Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Müspet hareket

Müspet hareket


YORUM | Dr. YÜKSEL ÇAYIROĞLU

Risale-i Nur yolunun hareket felsefesini ve hizmet metodunu tek bir kavramla özetlemek gerekirse herhalde bu, müspet hareket olur. Bediüzzaman Hazretleri, “Mesleğimiz müspet hareket etmektir.” sözleriyle bu hakikate işaret etmiştir. Fethullah Gülen Hocaefendi de aynı hakikati, “Bizim yolumuz, imanda derinleşme ve müspet hareket yoludur.” ifadeleriyle dillendirmiştir. Onlar, sözleriyle müspet hareketin önemine dikkat çektikleri gibi, yaşantılarıyla, tavır ve davranışlarıyla da hep onun temsilcisi olmuşlardır.

Müspet hareket, Hizmet hareketini hem siyasal İslâmcıların temsilcilerinden hem de diğer grup ve cemaatlerden ayıran temel özelliklerden biridir. Kur’ân âyetlerine ve Efendimiz’in uygulamalarına dayanır. Zamanın şartlarına uygun, makul ve rasyonel hareket tarzını ortaya koyar.

Arapçadan gelen müspet kelimesi, ispat, sübut, tespit, sabit, sabite, sebat gibi kelimelerle aynı kökten gelir. Ortaya konmuş, doğrulanmış, kanıtlanmış, sağlam, teyit edilmiş, kabul edilmiş gibi anlamlara gelir. Zıddı, menfidir. Menfi ise nefyedilen, reddedilen, sürülen, uzaklaştırılan, negatif manalarına gelir. Müspet hareket denildiğinde kısaca insanın hak ve hakikati ortaya koyması, doğruları ikame etmesi, yapıcı olması, inşa ve ıslah peşinde koşması gibi manalar anlaşılır. Menfi harekette ise karşı koyma, yıkma, tahrip etme, muhalefet etme, çatışma vardır. Müspet hareketi, karanlığa söveceğine bir mum da sen yak, cümlesi güzel özetler.

Bediüzzaman Hazretleri, müspet hareketin Risale-i Nur mesleğinin esası ve gereği olduğunu ifade etmenin yanı sıra, ortaya koyduğu birçok ilke ve prensip ile onu açmış ve detaylandırmıştır. Mesela onun tekfirden uzak durması ve kendini sevenleri de bundan uzak tutması, ihtilaf konusu olan cüzi ve teferruata dair konuların kapısını kapatmayı tavsiye etmesi, üzerinde anlaşmaya varılabilen iyi ve güzeli ihtilaf edilen daha iyi ve daha güzele tercih etmesi, medenilere galebenin icbar ile değil ikna ile olacağını söylemesi, maddi kılıcın kınına girdiğini belirtmesi, sürekli birlik vesilelerini öne çıkarması, ısrarla uhuvvet üzerinde durması, güzel görenin güzel düşüneceğini ve onun da hayatından lezzet alacağını ifade etmesi, talebe ve sevenlerini her fırsatta asayiş ve güvenliği muhafaza etmeye çağırması müspet hareketin farklı açılımlarıdır.

Bediüzzaman’a göre müspet hareketin, Müslümanların üç temel probleminden biri olarak gördüğü ihtilafın panzehiri olduğu söylenebilir. O, Müslümanları birbirine düşüren, çatışma ve kavgalara yol açan, aralarına fitne tohumları saçan ve böylece onların zayıflamasına yol açan problemleri çok iyi tespit etmiş ve bunlara çözüm olabilecek alternatifler ortaya koymuştur. Ona göre zararlı olan ihtilafın sebebi, farklı mezhep ve meşreplerin hakkı tekelinde görmeleri, “el-Hubbu fillah (Allah için sevmek)” esası yerine “el-Buğzu fillah (Allah için buğz etmek)” düşüncesini ikame etmeleridir. Yani kendi mesleklerinin muhabbetiyle yaşamak yerine, başka mesleklere garaz ve nefret duymalarıdır. Tarafgirlik düşüncesinin, insanları insaf ve adaletten uzaklaştırmasıdır. Hakikate duyulması gereken muhabbetin yerini cemaat enaniyeti ve aidiyet mülahazasının almasıdır. Herkesin kendi meslek ve mezhebini tekmil ve ıslah etmesi gerekirken, başkalarının hata ve kusurlarıyla uğraşmalarıdır. (Bkz. Sünuhat, s. 74; Mektubat, s. 268)

Bediüzzaman’a göre bütün bu problemlerin üstesinden gelmenin en önemli yolu, müspet hareket etmektir. Yani herkesin kendi mesleğinin muhabbetiyle yaşaması, başka mesleklere düşmanlık etmemesi ve onların eksikleriyle uğraşmamasıdır. Detaya ait ihtilafları bir kenara bırakarak birlik vesilelerini öne çıkarması, asgari müştereklerde bir araya gelmesidir. Sahip olduğu değerleri daha güzel, savunduğu ilkeleri daha haklı görse de hakkın ve güzelin sadece kendine ait olduğunu düşünmemesidir. (Lem’alar) Ehvenüşşer deyip bazı biçare yanlışçıların hatalarına hücum etmemesidir. (Emirdağ Lahikası) Hata ve kusurlarından dolayı birbirlerini tenkit etmek yerine, onların güzelliklerine odaklanıp meziyetleriyle iftihar edebilmesidir. (Barla Lahikası)

Fethullah Gülen Hocaefendi de eserlerinde sık sık müspet hareket etmenin önemi üzerinde durmuş ve bunun gereği olarak bazı ölçüler ortaya koymuştur. Mesela olumsuz tavır ve davranışlara aynıyla mukabelede bulunmama, negatif söz ve eylemlerle meşgul olup güç ve enerjisini boş yere tüketmeme, fikir gevezeliğiyle vakti israf etmeme; bunların yerine sürekli kendi mefkuresini gerçekleştirme istikametinde hizmet etme müspet hareketin gereklerindendir. Müspet hareket, makyavelist düşünceden uzak durmayı da gerektirir. Ona göre hedefin meşru olması gerektiği gibi, hedefe ulaşma adına kullanılacak bütün yolların da meşru, insanî, ahlakî ve ilahî kanunlara uygun olması gerekir. Öte yandan, müspet hareketi kendilerine ilke edinenler, problemleri güç, baskı ve şiddetle değil; akıl, mantık ve diplomasiyle çözerler. Böylece kin ve nefretlerin toplumda kök salmasına meydan vermezler. Aynı şekilde onlar, farklılıkları kavga ve çatışma vesilesi yapmazlar. Toplum fertleri arasında birlik ruhunu temin etme adına bütün imkân ve vesileleri değerlendirirler. (Kırık Testi, Müspet Hareket)

Müspet hareket adına verilen ölçülerin tamamını Kur’ân âyetleriyle irtibatlandırmak mümkündür. Şu âyetleri örnek olarak verebiliriz: “Sakın birbirinizle ihtilaf etmeyin; sonra korkuya kapılıp za’fa düşersiniz, kuvvetiniz gider.” (Enfâl sûresi, 8/46)  “Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz hidayette olduktan sonra başkalarının dalaleti size zarar veremez.”  (Maide suresi, 5/105) “(Rahmanın kulları) cahiller kendilerine laf atarsa ‘selam’ der geçip giderler.” (Furkan sûresi, 63) “İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel olan davranışla uzaklaştırmaya bak.” (Fussilet sûresi, 41/34) “Sen insanları Allah yoluna hikmetle, güzel ve makul öğütlerle dâvet et, gerektiği zaman da onlarla en güzel tarzda mücadele et.” (Nahl sûresi, 16/25) 

Bunların yanı sıra Kur’ân birçok ayetinde sulhu, salahı, ıslahı, kardeşliği, birlik ve beraberliği, kavl-i leyyini, hayırda yarışmayı emreder; cebir ve zorlamayı, zulüm ve fesadı, iftirak ve bozgunculuğu da yasaklar. Aynı şekilde Kur’ân, “Hak geldi, bâtıl yıkılıp gitti.” buyurur. (İsrâ sûresi, 17/81) Demek ki bâtılı yok etmek için onunla uğraşmaya bile gerek yok; eğer hak ikame edilirse zaten bâtıla yer kalmayacak, o kendiliğinden yok olup gidecektir.

Görüldüğü üzere müspet hareketin temelinde hep yapıcı davranma, aksiyoner olma, inşa ve ıslah peşinde koşma, tepkisel tavırlardan uzak durma, yıkım ve tahribe yol açmama gibi tutum ve davranışlar vardır. İnsanlığın faydasına olacak şekilde yeni fikirler ortaya koyma, plan ve projeler geliştirme, stratejiler üretme, faaliyetlerde bulunma müspet hareketlerdir. Müspetin peşinde koşanlar sürekli yeni şeyler üretirler. Gaye-i hayalleri istikametinde çalışır, çabalarlar. Olumsuzluklara aldırmadan hak bildikleri yolda yürümeye devam ederler. 

Buna karşılık başkalarının hata ve kusurlarının çetelesini tutma, kurdukları yapıları ve sistemleri yıkma, suizan ve atf-ı cürümlerle ona buna saldırma, sürekli olumsuzlukları gündeme getirerek insanların ümidini ve kuvve-i maneviyesini kırma, yalan ve iftiralarla toplum fertleri arasına iftirak tohumları atma gibi hareketler ise menfidir. Menfi düşünmeye alışmış ve menfi hareket etmeye kilitlenmiş insanların nazarları hep başkalarının üzerindedir. Onlar, sanki kendileri mutlak hakikati bulmuş gibi sürekli başkalarının açığını arar, onu bunu tenkit eder, birilerine cevap yetiştirir, ona buna reddiyeler döşerler. Bir şey üretmek, bir eser ortaya koymak yerine başkalarının ürettikleri eserlerle uğraşırlar.

Menfi hareket tarzının esas alındığı bir toplum bir arpa boyu ileri gidemez. Zira birilerinin yaptığını başkaları yıkar. İnsanlar arasında sürekli sürtüşmeler, çekişmeler, çatışmalar yaşanır. Bilgi ve birikimler, güç ve enerjiler faydası olmayan kısır tartışmalarla heba olur gider. Sevgi, saygı, kardeşlik, af ve hoşgörü gibi duyguların yerini kin, nefret, öfke ve düşmanlıklar alır. Mezhepçilik, fırkacılık, taassup ve tarafgirlikler ortaya çıkar ve bu yüzden insanlar insaf ve adaletten uzaklaşırlar. Bazen öyle olur ki başkalarının doğrularını bile yanlış görür, küçük yanlışlarını büyütür, hatta onları tadlil ve tekfir etmeye kadar ileri giderler. Birbirlerine karşı muamelelerinde ne hürmete yer kalır ne de nezakete; kabalık ve hoyratlık başını alır gider. Maalesef günümüz İslâm dünyası bütün bunların örnekleriyle doludur.

Hülasa-i kelam, derdi ve davası insanlığa hizmet etmek olan kimseler, şayet bu davalarında muvaffak olmak istiyorlarsa onların müspet hareket etmekten başka çıkar yolları yoktur. Müspet hareketin temsilcilerine düşen vazife ise olumsuz hâdiselerin tesirinde kalmadan, kısır tartışmalarla zaman ve enerjilerini boşa tüketmeden, ihtilaf ve iftiraklara sebep olmadan iman, ümit, azim ve kararlılıkla inşa ve ıslah yolunda yürümeye devam etmektir.

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version