İSTANBUL – TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, İmralı Cezaevi’ndeki tecridin toplumda kaygılara yol açtığını belirterek, “CPT raporlarının tümü açıklanmalı ve tüm tavsiyelere uyulmalıdır” çağrısı yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilciliği, 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla İHD binası önünde açıklama gerçekleştirdi. “26 Haziran işkenceye karşı mücadele ve işkence görenlerle dayanışma günü, işkencesiz bir dünya mümkün” pankartı açılan açıklamada, “Susma, suça ortak olma”, “insanlık onuru işkenceyi yenecek”, “İnsan haklarıyla insandır” dövizleri taşındı. Açıklamaya, hak savunucularının yanı sıra yanı sıra Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Amed Milletvekili Ceylan Akça Cupolo katıldı.
CEZALANDIRMA VE YILDIRMA POLİTİKASI
Açıklamayı yapan THİV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’nün tüm insan hakları savunucuları açısından önemli bir gün olduğunu belirterek, işkencenin sözleşmelerde çok açık bir şekilde belirtilmesine rağmen dünyadaki ki birçok ülkede toplumlara karşı insanlık dışı bir cezalandırma ve yıldırma politikası olarak kullanıldığını söyledi. Türkiye’nin sözleşmeyi 1988 yılında kabul ettiğini anımsatan Efe, buna rağmen Türkiye’de işkencenin hala devam ettiğini vurguladı. Türkiye’de ki “İşkenceye sıfır tolerans” sözünün bir propagandadan öteye gitmediğini dile getiren Efe, polisin barışçıl toplanma ve gösterilere müdahalesiyle sokak ve açık alanlarda kötü muamele ve işkencenin hat safhaya çıktığının altını çizdi. Efe, “Keza yıl boyunca demokratik bir toplumun temelini oluşturan ve Anayasa tarafından da teminat altına alınmış olan toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini kullanmak isteyen başta Cumartesi Anneleri-İnsanları olmak üzere, kadınlar ve LGBTİ+’lar, işçiler, yaşam savunucuları, siyasi partilerin üye ve yöneticileri, meslek örgütlerinin üye ve yöneticileri, insan hakları savunucuları bu zalimane kolluk şiddetine maruz kalmışlardır” dedi.
İMRALI TECRİDİ
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın durumuna dikkat çeken Efe, “Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) raporlarında da yer verildiği üzere İmralı Hapishanesi’nde uygulanan kabul edilemez izolasyon toplumda ciddi kaygılara yol açmaktadır” diye belirtti.
TALEPLER
İşkencenin insan eliyle yapıldığını ve ancak insanların bunu durdurabileceğini söyleyen Efe, işkencenin en öncelikli muhatabının devlet olduğunu söyledi. Efe, insan hakları savunucuları olarak taleplerini şöyle sıraladı:
“* İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.
* Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.
* Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
* Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.
* Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye ek Protokol (OPCAT) ve BM Paris Prensiplerine uygun tümüyle bağımsız yeni bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.
* Kolluk Gözetim Komisyonu tarafsız ve bağımsız hale getirilmelidir.
* İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.
* İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.
* Hapishaneler insan hakları ve hukuk örgütlerinin denetimine açılmalıdır.
* CPT raporlarının tümü açıklanmalı ve tüm tavsiyelere uyulmalıdır.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***