Artı Gerçek – CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi” kapsamında İzmir’deki 842 okulda imam ve vaiz görevlendirilmesini Meclis gündemine taşıdı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Yücel, “ÇEDES Projesi ve manevi danışmanlık uygulamasıyla, Türkiye’deki laik çağdaş eğitim faaliyetlerinin bir bölümü Milli Eğitim Bakanlığı’nın görev alanından çıkarılarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görev alanına mı dahil edilmek istenmektedir” diye sordu.
Yücel, TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, şu ifadeleri kullandı:
‘GELECEK KUŞAKLAR İÇİN İDEOLOJİK ŞEKİLLENDİRME HEDEFLENİYOR’
“Bir toplumun gelişip ilerlemesinde en önemli unsur eğitimdir. Bu nedenle eğitim politikalarının, akıl ve bilimi önceleyen bir anlayışla ve laiklik ilkesi çerçevesinde şekillendirilmesi gerekir. Nitekim Anayasa’nın 42’nci maddesinde de buna dikkat çekilmiş ve ‘Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır’ denilmiştir. Ancak ülkemizde Anayasa ile güvence altına alınan bu esaslar, son 21 yılda büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Bilimsel ve çağdaş eğitimden uzaklaşılmış, eğitimin temel sorunlarını çözecek adımlar atılmamış, tarikatlar ile cemaatlerin eğitim sistemi üzerindeki etkileri artmış, araştıran, sorgulayan bireyler yetiştirmek yerine gelecek kuşakları ideolojik olarak şekillendirmeyi hedefleyen politikalar çeşitli projeler aracılığı ile yürürlüğe koyulmuştur.
‘CUMHURİYET’İN DEĞERLERİNİ VE LAİKLİK İLKESİNİ ZAYIFLATACAK NİTELİKTE’
Bunlardan biri de, ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesidir. Bu kapsamda, İzmir’deki okulların üçte birine denk gelen 842 ilkokul, ortaokul, liseye ‘manevi danışmanlık’ hizmeti altında imam, müezzin, vaiz ve din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğreticisi görevlendirilmiştir. Bu uygulama, Anayasa ve yasalara aykırı, Cumhuriyet’in değerlerini ve laiklik ilkesini zayıflatacak niteliktedir. ‘Manevi danışmanlık’, mevcut sorunları tespit etmek ve çözüm yollarını bilimsel yolla bulmak yerine, bireylerin eksikliklerini öne çıkaran, kişisel hatalar üzerinden değerlendirme yapan bir uygulamadır. Oysa, gelişim çağındaki çocukların ve gençlerin beklenti, talep ve sorunlarını psikoloji alanının yaklaşımlarıyla ve bilimsel verilere dayanarak ele almak bir zorunluluktur. Okullarda bu görevi üstlenen rehber öğretmenler varken, üstelik rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümünden mezun olan binlerce kişi atama beklerken, ‘manevi danışmanlık’ gibi bir uygulamanın hızlı biçimde hayata geçirilmesi düşündürücü ve kaygı vericidir. Öğrencilerin, psikolojik ve bedensel gelişime yönelik uzmanlığı olmayan kişilere emanet edilmesi geri dönülemez sonuçlara yol açabilir.”
Yücel, Bakan Yusuf Tekin’e şu soruları yöneltti:
“1) Türkiye genelinde, önergenin yanıtlandığı tarihe kadar, ÇEDES Projesi kapsamında ‘Manevi Danışman’ adı altında kaç imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğreticisi atanmıştır?
2) Okullara atanan manevi danışmanların eğitim düzeyleri nedir? Kaçı psikoloji, pedagoji, rehberlik ve sosyoloji alanlarında eğitim almıştır?
3) Öğrencilerin gelişim sürecinde gereksinim duydukları rehberlik ve psikolojik danışmanlık görevini, bu konuda hiçbir deneyimi ve uzmanlık bilgisi olmayan din görevlileri mi üstlenecektir?
4) Manevi danışmanlar ile öğrenciler arasındaki iletişimi okullarda hangi birim sağlayacaktır? Velilerin izni olmadan ve ebeveynlere haber verilmeden çocuklara ‘destek’ ya da ‘rehberlik’ adı altında ‘manevi danışmanlık’ hizmeti verilmesi söz konusu mudur?
5) Tamamen bilimsellikten uzak bu uygulamayla, psikolojik yardıma gereksinim duyan çocuklarla ilgili yaşanabilecek müdahale zafiyetinin ve olası üzücü durumların önüne geçilmesi için hangi tedbirler alınmıştır?
6) Mayıs ayında Akdeniz Üniversitesi yerleşkesindeki KYK yurtlarında kalan Halil Gülcan, Emre Kandemir ve Muhammet Kaya adlı 3 öğrencinin intiharlarının ardından yurtlarda ‘manevi danışmanlık’ sistemine son verilirken, ilk ve orta dereceli okullarda bu uygulamanın yeniden gündeme getirilmesinin nedeni nedir?
7) ÇEDES Projesi ve manevi danışmanlık uygulamasıyla, Türkiye’deki laik çağdaş eğitim faaliyetlerinin bir bölümü Milli Eğitim Bakanlığı’nın görev alanından çıkarılarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görev alanına mı dahil edilmek istenmektedir?
8) Anayasa’ya ve çağdaş eğitim sistemine aykırı, kutuplaşmayı arttıracak, laik bilimsel eğitime darbe vuracak olan ÇEDES projesine ilişkin MEB ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilgili birimleri arasında imzalanan iş birliği protokolü iptal edilecek midir?” (ANKA)
TÜGVA’nın İstanbul Ortaokul Yaz Programı’na tepki: ‘Eğitime cemaatleri karıştırma projesi’
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***