Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

OnlyFans ‘meselesi’ üzerine – Tuğba Sivri

OnlyFans 'meselesi' üzerine - Tuğba Sivri


Şöyle bir ön kabul var: Erkeklerin cinsel ihtiyaçları karşılanmazsa bunu zor kullanarak gerçekleştirirler. Bu doğal bir dürtüdür. Oysa taciz de tecavüz de cinsellikle değil, iktidarla ilgili suçlardır.


Dünyanın en eski mesleği”. Kadınların cinsel olarak sömürüsüne dayalı seks ticareti için kullanılan bu tabir, fuhuşun “kaçınılmaz”, “insan doğasının bir parçası” olduğu imasını taşıyor. Son zamanlarda bu ifadeyi farklı bağlamlarda tekrar tekrar işitiyoruz. Artık fuhuş (ya da yeni ifadeyle seks işçiliği -ki bunun bir işçilik olarak kabul edilmesinin tehlikeli olduğunu düşündüğüm için bu tabiri kullanmak istemiyorum), porno endüstrisi ve sosyal medya platformları sayesinde daha geniş bir sektörü tanımlıyor.

Pornonun geleneksel fuhuşa göre daha güvenli ve özgürleştirici olduğu anlatısı, cinsel içeriklerin satıldığı sosyal medya platformlarının çoğalmasıyla birlikte artık Onlyfans gibi platformlar için kullanılıyor. Çünkü buralarda kadınlar kendi içeriklerini odalarından hiç çıkmadan üretebiliyor, alıcı/izleyiciyle direkt temas kurmadan ve “pezevenklere” bağlı olmadan para kazanabiliyorlar. Bu iddialara yazının devamında cevap arayacağım, ancak önce şunu belirtmeliyim: Geçtiğimiz hafta bir grup insanın “ahlaki gerekçelerle” CİMER’e yaptığı şikâyetler sonrası Onlyfans uygulaması Türkiye’de yasaklandı.

‘YASAKÇI ZİHNİYET KADINLARI TEHLİKEYE ATIYOR’

Onlyfans’ın yasaklanması üzerine sosyal medyada hem platformda içerik üretenlerden hem de platformun destekleyicilerinden tepkiler geldi. Yasak, bir grup ahlakçının “aile yapımız bozuluyor” söylemine dayanıyor ve bu nedenle aslında kadınların ne yapıp ne yapmayacağını söyleyen muhafazakâr sistemin bir uzantısı işlevini görüyor. Ancak Onlyfans gibi platformlar gerçekten kadınların “özgürce para kazanabilecekleri” alanlar mı? Gelen tepkilerden yola çıkarak bu soruyu ele alalım.

En çok karşılaştığım yorum, Onlyfans’ın kapanmasıyla birlikte erkeklerin çok daha saldırgan ve tacizkâr olacağına, cinsel isteklerini karşılayamayan erkeklerin tecavüze yelteneceklerine yönelikti. Bu bana Süleyman Demirel’in, kendisine genelevlerin kapatılması meselesi sorulunca “Genelevleri kapatalım da millet bizi mi s.ksin?” sözünü anımsattı.

Burada şöyle bir ön kabul var: Erkeklerin cinsel ihtiyaçları karşılanmazsa bunu zor kullanarak gerçekleştirirler. Bu doğal bir dürtüdür. Oysa taciz de tecavüz de cinsellikle değil, iktidarla ilgili suçlardır. Dahası erkeklerin “seks hakkı” gibi bir haktan söz etmek başlı başına erkeği dünyanın merkezine alan, onların arzularını karşılamanın da kadınlara ve bazen bazı başka erkeklere ve çocuklara düştüğünü kabullenen bir anlayışı ifade ediyor.

Kadınların cinsel arzuları, erkeklerinkini tatmin etmek yahut onlar tarafından arzulanmaktan ibaret, pasif bir konuma sıkıştırılıyor. Bunlar ne bilimsel ne doğal gerçeklikler. Erkeklerin de kadınlar kadar cinsel arzularını kontrol edebilme yetenekleri var ve bu arzuları tatmin olmadığında bunu zorla eldeetmek gibi bir hakları yok. Bu kadar temel bir şeyi 2023 yılında hatırlatmak zorunda olmamız ne acı, değil mi?

Burada bir parantez açalım ve Onlyfans’ın kapanmasını isteyen yahut bu konuda negatif propaganda yapan erkeklerin büyük kısmının sosyal medya hesaplarında porno hesapları takip ettiğini de not düşelim. Muhafazakâr ahlak, kadınları zaten “fahişeler” ve “anneler/anne adayları” olarak ikiye ayırır ve erkeklerin “sözde seks ihtiyacını” karşılamak üzere belli kadınların kullanılmasını, ancak bunun gizlice yapılmasını ister. Süleyman Demirel’i tekrar analım.

ONLYFANS KADINLARIN YARARINA MI?

Şimdi biraz platformun gerçeklerinden bahsetmek istiyorum. Çünkü tüm dünyada sınıfsal farkların gitgide açılması, göç zorunluluğu, eğitimli işsizlik gibi ekonomik gerçeklikler nedeniyle kadınların fuhuşa yönelmesi söz konusu. Bu durum, özellikle OnlyFans gibi platformlar tarafından “özgür tercih” olarak sunulsa ve kadınların buralarda “sıfır sermayeyle çok para kazanma” fırsatı yakalayabilecekleri söylense de işin gerçeği bu değil.

Thomas Hollands’ın araştırmasına göre, OnlyFans’teki hesapların yalnızca %1’lik kısmı, tüm paranın %33’ünü kazanırken hesapların ilk %10’u tüm paranın %73’ünü kazanıyor.1 Buradaki eşitsizlik, Hollands’ın deyimiyle bir apartheid durumundan bile daha kötü.

Yani OnyleFans’te hesap açıp ayda milyonlar kazanmak, kullanıcıların yüzde 90’ına yakını için bir seçenek değil. Yine Hollands’ın verilerine göre, çoğu hesap, komisyondan sonra ayda 145 dolardan daha az gelir elde ediyor. En yaygın gelir 0,00 ABD dolarıyken sonraki en yaygın gelir 4,99 ABD doları. Bunların Amerika’daki veriler olduğunu göz önüne aldığımızda Türkiye’deki durumun çok daha kötü olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.

OnlyFans’te en çok para kazananlar sosyal medyada çok takipçisi olan yahut geleneksel medyada ünlü olan isimler. Bunun dışında para kazanmanın bir yolu da bahşişler. Bahşiş alabilmek için kullanıcıya özel içerikler üretmeniz gerekiyor ve bunun anlamlı bir paraya ulaşması için de her gün saatlerce buraya mesai harcamanız, sizden beklenen “aşırı” isteklere yanıt vermeniz gerekiyor. Erkeklerin kadınlara para karşılığı istediklerini yaptırabilmeleri, tamamen iktidar kurmakla alakalı olarak ele alındığında bu “özel içeriklerin” ne gibi aşağılamaları içereceğini de tahmin etmek zor değil.

Örneğin Julie Bindel’in makalesinde belirttiği gibi, kadınların çoğuna, erkek abonelerin cinsel fantezilerini canlandırmaları için para ödeniyor. Yine aynı makalede, OnlyFans’ta içerik yaratıcısı olan Eloise’in şu sözlerine yer veriliyor: “Benden bir kız öğrenci gibi giyinmem ve kendi kendime mastürbasyon yapıyormuş gibi davranmam istendi. Bir keresinde boynuma bir ip bağlamam ve boğuluyormuş gibi yapmam söylendi.”2

Ayrıca OnlyFans’in yalnızca üyelerin girebildiği, güvenli bir yer olduğu iddiası da doğru değil. Sitedeki birçok videonun üreticilerinden izin alınmaksızın PornHub’a yüklendiği ortaya çıktı. Yine sitenin içerik üreticilerinden Claudia, ana “müşterilerinden” birinin, üstsüz fotoğraflarından birinden pornografik bir meme yaptığını ve bunu bir porno sitesinde yayınladığını keşfetti. “Aslında gururla bana gönderdi. OF’ye şikâyet etmeye çalıştım ama onlardan hiç haber alamadım. Onlara beş kez e-posta gönderdim. Sonunda pes ettim ve hesabımı sildim.” diyen Claudia, ”Her abone bana haftada 10 dolar ödedi ve OF’den yapılan kesintiden sonra bana 8 sterlin kaldı. Kiramı ödeyebilmek için mümkün olduğu kadar çok aboneye ihtiyacım vardı, bu da her gün yeni resimler yayınlamak ve gittikçe daha fazla müstehcen şeyleri kabul etmek anlamına geliyor,” derken, “Sonunda kendimi bitkin ve aşağılanmış hissettim ve üyeliğimi iptal ettim” diye ekliyor.1

NEOLİBERALİZMLE FEMİNİZM BİRLİKTE MUTLU MU?

Feminist teorisyen Nancy Fraser, feminizmin aile içi şiddet, cinsel saldırı ve üremeye yönelik baskı gibi “ekonomik olmayan” adaletsizlikleri görünmez kılan ekonomik indirgemeci anlayışı haklı olarak eleştirdiğini; “ekonomizmi” reddeden ve “kişisel olanı” politize eden feministlerin, toplumsal cinsiyet farklılığının kültürel inşalarına dayanan statü hiyerarşilerine meydan okumak için siyasi gündemi genişlettiğini belirtir.2

Bunun sonucunda hem kültürü hem ekonomiyi kapsayacak şekilde daha geniş bir adalet mücadelesinin olması gerekirken tek taraflı bir “cinsiyet kimliği” politikasına yönelindiğini söyleyen Fraser, “Gerçekte, tam da koşulların ekonomi politiğin eleştirisine iki kat daha fazla dikkat gösterilmesini gerektirdiği bir anda, kültürel cinsiyetçilik eleştirisini mutlaklaştırdık” der.

Genç kızların “bir an önce 18 olup OnlyFans açmak ve çok para kazanmak” şeklinde telkin edilmesi (ki 18 yaş altındakilerin siteye üye olmasını engellemenin geçerli bir yolu yok), hele ki bizimki gibi kadınların insan yerine konmadığı ülkelerde hem çocukları hem de kadınları büyük bir tehlikeye atıyor. Eğitime erişimin gitgide eşitsizleştiği, kızların okuma oranlarının düştüğü, eğitimli işsizliğin arttığı bir ekonomik ortamda OnlyFans gibi platformların cinsel özgürlük sağlayacağını düşünmek, kadınları meta olarak gören ataerkil anlayışı kavrayamamak demek.

Yükselen milliyetçi/dinci faşist dalga ve ekonomik krizle birlikte okuduğumuzda kadınların metalaşması sorunu çok daha ciddi bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medyada artan kurla birlikte ekonomik eşitsizliklere karşı yapılan yorumlarda, yurt dışından gelen ve dövizle para harcayan turistler için “Bizim hayal edemediğimiz tatilleri yapıyor, bizim gidemeyeceğimiz yerlere gidiyor, bizim hayalini kuramayacağımız kadınlarla birlikte oluyorlar” şeklinde yorumlar yapılıyor.

Bunun, kadınların ticari bir meta olarak insandışılaştırılmasının bir sonucu olduğunu görmek ve bu anlayışın ana akımlaşmasının kadına yönelik şiddeti artıracağını fark etmek gerek. Erkekler, paraları olduğu müddetçe kadınlara istediklerini yaptırabilecekleri, artık tek tuşla erişebildikleri bir fuhuş endüstrisi içinde yaşıyorlar. Pornonun özellikle erkek çocukların ve gençlerin cinsellik algısına verdiği zarar, OnlyFans gibi platformlarla katlanıyor ve erkekler, kadınlara hükmetmenin bir yolu olarak ekonomik eşitsizlikleri kullanıyor. Ekonomik olarak buna güçleri yetmediğinde de ahlakçılık maskesiyle kadınları damgalayarak onlara şiddet uygulamayı kendilerine hak görüyorlar.

Bir yanda tarikatlar elinde kurumsallaşan dinci gericilik, diğer yanda noeliberal sermaye gruplarının sözde özgürlükçü piyasa anlayışı arasında kadınların işi daha zor. Kadınlar olarak bedenlerimizin ve cinselliğimizin metalaşmasına engel olmak, insandışılaştırılmaya karşı çıkmak, özellikle genç kızların bu sektörün verdiği zararların farkına varmasını sağlamak ve ne “zengin koca bulmanın” ne de OnlyFans’te ayda milyonlar kazanmanın sunulduğu gibi özgürlük getirmeyeceğini fark etmek zorundayız.

Notlar:

1 Thomas Hollands, The Economics of OnlyFans , https://xsrus.com/the-economics-of-onlyfans

2 Julie Bindel, There’s nothing ’empowering’ about the sex work on OnlyFans

3 Nancy Fraser, How feminism became capitalism’s handmaiden – and how to reclaim it?

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version