Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Gelin, sizi savaş ustaları!

Gelin, sizi savaş ustaları!


YORUM | YÜKSEL DURGUT

Litvanya’nın başkentinde geçtiğimiz hafta sona eren NATO zirvesinin ardından medyaya yansıyan tek manşet İsveç’in Türkiye’nin verdiği onayla birlikte üyeliği oldu. Bu toplantının bir diğer önemli konu başlığı da aslında NATO’ya üye olmayı bekleyen Ukrayna ve lideri Volodimir Zelenski’nin birliğe dahil edilmemesinden dolayı yaşadığı üzüntüydü. 

NATO’ya üye ülkelerin liderlerinin, “müttefikler hemfikir olduğunda ve koşullar karşılandığında” Ukrayna’nın ittifaka katılmasına izin verecekleri yönündeki açıklama Volodimir Zelenski’yi haddinden fazla üzdü. Zelenski, örgütün net bir tavır sergilememesini ve açıklamasını “saçma” olarak nitelendirdi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Ukrayna’nın NATO üyesi olacağını yeniden doğruladık ve üyelik eylem planı şartlarından birisini kaldırmayı kabul ettik” dedi. 

Bu eylem planı, Ukrayna’nın ileride gerçekleşecek olan üyelik yolunu biraz daha kolaylaştıracak. Ancak Zelensky’nin tepkisi, acil bir NATO müdahalesinden ziyade, zamana yayılan eylem programının uygulamaya konulmak istenmesinin dışında ittifaka bağlı liderlerin, Rusya ile savaşın sona ermesinin ardından üyelik işlemlerinin başlatılması ve Ukrayna’nın üyelik yolundaki engelleri kaldırmaya karar vermeleri oldu. 

NATO üyelerinin çoğu bugüne kadar Zelenski’nin ordusuna ağır silahlar ve mühimmat göndermiş olsa da; 31 müttefik arasında Ukrayna’yı NATO saflarına kabul etme konusunda bir fikir birliği oluşmadı. 

İngiltere ve ABD’nin önde gelen isimleri Kiev’den biraz daha minnettarlık beklediklerini açıkladılar. Batı’nın asıl şaşkınlığı, Ukrayna’ya ağır silahların gönderilmesine rağmen, daha fazlasının talep edilmesi oldu. 

Ukrayna’nın devam etmekte olan bir savaşın ortasında birliğe dahil edilmesi asla söz konusu olmadı. Ancak savaşın sona ermesinin hemen ardından NATO saflarına katılmasının duyurulacağı zaten kulislerde dolaşan bir konuydu.

Savaşın sürdüğü sırada Ukrayna’nın NATO üyeliği ile ilgili, Vladimir Putin’in herhangi bir ateşkesi kabul etme olasılığını engelleyeceği düşünülerek bu tür bir yol seçildi. 

Rusya lideri ateşkes olasılığını zaten bugüne kadar hiç ima etmedi. Wagner isyanı ve bu isyanın sonucunda zayıflayan bir Kremlin görüntüsünün ardından Putin’in emperyalist dürtülerinde herhangi bir gerileme de görülmedi. 

Joe Biden, birkaç NATO üyesi tarafından yasaklanan parça tesirli misket bombaları vaadini yerine getirmeden önce bile, Rusya’nın işgaline karşı direnebilmesi için başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Ukrayna’ya zaten silah yardımı yapılıyordu. 

Özellikle Almanya, kurşun geçirmeyen yeleklerden, tanklara kadar hızla yardım elini uzattı. Vilnius’daki NATO zirvesinden kamuoyuna yansımayan konu başlıklarından birisi de Ukraynalı pilotların F-16 savaş uçakları konusunda eğitilmesi oldu.

Bu savaş uçaklarının Türkiye’nin AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için ne kadar önemli olduğu bilinen bir gerçek. Bu kadar gerginliğin arasında Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye katılma müzakerelerinin yeniden başlatılmasını bile talep etti. Ancak bu isteği NATO’daki hiçbir AB’li müttefiki tarafından kabul görmedi.

1. Dünya Savaşı’nın ardından, Hindistan’da doğan ve sömürge Valisi Lord Willingdon’un askeri yaveri olarak görev yapan, 1952’den 1957’ye kadar da NATO’nun ilk genel sekreterliğini yürüten Lord Hastings Lionel Baron Ismay’ın, NATO ile ilgili çok tartışılan sözü medyaya sızmıştı. Lord Ismay, askeri güç olarak NATO’nun ortaya çıkmasında, “Amerikalıları içeride, Rusları dışarıda ve Almanları aşağıda tutmayı” amaçlandığını söylemişti.

NATO’nun üç görevi, Sovyetler Birliği’ni Batı Avrupa’dan uzak tutmak, Batı Avrupa’daki Amerikalıların varlığını sürdürmek ve Almanları küçük tutmak. Ortaya çıkan bu gizli ABD belgelerinin içeriği Almanya’da çok tartışılan konulardan birisi oldu. 

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iç yazışmalarında, 1965 ve 1966’da Batı ittifakının “Batı Almanya’nın kıtadaki gücünü ve hakimiyetini azaltması” gerektiği açıkça belirtiliyor. 

“Natopolitanizm: Soğuk savaştan beri Atlantik İttifakı” kitabının editörü Gray Anderson ve Thomas Meaney’in 10 gün önce New York Times’da birlikte kaleme aldıkları “NATO isn’t What it Says it is” başlıklı köşe yazısında işaret ettikleri önemli bir konu var. 

NATO’nun öncelikli olarak askeri gücü toplamakla ilgilenmediğinin dile getirildiği NYT’daki köşe yazısında, sahada konuşlandırılan askeri kuvvetlerin bir Sovyet kara işgalini geri püskürtme konusunda asla yeterli olmadığı da ifade ediliyor.  Bunun Moskova’da kimse tarafından öngörülmediğinin de altı çiziliyor. 

Anderson ve Meaney, yazılarında NATO konusunda şunları yazıyor; “Batı Avrupa’yı, Amerikan korumasının ticaret ve para politikası gibi diğer konularda taviz almak için bir kaldıraç görevi gördüğü Amerikan öncülüğündeki çok daha geniş bir dünya düzeni projesine bağlamak için yola çıktı. Bu görevde, son derece başarılı olduğunu da kanıtladı.”

Şimdi küresel bir NATO’dan bahsediliyor ve ‘Hint-Pasifik 4’ ortakları -Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda- geçen yıl Madrid’de olduğu gibi Vilnius’taki NATO zirvesinde de hazır bulundular. Bu durumda potansiyel rakibin Çin olduğu da apaçık ortadadır. 

Dünya tarihinde bugüne kadar Amerikan hegemonyasına karşı hiçbir meydan okumaya karşı müsamaha gösterilmedi. NATO, başta 1990’larda Balkanların bombalanması da dahil olmak üzere sadece Avrupa’da değil, aynı zamanda Libya’dan Afganistan’a kadar olan coğrafyada bu zihniyeti temsilen hiçbir zaman bir araçtan daha fazlası olmamıştır. Nereye giderse gitsin bir kitle imha izi bırakıyor ve dünyayı kapitalizm için güvenli hale getirme projesi Avrupa dışında özel bir başarı da sağlamıyor. 

Amerika’nın dünya üzerindeki hakimiyet anlayışı, Rusya veya Çin’in de doğru yolda olduğunu asla göstermez. Ukrayna’yı işgal etmenin muazzam çılgınlığı, Putin’in doğal veya başka nedenlerle dünyadan göç etmesinden çok sonra bile Rusya’nın peşini bırakmayacaktır. Xi Jinping’in “Çin rüyası”, daha az güçlü birçok ülke için değil, Çin’in kendisi için de bir kâbus haline sonraları dönüşebilir. 

ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower 1961’de Beyaz Saray’dan ayrılışını, askeri-sanayi kompleksinin “felaket bir şekilde yükselişini” halkına duyuran kaygılarla dolu bir mesajla yaptı. 50 yıl sonra bu düzen, ABD ekonomisi ile dış siyasetine doğrudan ve önemli şekilde yön veren ve gerçekten de durdurulamaz bir savaş makinesine dönüştü. 

Dwight Eisenhower’ın bu uyarısından yıllar sonra, Nobel, Pulitzer, Oscar ve Grammy ödüllerine sahip ilk kişi olan Amerikalı şarkıcı Bob Dylan’ın 1963’te seslendirdiği “Masters of War” şarkısında olduğu gibi savaşın kimlere hizmet ettiğini de ortaya koymaktadır: “Gelin sizi savaş ustaları… Büyük silahları yapan sen… Ölüm uçaklarını inşa eden sen… Tüm bombaları yapan sen… Duvarların arkasına saklanan sen… Masaların arkasına saklanan sen… Sadece bilmeni istiyorum… Maskelerinin içini görebiliyorum…

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version