Şenol BALI
VAN – Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 6 yıl önce taşerondan sürekli işçi kadrosuna geçme kararı alınırken, Van Büyükşehir Belediyesi’ndeki yüzlerce işçi mağdur edildi. Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen işlerine dönemeyen işçilerden intihar eden, iş kazası geçiren ve boşananlar oldu. Kendilerine olan duyarsızlıktan yakınan işçiler, bir taraftan hayata tutunmaya çalışıyor, diğer taraftan işlerine geri dönmek için mücadele etmeyi sürdürüyor. İşçiler, yaşadıklarını Artı Gerçek’e anlattı.
4 Aralık 2017’de çıkan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile taşerondan sürekli işçi kadrosuna geçme kararı çıktı. Çıkan kararnameyle, Van Büyükşehir Belediyesi’nde kadro almaya hak kazanan işçilerin, güvenlik soruşturmaları da tamamlandıktan sonra isimleri belediyenin resmi internet sitesinde yayınlandı.
Kayyımla yönetilen belediye tarafından yayımlanan listeye göre, 1702 kişiyi mülakata alındı. Bunlardan 440 kişi elendi. Fakat kısa bir süre sonra elenen 134 kişi mahkeme kararı olmadan işe geri alındı. Geriye kalan 306 işçi ise dört defa mülakata girdi ancak her defasında ‘başarısız’ sayıldı.
Beşinci mülakata hazırlanan işçiler bir taraftan da hukuki mücadele veriyor. 2019’un şubat ayında mahkemenin, ‘Mülakat usulsüzdür, yasa gereği kanun yerine getirilmemiştir, işçiler işe iade edilmeli’ şeklindeki kararına rağmen hala işlerine dönmüş değiller. İşçilerin durumu hakkında Meclis’te de birçok kez soru önergesi verildi.
İşçiler, yıllardır hem başka işlerde çalışarak hayata tutunmaya çalışıyor hem de mücadele etmeye devam ediyor. Birçoğu gündelik işlerde çalışıyor. Düzenli bir işi olanların sayısı bir elin parmak sayısını geçmiyor. Bunların yanı sıra göç eden, intihar eden veya çalıştığı inşaatlarda kaza geçiren işçiler de oldu.
İşçilerden Zafer Uyar ve Nevzat Abukan, işten atılma süreçlerini, mücadelelerini ve beklentilerini Artı Gerçek’e anlattı. Aynı zamanda işçilerin sözcüsü olan Uyar, o dönem çalıştıkları belediyede kadroya geçiş hakkı kazanan 1800’e yakın işçinin olduğu bilgisini veriyor. Uyar’a göre kendilerine iletilen resmi yazıda kadroya geçtikleri söyleniyor ancak sonrası kocaman bir belirsizlik.
MÜLAKAT SORUSU: EFSANEVİ ÇEÇEN KOMUTAN KİM?
Dört ayrı mülakata girdi işçiler. İlginç ki 306 işçiden hiçbiri, bu mülakatlardan başarılı olamıyor. İlginç olan bir başka şey de sorulan sorular. Uyar, “Girdiğimiz ilk mülakattan 440 kişi elendik. Sorulan sorular, Kırk haramilerin lideri, Efsanevi Çeçen komutan, Barbie bebeğin yanındaki sevgilisi gibi absürt sorular soruldu. Hatta sekreter olan kadın bir arkadaşımıza betonun hacmi kaçtır diye soru yönlendirildi. Biz buna itiraz ettik. O süreçte bir mahkeme kararı olmadan 134 işçi geri alındı. Biz, 306 kişi günah keçisi ilan edildik, ortada kaldık” sözleriyle anlatıyor süreci.
Öte yandan, dönemin Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu konu hakkında yaptığı açıklamada, yapılacak mülakatların formalite olacağını, kimsenin mülakatlarda kalmayacağını, bütün işçilerin kadroya geçeceğini, soruların çalışanların kendi iş alanlarına yönelik olacağını belirtmişti. Fakat öyle olmadı. Uyar da tam olarak bu duruma dikkat çekiyor: “Yasa gereği mülakata girmemiz gerekiyordu. Türkiye genelinde yaşanan bu süreç 450 bin insana vardı. Bakanlık, bu sürecin formalite olduğunu ve kimsenin mülakattan elenmeyeceğini söylemişti. Bu söz, Van için geçerli olmadı.”
‘ÇIKARIRKEN KEYİF ALDIM’ DEMİŞTİ
Dönemin belediye sekreteri ve Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, Kayseri’de katıldığı bir televizyon programında, “Belediyeden yüzlerce insan çıkardık ve çıkarırken keyif aldım” demişti.
Uyar, buna ilişkin şu ifadelere yer veriyor: “Dönemin belediye genel sekreteri ve şu an Kayseri Talas Belediye Başkanı ve dönemin Valisi ve şu an Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, daha göreve gelir gelmez bizleri kategorize ve terörize etti. Gittikleri bölgelerde milliyetçi oyları devşirmek için bizleri günah keçisi ilan ettiler. Bunu neye dayanarak söylüyorum, kayıtları duruyor. Mustafa Yalçın, aday olduğu yerel seçimler öncesinde katıldığı bir TV programında ‘Van Büyükşehir Belediyesi’ne atandığımızda KHK’lar ile çıkarabildiğimizi çıkardık. 300- 500 kişi kaldı, onları da Özhaseki bakanımızın bilgisi dahilinde büyük bir zevkle işten çıkardım.’ demişti. Bizler aslında zevkle ve keyifle işten çıkarılan insanlar olduk. Toplumun duyarlı olması gereken konu bu. “
‘DİLENMİYORUZ, MÜCADELEMİZİN SAHİPLENİLMESİNİ İSTİYORUZ’
306 işçinin durumuna ilgililer hala bir çözüm getirmiş değil. Kent kamuoyunda da bir sessizlik var. Uyar, konuşmasının devamında kentteki sessizliğe bir de ‘sahipsizlik’ vurgusu ekliyor.
“Yerel aktörler konuyu sahiplenmiyor. Yani bir otlu peynire gösterdikleri duyarlılığı, hayatını kaybeden, şu an geçinemeyen ve hakları olmasına rağmen mağdur edilen işçilere de göstermeleri lazım. Şu an Türkiye’de bu durumda olan sadece bizleriz. Van kamuoyuna ricada bulunuyoruz, bizler keyif ve zevk üzerine işten çıkarılan emekçileriz. Dilenmiyoruz, bizim mücadelemizin sahiplenmesini istiyoruz. Dönüp baksınlar, Mustafa Yalçın’ın (Dönemin belediye genel sekreteri) çıkardığı işçiler ne halde. İntihar edeni, çığ altında kalanı, beyin kanaması geçirenler… Yaratılan mağduriyet ortada. “
Kararlı görünen işçiler şu sıralar girecekleri beşinci mülakatı bekliyor.
Uyar, “Terörize edilerek işten çıkarıldık. HDP döneminde işe alındığımız için işin muhatapları ‘Bize ne’ diyerek konuyu sulandırmaya çalışıyor. Oysa bizim davamız ekmek davası. Şu unutulmamalı; 5. Mülakata gireceğiz, 55. Mülakata da girsek bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Bizler, mücadeleci bir gelenekten geliyoruz. On yıl sonra da olsa o kurumdaki işimize başlayacağız ve onlar tarihin çöp sepetinde yerlerini alacak” diyor.
“Gelsinler, bireysel olarak baksınlar hiçbirimizin bir trafik cezası bile yoktur” diyen Uyar, yeniden dava süreçleri başlatacaklarını söylüyor ve mülakat tutanaklarının kendilerine gösterilmemesini mahkemeye taşıyacaklarını ekliyor.
BELEDİYE PERSONEL ALIYOR!
İşçiler, mücadelesini sürdürürken Van Büyükşehir Belediyesi, o süreçten sonra işçi alımlarına devam etti. Nitekim geçtiğimiz hafta da alımlar oldu. Uyar, bu duruma da değiniyor ve kendilerine verilen şu cevabı paylaşıyor: “Bunu sorduk. Bize, ‘Kazanılmış hakkınız var, ne zaman dönersiniz bilinmiyor ama belediye de kendi ihtiyaçları doğrultusunda personel alır ‘dediler.”
İşçiler, kendileri ile beraber ailelerin de mağdur edildiğini söylüyor. İşsiz kalanların yanı sıra farklı işlere savrulanlar da oldu. Hatta hayatını kaybedenler de. İntihar eden Mesut Babat ve 2020 yılında kentte yaşanan çığ felaketinde gönüllü olarak yardıma giderken iş makinası ile çığın altında kalan Murat Kapağan bunlardan bazıları. Yine işçilerden İdris Karaca ve Ferhat Altınköprü ise çalıştıkları inşaatlardan düştü. Uyar, bu süreci ‘Bizden alacağını aldı’ sözleriyle tarif ediyor.
Şöyle devam ediyor: “Babaysak hiçbirimiz babalık duygusunu yaşayamıyor. Aile bireyi olarak üstümüze düşen sorumlulukları yerine getiremiyoruz. Bundan dolayı intihar edenler oldu. Memleketten göç edenler oldu. Bir arkadaşımız, Tıp Fakültesi’ni kazanan kızını okutamadı. Toplumda üçüncü, dördüncü insan muamelesi görüyoruz. Başka yerde de çalışamıyoruz. Bizzat ben bir iş buldum, SGK’da belediyeden çıkışım görüldüğü için işe alınmadım. Böyle kötü bir duruma düşürüldük. Arkadaşlarımızın hiçbiri, sürekli bir işte çalışmıyor. İş verenler, devlet seni fişlemiş ben sen nasıl çalıştırayım diyorlar.”
‘İNTİHAR EDEN, KALP KRİZİ GEÇİREN VE BOŞANANLAR OLDU’
“Mülakatlara defalarca girdik, bir okul okumuş olsaydık şu an her birimiz bir fakülte öğrencisiydik ya da bitirmiştik” sözlerini kullanıyor Nevzat Abukan.
Abukan, işinden edilen 306 işçiden bir diğeri. Hem kendinin hem de arkadaşlarının bu süre zarfında yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“İntiharlar, kalp krizleri, boşanmalar… Çok şey yaşadık. İnşaatlardan düşen arkadaşlarımız da oldu. Bizler için büyük felaketler yaşandı. Yaşatılan bu mağduriyet çok feci bir şekilde bize döndü. Artık bu kutuplaşmayı, terörize etmeyi bitirmeleri, bu mağduriyeti gidermeleri lazım. Önceki hayatım güzeldi. İşten atıldıktan sonra evlendim, şu an bir çocuğum var. Gerçekten anlatması bile zor. Belki hala evimde izlenecek bir TV bile yok. Oldukça sorun yaşadık. Ekonomik olarak ailemle, toplumsal alanda sorun yaşıyoruz. Bu çok acı bir durum. Böyle devam etmemesi lazım.”
Kimsenin bireysel olarak sorunlu ve suçlu olmadığını kaydeden Abukan, bir de sitemde bulunuyor. Ona göre kentteki siyasi parti temsilcileri, STK’lar ve iş adamları, yaşadıkları sürece sessiz kaldı. Yaşanan durumun bireysel olmadığını söylüyor ve 306 ailenin yıllardır mağdur edildiğini ekliyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***