içinde ‘askerimiz öyle bir şey yapmadı’ denilerek takipsizlik kararı verildi” dedi. Kendisinin insanlığa, vicdanlara ve ahlaka zarar vermediğini kaydeden Gökkan, “İnsanları uçaktan atıyorlar. Bombalar yağdırıyorlar. Ben böyle bir zarar vermedim. Onların suç olmuyor da neden ben suçlu oluyorum. Kutularda annelere çocuklarının cenazeleri gönderiliyor. Ben o kadar zarar vermedim mezarlıklar yıkıldı. Ben o kadar zarar vermedim” dedi.
‘ZİNDANDA DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİM’
Kürt ve Kurdîstanlı bir kadın olduğu için yargılandığını kaydeden Gökkan, “Türkiye’nin 2 anayasası var. Biri TCK biri de TMK. Bizi bu yasalarla yok etmek istiyorlar. Cemaatçiler, mafya, tecavüzcüler, çeteler, Soylu’nun baronları CMK ama bunlara karşı çıkan ben ve Kürt kadınları TMK’yim. Ben zindanda direnmeye devam edeceğim. Yaşasın zindan direnişi. Onlar beni mücadelemden asla vazgeçiremeyecekler. Ben suç işlemedim ki bir savunma yapayım. Buradan suç işleyenler hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Hiçbir ücreti ödemeyi de kabul etmiyorum” dedi.
ERTELENDİ
Gökkan’ın savunmasının ardından mahkeme olaya dair görüntü kayıtlarını izledi. Gökkan’ın avukatları suç unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat talebinde bulunurken, savcılık eksik hususların giderilmesini istedi. Mahkemece olayın öncesi ve sonrasına dair görüntülerin istenmesine karar verilerek, bir sonraki duruşma 22 Aralık’a ertelendi.
Duruşmanın ardından duruşmayı izleyen kadınların açıklama yapmak istemesi engellenmek istendi. Polis çemberine alınan kadınlar adına Yeşil Sol Parti Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş Altın yaptığı açıklamada “Utanç duvarlarını lanetleyip, kınıyoruz. Bu toprakların adalete, hukuka ve hakikate ihtiyacı olduğunu ve bir an önce sağlanması gerektiğini belirtiyoruz” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***