Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
ANKARA – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mart 2021’den sonra ilk kez politika faizini artırdı. Yüzde 8,5 seviyesindeki faiz yüzde 15’e yükseltildi. Ekonomistler ise iktidarın “ortodoks politikalara” dönerek sermaye girişinin sağlanmak istediğini ancak enflasyona karşı daha kapsamlı bir program uygulanması gerektiğini söylüyor.
Peki faiz artırımını ne anlama geliyor? Uzun süredir sürdürülen düşük faiz politikasından neden vazgeçildi? İlerleyen süreçte faizde ne gibi değişimler olabilir?
‘ÜLKEYE DÖVİZ GİRİŞİNİ SAĞLAMAYI AMAÇLIYORLAR’
Eski Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, “düşük faiz” politikasının başarısız olduğunun net olarak ortaya çıktığı görüşünde. İktidarın “ortodoks politikalara” geri dönüş izlediğini belirten Babuşçu’ya göre, Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan atamalarının temel amacı, yabancı sermayenin gelişini sağlamak.
Sermaye girişi için güven ortamının oluşması gerektiğini ve bu ortamın oluşmasının uzun zaman alacağını dile getiren Babuşçı, “Güven kaybetmek kolay ama sağlamak zor. Ülkeye döviz girişini sağlamayı amaçlıyorlar. Şimşek ve Erkan’ın networklerinin yanı sıra destek olarak da faiz oranlarını yükseltip ilişkilerden faydalanmak amaçlanıyor” dedi.
‘SIKI PARA POLİTİKASI YEREL SEÇİMDEN SONRA’
Babuşçu, iktidarın “yumuşak geçiş” yapmasının sebebinin Nisan 2024 yerel seçimleri olduğunu söyledi: “Yerel seçime kadar kademeli bir geçiş planlanıyor. Nisan 2024’ten sonra ciddi ve sert sıkı para politikasının olduğu iki yıllık bir ekonomi programı uygulanacak.”
‘ENFLASYON İÇİN DAHA KAPSAMLI PROGRAM GEREK’
Ekonomist Dr. Murat Kubilay ise ekonomi yönetimindeki değişiklikle birlikte faiz artırımının gerçekleştiğini ancak piyasada daha fazla artırma beklentisi olduğunu aktararak, karar metninde enflasyonun yukarı doğru bir eğilimi olduğu ve para politikasının sıkıştırılması gerektiğinin itiraf edildiğini belirtti.
Yapılan faiz artırımının önemli ama yetersiz olduğunu vurgulayan Kubilay, döviz sıkışıklığının biraz rahatlayacak olmasına rağmen döviz kurunda istikrar sağlamak için çok daha kapsamlı bir enflasyon programı gerekli olduğunu belirtti.
Ancak Kubilay’a göre, bunun yerel seçimlerden dolayı gerçekleşmesi mümkün değil: “Mevcut politikalar kısmen sürdürülmek istenecektir. Bu politikalar revizyona uğrayarak uygulanacaktır. Örtülü döviz satışı ve sermaye kısıtlamaları da temsili gevşemeler olsa da devam ettirilecek.”
‘EKONOMİNİN ÜZERİNDEKİ SİYASİ KISITIN ETKİSİ DEVAM EDECEK’
Ekonomist Doçent Dr. Oğuz Demir de, faiz artırımı ile “normale dönüşün kolay olmayacağı” mesajı verildiğini belirtti. Ekonominin üzerinde siyasi bir kısıtın olduğunu ve kısıtın bir süre daha etkili olacağını dile getiren Demir, “Normalleşeceğiz ama normalleşemeyeceğiz gibi bir durum var ortada. Hâlâ enflasyonla mücadele edilen bir faiz politikasını görmüyorum” diye konuştu.
BEKLENTİ NE YÖNDEYDİ?
TCMB, Aralık 2020’den bu yana ilk kez faizde yukarı yönlü adım atarak “faiz düşürme” politikasını sonlandırdı. Mart 2021’de yüzde 19 seviyesinde olan politika faizi 2021 ve 2022’de dörder kez indirildi, şubat ayındaki toplantıda yüzde 8,50’ye çekildi. Bundan önceki en yüksek politika faizi artışı ise Mayıs 2018’de 850 baz puanla yapılmıştı.
AA Finans’ın beklenti anketine faiz beklentilerini paylaşan ekonomistler, Merkez Bankası’nın politika faizini 1075 baz puan artırarak yüzde 8,5’ten yüzde 19,25’e çıkaracağı tahmininde bulunmuştu. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından olan Moody’s faizin yüzde 25-30’a, çok uluslu ABD yatırım bankası Goldman Sachs yüzde 40’a söyleken, Bank of America yüzde 25’e, Deutsche Bank ve Morgan Stanley ise yüzde 20’ye çıkartılacağını öngörmüştü.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***