Mühdan SAĞLAM
– Komşu Yunanistan, hiçbir partinin çoğunluğu sağlayamadığı ve koalisyon görüşmelerinin başarısız olduğu 21 Mayıs seçimlerinin ardından bugün yeniden genel seçim için sandık başında. Anketler, muhafazakâr Başbakan Kiryakos Miçotakis’in ipi göğüsleyeceğini ve seçim sistemi sayesinde güçlü bir hükümet kurabileceğini öngörüyor.
Peki Miçotakis’in partisi Yeni Demokrasi, pandemi sonrası yaşanan ekonomik sorunlara ve tekrarlanan göçmen facialarına rağmen oylarını nasıl artırdı? Sol partilerin oyları ne durumda? Syriza’nın gücü neden eriyor? Türkiye-Yunanistan ilişkilerini yeni dönemde ne bekliyor?
Bu soruları, Atina merkezli siyasi ve ekonomik analiz sitesi MacroPolis’in kurucu ortağı ve editörü olan, aynı zamanda Avrupa basınından The Guardian, Die Zeit ve Politico’ya katkıda bulunan gazeteci Nick Malkoutzis ile konuştuk.
Kiryakos Miçotakis’in partisi Yeni Demokrasi, 21 Mayıs seçimlerinde oyların neredeyse yüzde 41’ini aldı. Miçotakis hükümeti Covid-19 salgını, yüksek göçmen sayısı, Ukrayna’daki savaş ve yaşam maliyeti krizi gibi birçok zorlukla karşılaşmasına rağmen, oylarını nasıl artırdı?
Yeni Demokrasi ve Miçotakis, seçim öncesi vaatlerinden bazılarını yerine getirmeyi başardığı için seçmenler tarafından ödüllendirildi. Neler yaptı derseniz; ilk olarak, vergileri azalttı, asgari ücreti artırdı ve kamu sektöründe bazı reformlara başlattı, bunlar vaatleriydi zaten.
Ayrıca Covid, enerji krizi ve yaşam maliyeti krizi gibi ekonomik sorunlarla başa çıkmak için hanelere ve işletmelere yardım paketleri açıkladı. Bu yardımlarla, yani milyarlarca avro harcayarak, partisinin desteğini güçlendirdi. Bu destek paketleri Yunanlar için önemliydi çünkü 2010’daki ekonomik krizden sonra bir anlamda devlet bu destekleri durdurdu. Miçotakis hükümetinin destek paketleri halkta sadece maddi açıdan rahatlama yaratmadı. Aynı zamanda devletin zor zamanlarda onlara destek olduğunu gösterdi.
‘MİÇOTAKİS YUNAN HALKININ UMUTLU BİR GELECEK TALEBİNİ DOĞRU ANLADI’
Geçmişte bunları yaparken iktidar gelecek konusunda da bence toplumu anladı. Yunan halkı, krizden bu yana değişti. Çoğu insan gelecekte ülkenin nelerin üstesinden gelebileceğini, önümüzdeki yıllarda ülkeyi ne beklediği konusunda umuda ve olumlu bir hikâyeye ihtiyaç duyuyor. Miçotakis bu konuda toplumu doğru anladı ve onlara olumlu bir hikaye sundu.
Son olarak, seçim döneminde de başarılı bir performans gösterdiler. Örneğin hükümetin çok etkili bir iletişim stratejisi vardı. Çoğunlukla hükümet yanlısı ana akım medyanın yardımıyla, seçmenler Miçotakis’in başarıları hakkında çok iyi bilgilendirildi. Buna karşın yapmadığı veya yanlış yaptığı konuların üstü örtüldü. Dahası seçim döneminde muhalefet daha negatif ve öfkeli bir tonda kampanya yürütürken, Miçotakis’in sakin ve olumlu bir retorik kullanması oylarını artırmasında etkili oldu ve oluyor.
‘ANKETLERE GÖRE MİÇOTAKİS ÇOĞUNLUĞU SAĞLAYACAK’
21 Mayıs’tan farklı olarak bu seçimde daha farklı bir seçim istemi olacağı söyleniyor. Yani 25 Haziran seçimleri için oylama sisteminde ya da sonuçların hesaplanmasında herhangi bir değişiklik olacak mı?
Evet, aslında seçim sistemi değişikliği yok ancak farklı bir durum olacak. Şöyle 21 Mayıs seçimleri nispi temsil sistemi kullanılarak yapılmıştı ancak 25 Haziran seçimlerinde kazanan partiye 50 sandalye ek olarak verilecek. Bu da seçimin galibinin tek başına hükümet kurmasını kolaylaştıracak. Yunanistan parlamentosunda 300 sandalye bulunuyor, dolayısıyla kazanan partinin en az 151 sandalyeye ihtiyacı var. Kamuoyu yoklamalarının çoğu Yeni Demokrasi’nin 160 civarında sandalye alacağını gösteriyor.
‘SYRIZA, SEÇMENLERİ ÇÖZÜMÜ OLDUĞUNA İKNA EDEMEDİ’
Yazılarınızda, Yunanistan’ın ana muhalefet partileri olan sol SYRIZA ve merkez sol PASOK’un 21 Mayıs seçimlerindeki performansını ele aldınız. Özellikle SYRIZA’nın oyları yüzde 31,5’ten yüzde 20’ye düştü. Sol partiler neden seçimlerde ciddi kayıplar yaşadı? Seçmenleri neden ikna edemediler?
SYRIZA Yunanistan krizi sırasında, 2015 yılında iktidara gelirken, esas olarak bir protesto partisi olarak başarı ve güç kazandı. Ancak kriz dindikçe ve Yunan ekonomisi yeniden büyümeye başladıktan sonra, seçmenler daha yapıcı taleplerde bulunmaya başladı. Bu noktada SYRIZA seçmenleri ülkenin sorunlarına ilişkin eleştiriden öte bir cevabının olduğuna ikna edemedi. SYRIZA 2019’da da bunu sağlayamadı ve bu seçimlerde de oy kaybını sert düşüşle devam ettirdi.
‘SYRIZA DİĞER SOL PARTİLERLE KÖPRÜ KURMAYA ÇALIŞMADI’
SYRIZA bu seçim kaybını nasıl açıkladı? Sizce daha fazla oy alabilirler miydi? Nerede hata yaptılar ya da fırsatları kaçırdılar?
SYRIZA, 21 Mayıs seçimleri sonrasında bir değerlendirme yaptı. Seçimde halkın umutlarından ziyade korkularına hitap etmişti ve bu konuda yanlış yaptığını kabul etti. Ancak seçim sürecinde partinin mesajlarında tutarsızlıklar vardı. Dahası Yeni Demokrasi’nin vergi gibi konularda kurduğu tuzaklara düşen kötü bir kampanya yürüttü. Çipras da büyük bir taktik hatası yaptı. Çipras, seçimden önce soldaki diğer partilerle “ilerici bir ittifak kurmayı düşünüyoruz” açıklamasını yaptı. Buna karşın seçmenlerin zihninde bu fikri geliştirmek için yeterince çaba sarf etmedi ve işbirliğinin temelini oluşturmak adına PASOK veya diğer küçük partilerle herhangi bir köprü kurmak için kesinlikle hiçbir şey yapmadı.
Bir de şunu ekleyeyim; SYRIZA, üçüncü kurtarma paketi konusunda 2015’te yaptığı referanduma aceleyle gitti. Ardından çıkan ‘hayır’ oylarını yeteri kadar görmedi, hatta görmezden geldi. Bu çerçevede SYRIZA referandumun yükünden kurtulamadı. Bu durum partinin ve özellikle de lideri Çipras’ın güvenilirliğine zarar verdi.
‘PASOK SYRIZA’YA GÖRE DAHA İYİ BİR PERFORMANS SERGİLEDİ’
PASOK’a gelirsek, aslında PASOK son seçimde biraz daha iyi bir performans sergiledi. Mayıs ayındaki desteği 2019’daki seçime göre arttı. Yaklaşık 18 ay önce yeni bir lider, Nikos Androulakis’i seçti.
Androulakis’in PASOK’un oylarını artırmasında etkisi oldu mu?
Bence evet, Androulakis partiyi hem ekip açısından yenilemeye çalışıyor hem de politik fikirleri açısından yapıcı olmaya çalışıyor. Ancak partinin Yunan siyasetinde yeniden bir güç olarak kabul edilebilmesi için daha kat etmesi gereken uzun bir yol var.
‘MİÇOTAKİS ERDOĞAN İLE MASAYA OTURMAYA HAZIR OLDUĞUNU SÖYLEDİ’
Türkiye-Yunanistan ilişkileri son iki yıldır Erdoğan ile Mitsotakis arasında söz düellosuna sahne oluyor. Gerilim hava sahasından Akdeniz ve Kıbrıs sorununa uzanıyor. Yunanistan’ın F-35 talebi, Türkiye’nin F-16 talepleri… Miçotakis yeniden seçilirse Türkiye ile ilişkilerde yeni bir sayfa açılır mı yoksa gerginlik devam mı eder?
Miçotakis önümüzdeki haftalarda veya aylarda Erdoğan ile masaya oturmaya hazır olduğunu söyledi. Hatta Atina’da bazı yetkiler Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinin Yunan hükümeti için daha iyi olduğunu söylüyor. Onlara göre gelecekte yapılacak bir Yunanistan-Türkiye müzakeresinde bildiklerini düşündükleri birinin masanın diğer tarafında olması, tanımadıkları birinin olmasından daha iyi.
Bunun yanında Yunan yetkililer de ABD ve AB’nin, Atina ile Ankara’nın konuşmasını, mümkünse aralarındaki anlaşmazlıkları çözmesini istediğinin farkında. Bana göre her şeyi çözüme kavuşturmaları çok zor. Ancak önümüzdeki yıllarda en azından bir miktar ilerleme kaydetmek için yeterli istek var gibi görünüyor. Yine de bu iyi niyetin ne kadar süreceğini göreceğiz.
‘ERDOĞAN’IN GÖÇ İÇİN AÇTIĞI SINIR YUNAN HALKI TARAFINDAN İSTİKRARSIZLAŞTIRMA GİRİŞİMİ OLARAK GÖRÜLDÜ’
Yunanistan’ın son iki yılda Türkiye’ye yönelik politikasının söylemsel olarak sertleşmesini toplum nasıl değerlendiriyor?
Aslına bakarsanız, Miçotakis’in iktidarda olduğu dört yıl boyunca seçmenden en fazla destek aldığı alan dış politika. Miçotakis, Türkiye’ye yönelik tutumu nedeniyle halkın ve medyanın büyük bir kısmının alkışını aldı. Bu destek özellikle Şubat 2020’de Yunanistan ile Türkiye arasındaki Evros sınırında yaşanan göçmen akını olayından sonra belirginleşti. Atina’da bu olay, Erdoğan’ın göçmenleri araçsallaştırma ve onları Yunan hükümetini istikrarsızlaştırma girişimi olarak görüldü. Yunan halkının büyük bir kısmı da aynı şekilde düşündü. Bu nedenle kara sınırının güçlendirilmesine destek oldu. Benzer biçimde, Yunan halkı zorlu ekonomik koşullara rağmen ABD ve Fransa ile yapılan savunma anlaşmalarını ve ekipman alımını memnuniyetle karşıladı.
Ancak şunu da açıklayayım: Bu hissiyatta, Erdoğan’a yönelik tutum etkili. Halkta Erdoğan’a güvenilmeyeceğine dair bir kanaat var. Türk yetkililer tarafından başvurulan saldırgan dil zaman zaman Yunanistan’da iç desteği konsolide etmekte kullanılıyor ancak gerçek sadece bu değil. Bu söylemler toplumda gerçek bir tehdit algısına ve korkuya neden oluyor. Zaman zaman bu korku Yunan medyasının konuyu ele alış biçimiyle daha da artıyor ancak pek çok Yunanın Türkiye’nin davranış ve eylemlerinden gerçekten endişe duyduğunu yok sayamayız.
‘TEKNE FACİASI GÖÇMENLERE DAİR BÖLÜNMEYİ GÜÇLENDİRDİ’
Yunanistan açıklarında geçen hafta göçmenleri taşıyan bir tekne daha battı. Kazada en az 78 kişi öldü. Bazı yardım kuruluşlarına göre gemide 700’den fazla kişi vardı. Bu durum Yunanistan’da nasıl yankı buldu?
Tahmin edebileceğiniz gibi hem medyada geniş yer buldu, hem toplumda çok konuşuldu. Ancak bunun seçim sonuçları üzerinde bir etkisi olacağından şüpheliyim. Olsa olsa, çok güçlü bir göçmen karşıtı pozisyona sahip olan aşırı sağdaki uç partileri biraz güçlendirir.
Aslında bu trajedi, toplumdaki bölünmeyi güçlendirdi. Bir yanda hükümetin ve AB’nin göçmenlere yönelik tutumunun insanlık dışı ve Batı ilkelerine aykırı olduğunu düşünenler var. Diğer yanda göçün başkalarının sorunu olduğunu ve Yunanistan’ın sınırlarını korumaya odaklanması gerektiğini düşünenler. İkinci grup şu anda Yunanistan’da çoğunluğu temsil ediyor.
‘MİÇOTAKİS SEÇİLİRSE AYNI GÖÇ POLİTİKASINI İZLEYEBİLİR’
Göçmen meselesi Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da gündemin üst sıralarında yer alıyor. Seçimler sırasında siyasi partiler bu konuya nasıl yaklaştı? Sizce yeni dönemde nasıl bir yol izlenecek?
Gemi kazasına kadar göç konusu bu seçim kampanyası sırasında pek gündeme gelmedi. Kamuoyu yoklamaları, trajediden sonra seçmenler için önem kazandığını gösteriyor. Yeni Demokrasi, göç konusunda güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğine inanıyor çünkü halk arasında bu konu gündemde. Dahası bu konuda bir adım atmazsa sağdaki partilere oy kaybettirmekten endişeleniyor.
Yunanistan’da göçmen karşıtı politikalara yaslanan partiler var. Bunlardan Helen Çözümü (Elliniki Lisi), küçük, aşırı milliyetçi bir parti. Göç konusunda da aşırı bir tutuma sahip. Bu parti de Miçotakis’in partisine tehdit oluşturuyor. Benzer biçimde aşırı muhafazakar NİKİ ve aşırı sağcı Spartiates de parlamentoya girmek için yarışıyor. Burada çetrefilli bir durum var, bu nedenle yeniden seçilmesi halinde Miçotakis’in göç konusunda aynı politikayı izlemeye devam etmesini bekliyorum.
Kaynak:
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***