Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gözyaşlarıyla alınan okul

Gözyaşlarıyla alınan okul


YORUM | ORHAN KESKİN

Tacik gençlerin Hacı Kemal Erimez Abi’ye olan sevgi ve vefa duyguları hiç eksilmeden devam ediyor. Onlar, dünyanın değişik yerlerinde; Tacikistan’da, Afrika’da, Avrupa’da ve Amerika’da… İş adamı olarak veya farklı meslek dallarında, işlerini en güzel şekilde sürdürürken zaman zaman değişik vesilelerle karşılaştıklarında; kendi ifadeleriyle “Hacı Ata”yı, vefa ve sevgi duygularıyla hatırlamayı ihmal etmiyorlar. Peki neydi onlarla Hacı Kemal Erimez Abi arasındaki böylesine güçlü manevi köprünün sebepleri?

Kendisiyle bizzat yaşadığım bir eğitim hatırası üzerinden bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım. Önce şunu söylemek isterim ki okullar binalardan ibaret değildir. Okulların da eğitim anlayışlarıyla, hayata bakış tarzlarıyla kendilerine has değerleri ve normları vardır. Hacı Kemal Erimez Abi’nin açılmasına vesile olduğu okullarda; öyle temel prensipler hayata yansıtılıyordu ki, o değerlerle yetişen gençler, ‘altın nesil’ olma yolculuğunda oldukça önemli adımlar atıyorlardı ve bu okulların açılması için hayatını ortaya koyan Hacı Ata’ya gönülden bağlanıyorlardı.

Bu yazımda sizlere; Hacı Kemal Erimez Abi’nin bir okulun açılışındaki olağan üstü gayretini, heyecanını ve fedakarlığını anlatmaya çalışacağım.

O dönemde Hacı Abi oldukça rahatsızdı; şekeri ve tansiyonu yakın takip gerektiriyordu. Ayrıca kalp rahatsızlığı da vardı ve çarpıntıları arttığında kalp hapını kullanıyordu. Kendisi genelde Tacikistan’da yaşıyordu. Bir ara sağlık kontrolü için Türkiye’ye gittiğinde; doktorları Tacikistan’a dönmesini yasaklamışlardı. Çünkü o dönemde ülkede iç savaş devam ediyordu; bundan dolayı da fiziki şartlar ve sağlık koşulları kendisinin Tacikistan’da yaşaması için elverişli değildi.

O yıl, Duşanbe’deki bir okul binasının Tacikistan eğitim bakanlığınca bizim şirkete devredilmesi söz konusuydu. Fakat o dönemin eğitim bakanı üzerinde, okul binasının bize verilmemesi için çok ciddi siyasi baskılar vardı. Hacı Abi sık sık beni arayıp okulun durumunu soruyordu. Ben de bakanın siyasi baskılar yüzünden bize devretme kararına imza atmaktan çekindiğini kendisine anlatmaya çalışıyordum.

Bir akşam üzeri Hacı Abi tekrar aynı konu için beni aramıştı ve maalesef benzer bir cevap vermek zorunda kaldığım için çok üzülmüş ve kalbi sıkışmıştı. Ve o akşam; “Ben doktorlardan habersiz Tacikistan’a geleceğim ve bakanla yüz yüze görüşmek istiyorum.” demişti. Kendisine sağlık durumunu hatırlatıp nazikçe “Gelmeseniz.” desem de kararını değiştirmemişti.

Bir hafta sonra Tacikistan’a yorucu bir yolculuk yaparak geldi. O dönemde iç savaştan dolayı Tacikistan’a direkt uçak yoktu, ancak Özbekistan üzerinden gelinebiliyordu. Önce Taşkent’e uçmuş, oradan da bir sınır şehrine geçerek yaklaşık bir kilometre yürüdükten sonra Tacikistan’a kara yoluyla giriş yapmıştı. Malum hastalıklarına bir de mevsimin yakıcı sıcağında sınır yürüyüşü de eklenince perişan olmuştu. Buna rağmen ertesi sabah, “Bakanla görüşmeye gideceğiz.” deyince, ben kendisine “Abi randevumuz yok ki bizi kabul etmez.” dedim. “Bizim randevu alacak vaktimiz yok, hemen bakanlığa gidiyoruz.” demişti.
Bakanın odası üçüncü kattaydı ve maalesef iç savaşın olumsuz şartlarından dolayı asansör çalışmıyordu. Merdivenlerden ağır ağır çıkarken her katın başında bir sandalyeye oturtup kalp hapını alıyordu. Üçüncü kata çıkıp bakanın kapısına gelince sekreter bizi kapıda karşıladı ve “Sizi bakanımla görüştüremem çünkü başka görüşmeleri var ve bugün müsait değil.” dese de Hacı Abi, beklemeden bakanın kapısına yönelip direkt içeri girince; okul müdürü arkadaş ve ben de arkasından içeri girmiş olduk.

Bakan hanım, Hacı Abi’yi karşısında görünce oldukça şaşırmıştı, bize “Ne oluyor?” der gibi bakıyordu. Hava oldukça gergindi ve bir tek kelime bile edilmiyordu. Bakan hanım, yavaşça koltuğuna geçmiş bizler de karşısına oturmuş öylece bekliyorduk. Odada derin bir sessizlik hakimdi ve bu sessizliği sadece Hacı Abi’nin hıçkırıkları bozuyordu. Bembeyaz sakalından süzülen gözyaşları hıçkırıklarına eşlik ediyordu. Sessizlik devam ederken bakan hanımın titreyen sesi duyuldu; “Hacı Ata, bu okulu size vermemem için bana çok baskılar yapılıyor ama senin bu gözyaşlarına dayanamıyorum ve her şeye rağmen okulu size veriyorum.” demişti…

Hacı Abi’nin göz yaşlarıyla alınan bu okula; “Hacı Kemal Erimez Lisesi” ismi verildi. O’nun akıttığı gözyaşlarının ve fedakarlığının kıymetini bilen gençler yetişti bu okullarda… Evet dostlar Tacik gençlerin Hacı Ata’ya bağlılığını ve sevgisini şimdi daha iyi anlıyoruz değil mi…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version