Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Antibiyotik direncinin sonucu: ‘Artık hiçbir ilaç ya da tedavi seçeneği olmayan mikroplar var’

Antibiyotik direncinin sonucu: 'Artık hiçbir ilaç ya da tedavi seçeneği olmayan mikroplar var'


Artı Gerçek – Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, artan antibiyotik direncinin artık kırmızı alarm verdiğini söyledi. Yavuz, basit bir enfeksiyonda bile hastaları hastaneye yatırmak zorunda kaldıklarını anlattı.

Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan antibiyotik direncinin, pandemi ve deprem gibi afetlerin de etkisiyle daha da tehlikeli hale geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, şu bilgileri verdi:

‘ELDEKİ ANTİBİYOTİKLER ÇALIŞMIYOR’

* Bakteriler bu tarz direnç genlerini edinmek konusunda çok becerikliler. Hızla evrilebiliyorlar. Mobil genetik elemanlar dediğimiz birtakım maddeler edinerek, bir antibiyotiğe maruz kalırsa hızla ona direnç geliştirebiliyorlar. Ölüme neden oluyor.

* Çünkü bu dirençli patojenlerin neden olduğu enfeksiyonlar yeterince tedavi edilemediği için, iyi tedavi edilemediği için, fazladan ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz.

* Dirençli patojenler artıyor, eldeki antibiyotikler çalışmıyor; yeni antibiyotikler bulunmuyor. Dolayısıyla hastalar antibiyotik öncesi çağlardaki gibi birtakım bakteriyle enfeksiyonlardan, basit bakteriyel enfeksiyon bile olsa hayatını kaybedebiliyor.

‘YUNANİSTAN İLE YARIŞIYORUZ’

* Direnç oranları açısından baktığımız zaman Yunanistan ile yarışıyoruz. Bazen de şampiyonuz maalesef.

‘BASİT BİR İDRAR YOLU ENFEKSİYONU HASTANEYE YATIRIYOR’

* Şunun örneğini çok rahatlıkla verebilirim, özellikle idrar yolu enfeksiyonlarında ağızdan verilecek şekilde ilaç yazamıyoruz artık. Basit bir enfeksiyonda dahi hastayı hastaneye yatırarak, çok daha geniş spektrumlu antibiyotiklerle tedavi etmek zorunda kalıyoruz.

* Hiçbir ilaç veya tedavi seçeneği olmayan mikroplarla karşı karşıya kalıyoruz maalesef. Antibiyotik öncesi dönemlere dönüyoruz tehdidi gerçekleşmiş durumda. Sınırlı sayıdaki hastalar için söz konusu olsa dahi o insanlar için bu, kritik önem arz ediyor.

ÖLÜM SAYISI ÇOK YÜKSEK

* Antibiyotik direncine bağlı ölümler, bütün enfeksiyon hastalıklarına bağlı ölümlerden çok daha fazla gelişmiş ülkeler için Amerika için Avrupa için. Yani antibiyotik direnci nedeniyle tedavi edilemeyip kaybedilen hastaların sayısı, tüberküloz, kızamık, pnömoni, hepsini üst üste koysanız dahi bundan fazlasına neden oluyor. Türkiye’de de antibiyotiklere dirençli patojenlerin neden olduğu hastalık yükü çok fazla.

PANDEMİ VE DEPREM ETKİSİ

* Covid ve deprem birer afettir ve afet durumlarında akılcı antibiyotik kullanımı kurallarını uygulanamıyor. Antibiyotik direncinin daha da yükselmesine neden olan durumlar yaşandı ikisinde de. Çünkü acil bir durumla mücadele ediyorsunuz ve hem hastane enfeksiyonu kontrol sürecini hem de akılcı antibiyotik kullanımı gibi bir durumu tam olarak uygulayamazsınız. Antibiyotikler ne kadar çok kullanılırsa, direnç o kadar artar. O nedenle sadece gerekli olduğu durumlarda kullanmak dediğimiz akılcı antibiyotik uygulamalarının, tüm ülkede yoğun bir şekilde eğitim ve bilgilendirme kampanyalarının yapılması gerekiyor.

‘NEZLE VEYA AKUT BRONŞİTE ANTİBİYOTİK YAZILMAZ’

* Özellikle okulların açılmasıyla artan viral üst solunum enfeksiyonlarında gereksiz antibiyotik kullanımı daha da arttı,

* Çocukların en sık enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bunların yüzde 90’ı viraldir ve virüslerde de antibiyotikler hiçbir işe yaramaz. Ya da mesela çocuklarda bronşit çok olur. Akut bronşit dediğimiz bir tablo. Borinşitin de yüzde 90’dan fazlası viraldir. Bronşitte de antibiyotik kullanılmaması gerekiyor. En gereksiz antibiyotik kullanımı bu iki tabloda oluyor. Nezle, diğer viral üst solunum yolu enfeksiyonları ve akut bronşit çocuklarda.

‘DOKTORA BASKI UYGULUYORLAR’

* Burada en doğru kararı tabii ki doktor verecektir. ‘Benim çocuğum 2 haftadır öksürüyor, geçmedi, bir antibiyotik bile yazmadı’ diye doktora baskı uyguluyorlar. Hekim de o hasta yoğunluğu arasında ve bu basıncın karşısında mecbur kalabiliyor. Polikliniklerdeki hasta yükünü düşündüğümüz zaman, çok zor hekimlerin bununla baş edebilmesi. Bir kere hastanelerde bu kadar yığılma olursa zaten akılcı hiçbir ilacın kullanımı söz konusu olamaz.” (DHA)

***Kaynak: Artı Gerçek***
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version