Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Özgür Özel, CHP Genel Başkanı adayı olduğunu açıkladı: Parti içi iktidar için değil, CHP’yi iktidar yapmak için!

Özgür Özel, CHP Genel Başkanı adayı olduğunu açıkladı: Parti içi iktidar için değil, CHP’yi iktidar yapmak için!


CHP Grup Başkanı Özgür Özel, CHP’nin Kasım ayı başında yapılması planlanan 38. Olağan Kurultayı’nda genel başkan adaylığı için Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı yarışma kararı aldı. Özel, adaylık kararını, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla ilan etti.

https://x.com/ankahabera/status/1702639497278550388?s=20

CHP Grup Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Başkanı adayı olduğunu duyurdu. Tutum belgesini açıklayan Özel, şunları kaydetti:

“28 Mayıs Mayıs sabahı, Manisa, Malatya, İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Edirne’de, 81 ilde uyanıp da o gün bugündür uyanıp huzurlu uyuyamayanların hikayesidir. Bu bir yolculuğun hikayesidir. Sonu nedir diye düşünmeden yola çıkanların, bana ne olur acaba diye endişe etmeyenlerin hikayesidir. Seni bu karara ne itti, hangi gruplar diye soranlara, babamın, benim, kızımın arkadaş gruplarıdır diye cevap verenlerin hikayesidir. 

Arkamızda kim var diyenlere, arkamızda, bayramda babasına kavuşturamadığımız Vera’ya verdiğimiz söz var diyenlerin; Şenyaşar ailesine getiremediğimiz adalet var diyenlerin hikayesidir. 

Bu, seçimin kaybedilmesine dur diyemeyenlerin, kayba engel olamamanın üzüntüsünü duyanların kahrını çekenlerin hikâyesidir. Kendini suçsuz görenlerin değil, kendinde hiç suç görmeyip hiçbir şey olmamış gibi davranmaya itiraz edenlerin hikayesidir. Sorumluluk duyanların hikayesidir. Bir daha aynı hataları yapmamak için kararlılık taşıyan gençlerin, kadınların hikayesidir. Türkiye’yi değiştirmek için CHP’yi değiştirmeye inanan kadroların hikayesidir. Bu bir lider değişikliğinin ötesinde, gücü kadrolardan alan ve kadrolarına güç veren bir hareketin hikayesidir. Bu hikaye, Atatürkçülerin, namusluların, İsmet Paşa’nın, Karaoğlanların hikayesidir. 

Tek bir kişinin değil bir kadronun attığı kocaman bir adımdır. Parti içi iktidar mücadelesinin değil, büyük iktidar hayalinin ilk adımıdır. Biz bu yürüyüş ile Atatürk’ün devrimci, dönüştürücü karakterini esas alan büyük bir meydan okumayı hedefliyoruz. 

Yeni yüzyılda yeni bir siyaset için yeni yaklaşımlarla yol alacağız. Ülkemizin kaderini değiştiren, nice devrime imza atan bir siyasi irade bunu yine yapacak güce ve kudrete sahiptir. Daha önce başardık, yine başaracağız.

Ülkemizin kaderini değiştiren nice devrime imza atan bir siyasi irade bunu yine yapacak güce ve kudrete sahiptir. Daha önce başardık yine başaracağız.
Seçim öncesinde oluşan büyük umut ve değişim inancı hızla derin bir hayal kırıklığına dönüştü. Toplumsal talep ve ihtiyaçların aksine partimizin yönetimi, yenilginin nedenlerini ciddiyetle araştırıp yeni bir yol haritası çizmedi. Alınan sonuca farklı bahaneler üretti ve yenilginin siyasi sorumluluğunu maalesef üstlenmedi. Parti içi iktidarı korumaya odaklandı.

Güven duygusunu yitiren seçmenimiz partimizi hatta siyaset kurumunu terk edebilecek kadar yoğun bir duygusal kopuşa sürüklendi. Parti yönetimi bu durumu tespit etmek ve onarmaya yönelik adımlar atmak yerine bu kırılmayı görmezden gelmeyi tercih etti. Değişimini yüzyılı, yüzyılın değişimi hedefiyle çıktığımız bu yoldaki tutum belgesinde ülkemizin ne durumda olduğuna dair, makro ekonomik politikalardan emekçilerin sorunlarına barınma krizinden sığınmacı krizine kadar bir dizi başlıkta, ülkemizin yarınları için; çoğulculuktan kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığından toplumsal barışa, hak temelli sosyal devletten planlama odaklı kamucu kalkınmaya, aktif sosyal politika uygulamalarından savunma sanayiine, tarıma dayalı sanayiden güvenlik sorununa ve bir demokrasi meselesi olarak gördüğümüz Kürt sorunundan dış politikaya kadar tutum alıyor ve çözüm önerilerimizi sunuyoruz.

İş cinayetlerini artıran üretim baskısından grev yasaklarına sendikal baskılara, gri beyaz ve mavi yakalıların maruz kaldığı sömürüye karşı emekçi sınıfının yanında ödünsüz pozisyon ve tavır alıyoruz.

Tek adam rejiminin dayattığı ve beslediği toplumu ayrıştıran farklılıklardan yararlanarak birbirinden uzaklaştıran ve kutuplaştıran siyaset anlayışını reddediyoruz. Biz ve onlar ayrışmasını etnik mezhepsel ve toplumsal kutuplaşmayı kabul etmiyoruz. Tüm toplumsal kesimlerin yaşan eşitlik barınma emek beslenme ve örgütlenme hakkını birlikte savunuyoruz. Tüm farklılıkları kucaklıyor, toplumun tüm yoksullarına işsizlerine güvencesizlerine birlikte sahip çıkıyoruz. Hepsinin talep ve umutlarını ortak hedefimiz olarak benimsiyoruz. Toplumu dikine kesen ve ayrıştıran siyaseti reddediyor toplumun her kesimine dokunan yatay siyaset anlayışını sahipleniyoruz. Kurucu değerlerimizi temsil eden Atatürk ilkeleri ve altı ok programına bağlılığımız, tarihsel birikimimize duyduğumuz saygının ifadesi olduğu gibi özgüvenli siyasetin temeli, geleceğimize ışık tutan bir rehber ve doğru yolu gösteren pusulamızdır. Cumhuriyetçilik, laiklik, devrimcilik, milliyetçilik, halkçılık ve devletçilik ilkeleriyle simgeleşen altı okumuzu hem tarihsel gerekliliğiyle sahiplenen; hem olgusal tutarlılığıyla benimseyen; hem de günün şartları ve çağın gerekliliği ile aşındırmadan geliştiren tutumumuz detaylarıyla tüm kamuoyuyla paylaşacağımız ellerinizdeki kitapçıkta bulunmaktadır.

Bu ideolojik netlik, siyasal ve sosyal ittifaklara engel teşkil etmez. İttifak siyaseti ittifak kuranların birbirine dönüştüğü, benzediği siyaset olmalıdır; tersine birbirine benzemeyen partilerin kendi kimliklerini koruyarak varsa orak hedefler etrafında birleşmeleri verimli bir ittifakın en önemli şartıdır. İttifaklar parti vicdanında karşılık bulacak şekilde tasarlanmalıdır.

İttifak siyaseti, ittifak kuranların birbirine dönüştüğü siyaset olmamalıdır. Birbirine benzemeyen partilerin, kendi kimliklerini korumalı. İttifaklar, parti vicdanında karşılık bulacak şekilde tasarlanmalı. Partimizin seçilecek sıralardan 39 milletvekilini başka partilere vermesi, parti tarihinde unutulmayacak bir hasar bırakmıştır. Partiler arası imzalanan protokollere dahil, seçilmiş kurulları bilgilendirmenin dahi yapılmadığı süreçler işletilmiştir. Aşkın yetkiler kullanıp sorumluluk üstlenmeyen bir yönetim tarzı kabullenemez. 

İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çekilme kararından güç alanların yeni hedefleri var: 6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun, çocukların cinsel sömürüsünü engellemek için Lanzarote Anlaşması ve kadın erkek eşitliği artık hedeftedir. 

İktidar, gençliği karanlığa terk etmiştir. Gençler, nitelikli eğitim alamamaktadır, tarikatların baskısı altında barınma kriziyle mücadele etmektedir. Gençler, bahanelere sığınan ya da sözü dolandıran değil, samimi ve net çözüm üreten bir siyaset bekliyor. Gençlere yalnızca seslenen değil, umudu kendisi yaratacak olan gençlerle karar veren, katkıya ve yol arkadaşlığına açık cesur bir siyaset anlayışına ihtiyaç var. Emekten, üretimden, çevreden, kadınlardan, gençlerden yanayız. CHP, yeni dönemde toplumun hak taleplerinin yalnızca parlamentoda değil, sahada da sözcüsü olacaktır. Hedefimiz partimizi sadece Türkiye’nin en iyi yönetilen partisi yapmak değil, en iyi yönetilen kurumu haline getirmektir. 

2. yüzyılın CHP’si, üye yapısı, örgütlenme biçimi, karar alma biçimi, parti içi demokrasi bakımından köklü değişimler ile yola devam etmelidir. Partinin lideri, kadroları, örgüt yapısı, siyaset yapma tarzı ve söylemi, tüzüğü yenilenmelidir. Tüzükteki yetki ve sorumlulukları bazen aşan, bazen aşındıran yönetim anlayışı toptan terk edilmelidir. 

Tüzükte ve programda daha demokratik ve olumlu yönde yapılacak önerilere ve tüm değişikliklere katkı vermeye kararlıyız. Ancak seçim ve kurultayların baskısı altında sağlıklı bir yapısal dönüşüm yakalamak olanaksız. Yapılacak değişikliklere katkılar verip kurultayı tamamladıktan sonra hem teorik hem örgütsel katkılarla gerçekleşecek tüzük ve program kurultayını, yerel seçim takviminden hemen sonra başlatacak 2024 yılı içinde gerçekleştireceğiz. 

Kapsamlı bir üye reformu gerçekleştirilerek, üyelerin genel başkanları doğrudan seçmeleri dahil olmak üzere tüm süreçlere katılımları sağlanacaktır. Vekil, belediye başkanı ve meclis üyelerinin belirlenmesinde önseçim esas alınacak, yeniden aday gösterilecek yöneticiler için ise halkın memnuniyetini ölçen kriterler gözetilecektir. 

Genel merkez yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları ve meclis üyeleri için 3 dönem sınırı getirilecektir. 

Kadınlar için eşit temsil mutlaka benimsenecektir. 

MYK üyelerinin 2/3’ü PM üyeleri arasından seçilecek, genel başkan seçilen tarafı ise PM’den ilk toplantıda güven oyu alacaktır. Güvensizlik oyu vermeleri ve geri çağırma yetkileri tanımlanacaktır. 

PM, gerçek bir meclis gibi çalıştırılacak, parti politikalarının belirlenmesinde danışmanlar değil, PM mutlak söz sahibi kılınacaktır. 

İl ilçe örgütleri arasında bağ güçlendirilecektir. 

Parti okulu yenilenecek, parti akademisi kurulacaktır. 

Parti içi iktidarı kazanmak için değil, CHP’yi, Atatürk’ün partisini iktidar yapabilmek için CHP Genel Başkanlığına adaylığımı ilan ediyorum.

(Grup Başkanlığından istifa edecek mi?) Resmi kurultay kararı alındığı gün tekrar değerlendirme yapacağız. Kurultayda adayım, kazanırsam genel başkan ve grup başkanı olacağım. Genel Başkanımız, kurultayda aday olursa ve seçilirse, genel başkan ve grup başkanı olacak. 

(İmamoğlu ile görüştü mü?) İmamoğlu ile bugün görüşmem olmadı ama partimizdeki herkes gibi açık bir iletişim kanalımız var. 

Özgür Özel kaybederse, partinin neferi olarak çalışmaya devam eder. Zorla uzaklaştırmaya çalışsanız babaevinden ayrılmaz. İmamoğlu’nun paylaşımından memnuniyet duydum. Onun değişim konusundaki yaklaşımını önemsiyorum. 

CHP gibi demokrasiyi içselleştirmiş partiler, yarışlarda bölünmezler. Güçlerini tahkim ederek, yenilenerek yollarına devam ederler. Ben böyle bir sürece katkı sağlayacağını değerlendiriyorum. Siyasette kameraların önünde 3 kez ağladım. Biri, İBB balkonunda, mazbatamızla birlikte, İBB’yi, Erdoğan’ın yönettirdiklerinden teslim almaya gelirken, karşımdaki kalabalığın gözyaşları içinde el sallamalarına karşılık verirken ağladım. 7 yıl boyunca takip ettiğim Soma davasının sonunda birileri ölenleri suçlu bulup katilleri serbest bıraktığında hesap soracağız derken ağladım. Bir de, partimde bu benim bu kürsüden son konuşmam, Türkiye’yi yönetmeye hep birlikte gidiyoruz diyen liderimiz veda ederken ağladım. Gözümden akan her damla yaş, partime helal olsun, hiç utanacak bir şey yok. 

(Tanrıkulu meselesi) Kendisine bir canlı yayına terörist diyen ve Atatürk’e hakaret ettin diyenlere cevap vermek üzere bağlandı. Kendisine, TSK ile ilgili bir soru yönlendirildi. Kendisinin bahsettiği, AİHM kararı, 1980’lerin, hepimizin utanç duyduğu ve Kürt sorununu kronikleştiren o utanç döneminde bazı TSK mensuplarının helikopterden attıkları köylülere ilişkin bir karardır. Sezgin Bey, böyle şeyler geçmişte olmuştur. Şaibeyi kaldırmak için bu sorular sorulmak durumundadır demiştir. Genel kayıt yerine sadece TSK bu köylüleri atmadı mı kardeşim kısmı verilmiş ve linç kampanyası başlamıştır.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version