Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

‘Acı reçete’nin faturasını neden halk ödüyor?

Hokus pokus ekonomisi; TÜİK’e göre Türkiye 2022’de büyümüş!


YUSUF DERELİ | HABER İNCELEME

Son KDV artışları ve akaryakıttan alınan ÖTV’ye gelen zamlar sonrası ‘yandık bittik’ demenin çok da bir anlamı yok! Bu zaten beklenen bir gelişmeydi. Enkaz haline getirilen ekonominin toparlanması, bütçe açıklarının kapatılması için kamuda tasarruf ve vergilerin artırılmasından başka seçenek yoktu. Uyguladığı seçim ekonomisiyle bütçeyi paramparça eden AKP rejimi, ‘acı reçeteyi’ yine halka ödetecek.

Bugün önemli bazı veriler açıklandı. Merkezi yönetim bütçesi Haziran’da 219,6 milyar TL ile rekor düzeyde açık verdi. Yılın ilk yarısında ise açık miktarı 483 milyar 228 milyon lira olarak açıklandı. Seçim ekonomisinin doğal sonucu!

Bir başka veri de kısa vadeli dış borç tarafındaydı. Orada da yükseliş devam etti. 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoğu 207,3 milyar dolar olarak hesaplandı. Bir yıl önce söz konusu rakam 182,3 milyar dolardı!

Yukarıdaki veriler önceki gün akaryakıt ürünlerinin ÖTV’sinde yapılan fahiş artışları da açıklıyor. Bütçede korkunç bir açık var ve rejim bu deliği kapatmak için elini yine halkın cebine attı. Kelimenin tam anlamıyla kaşıkla verdiklerini, kepçeyle alıyor. Yıl başında 19,50 olan benzinin litre fiyatı bugün 34,6 lira. Aynı dönemde motorinin fiyatı ise 22 liradan 33 liraya çıkmış.

Akaryakıta zam gelmesi iğneden ipliğe herşeyin zamlanması demek; zira marketten aldığınız her ürün raflara deposunda motorin olan araçlarla geliyor! Dolayısıyla enflasyonun yeniden yükseliş trendine gireceğini söylemek mümkün. Hatta ekonomistlere göre TÜİK’e rağmen (!) Temmuz ayında enflasyon rekoru kırılabilir!

Yandaş köşe yazarları, anketçi ve troll hesaplarının zamlara ilişkin savunması da komik! “Millet İttifakı gelseydi de bu zamlar olacaktı! Biz de benzin, motorin kullanıyoruz. Biz de mağduruz ama acı reçeteyi hepimiz içeceğiz.” diyorlar.

Doğru ancak arada bir fark var!

Bu cümleleri kullananların hiç biri asgari ücretle ya da 7 bin 500 TL emekli maaşıyla geçinmek zorunda değil. Her biri muhtemelen en az 4-5 asgari ücret maaş alıyor. Dolayısıyla asgari ücretle çalışanların alım gücüyle onlarınki arasında uçurum var.

Daha da önemlisi “Biz bu acı reçeteyi neden içmek zorunda kalıyoruz?” sorusunu asla sormuyorlar. Rekor bütçe açığının, dış borcun sebebi ne? Hangi yanlış para ve maliye politikası bizi bu ‘acı reçeteyi’ içmek zorunda bıraktı? Bunun sorumlusu kim?

Bütün dünyada enflasyonun yükselmeye başladığı 2021 yılı Ağustos döneminde, “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” tezini ispat etmek için faizleri indir; bunun sonucunda doların ve dolayısıyla enflasyonun patlamasına neden ol; ardından doları tutmak için milyarlarca dolar rezervi gözünü bile kırpmadan yak, seçim öncesi bütçeyi kalbura çevir…

‘Öncelikli hedefimiz büyüme’ diyerek enflasyonla mücadeleyi ikinci plana at ve bütün bunları yaptıktan sonra da dönüp millete, “Yapacak bir şey yok; bu acı reçeteyi hepimiz içmek zorundayız.” de…

Ne güzel dünya, değil mi?

Bütçedeki açık o kadar fazla ki; heyetler halinde kapı kapı dolaşıp para arıyorlar. Ancak bir iktidar temsilcisi de çıkıp, “Biz nerede hata yaptık da ülke ülke gezip para aramaya başladık?” sorusunu sormuyor. Onlara göre herşeyi doğru ve olması gerektiği gibi yaptılar.

Ekranlara çıkan rejim temsilcilerine soru sorabilen de yok.

Daha onlarca benzer soru sorulabilir. Peki cevap veren çıkar mı; sanmıyorum. Böyle gelmiş ve görünen o ki daha uzun bir süre de böyle gidecek!

Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version