Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

AİHM’den Demirtaş ve Yüksekdağ kararı


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), HDP’nin iki eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklulukları sırasında avukatları ile aralarında gizliliğe saygı gösterilmediği için, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS), “tutuklamanın hukuka uygunluğunun hızlı bir şekilde gözden geçirilmesi hakkını” düzenleyen maddenin ihlal edildiğine karar verdi.

Mahkeme ayrıca, Yüksekdağ ve Demirtaş’a 5 bin 500’er Euro manevi tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Karar 1’e karşı 6 oyla alındı. Türk yargıç Saadet Yüksel karara muhalefet şerhi koydu.

Demirtaş ve Yüksekdağ 2021’de AİHM’e başvurdu

Demirtaş ve Yüksekdağ, 2016 darbe girişiminden hemen sonra cezaevi yetkililerinin avukatlarıyla görüşmelerini izlemesi ve kendileriyle değiş tokuş edilen belgelere el koyması nedeniyle, “tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir hukuki yardım alamadıklarından” şikayet ederek, iç hukuka yollarını tükettikten sonra 13 Şubat 2021’de AİHM’e başvurdu.

Davaya konu olan tedbirler, Türk mahkemeleri tarafından 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından çıkarılan 676 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kapsamında üç aylık sürelerle uygulamaya konulmuştu.

Diyarbakır 4. Sulh Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı’nın talebi üzerine, 676 Sayılı KHK uyarınca 15 Kasım 2016 tarihinde tutuklanan Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında, “avukatlarıyla toplantılar sırasında bir yetkilinin varlığı; ve başvuranlar ile avukatları arasında değiş tokuş edilen tüm belgelere el konulması” kararı almıştı.

AİHM, özellikle yerel mahkemelerin, “başvuranların avukatlarıyla yaptıkları görüşmelerin gizliliğine ilişkin temel ilkeden sapmayı haklı çıkarabilecek istisnai koşulların varlığını göstermediğini” ve hukukun en temel ilkelerinden olan “avukat-müvekkil gizliliğinin” ihlal edildiğine karar verdi.

“Avukatlardan etkili yardım alma hakkı”

Mahkeme kararında, davaya konu olan uygulamayla İnsan Hakları Sözleşme’nin 5’inci maddesi 4’üncü fıkrasındaki “avukatlardan etkili yardım alma” hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

Mahkeme ayrıca, söz konusu kısıtlamalara bu yetkinin “kötüye kullanımına” karşı yeterli ve etkili güvencelerin eşlik etmediğini gözlemlediklerini de vurguladı.

Yüksek Mahkeme, ulusal makamların 676 Sayılı Olağanüstü Hal KHK’sı uyarınca başvuranlara, “söz konusu tedbirlerin uygulanmasını haklı kılabilecek herhangi bir ayrıntılı delil sunmadığına” da karar verdi.

AİHM, 676 sayılı KHK uyarınca, mevcut davada uygulananlar gibi avukat-müvekkil gizliliğini sınırlayan tedbirlerin ancak “toplum güvenliğine ve cezaevi güvenliği tehdit altında olduğu; terör örgütlerinin veya diğer suç örgütlerinin terörle ilgili suçlardan şüphelenilen bir kişi tarafından yönetildiği; bu örgütlere emir ve talimatların verildiği; veya gizli, açık veya şifreli mesajların iletildiği” hallerde kesintiye uğrayabileceği uyarısında bulundu.

Diyarbakır 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararların gerekçesinden, “bilgi, bulgu veya belge elde edilmesi şartının yerine getirilmediğinin anlaşıldığı” da ifade edildi.

Kararda, “Ayrıca, söz konusu kararlar basmakalıp bir dille ifade edilmiş ve iç hukukta öngörülen gerekliliklere uymamıştır” denilerek, şunlar kaydedildi:

“Bu bağlamda mahkeme, başvuruculara ilişkin önceki kararlarında herhangi bir olgu veya olay bulunmadığını tespit ettiğini vurgulamıştır. Tarafsız bir gözlemciyi, iddia edilen suçları işledikleri konusunda tatmin edecek bilgiler ve başvuranların tutuklu yargılanmalarına ilişkin kararların hiçbirinin; eylemleri ile işledikleri terörle ilgili suçlar arasında açık bir bağlantı olduğunu gösteren kanıtlar içermemektedir. Son olarak mahkeme, ulusal makamların, olağanüstü hal kapsamında başvuranlara söz konusu tedbirlerin uygulanmasını haklı kılabilecek herhangi bir ayrıntılı kanıt sunmadığına karar vermiştir. Bu nedenlerle mahkeme, başvuranların, Sözleşme’nin 5 /4 maddesi amaçları doğrultusunda avukatlarından etkili yardımdan mahrum bırakıldıkları sonucuna varmıştır. “

Karar gerekçesinde, 4 Kasım 2016’da “terörizmle ilgili suçlardan dolayı” tutuklanan Yüksekdağ ve Demirtaş’ın tutukluluk hallerinin, 22 Aralık 2020 ve 8 Kasım 2022 tarihlerinde mahkeme tarafından verilen kararla, “tutuklu yargılanmalarının AİHS’in özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5’inci, “ifade özgürlüğünü” düzenleyen 10’uncu ve “haklara getirilen kısıtlamaların kullanımının sınırlandırılmasını” düzenleyen 18’inci maddesi ve “serbest seçim hakkını” düzenleyen 2 numaralı protokolün 3. maddesine aykırı olduğuna karar verildiğinin de altı çizildi.

Kararın kesinleşme süreci

AİHM Dairesi tarafından alınan karar nihai karar niteliğinde değil.

Kararın taraflarına ulaşmasını takip eden 3 aylık süre içinde, herhangi bir taraf davanın AİHM Büyük Dairesi’ne havale edilmesini talep edebilecek.

Böyle bir talepte bulunulursa, 5 yargıçtan oluşan bir heyet davanın daha fazla incelemeyi hak edip etmediğini değerlendirecek. Talep kabul edilirse, Büyük Daire davaya bakacak ve nihai kararını verecek. Ancak talep reddedilirse, AİHM’in kararı o gün kesinleşecek.

Karar kesinleştiğinde hükümet kararı uygulamazsa, bu sefer dosya infazın denetlenmesi için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne iletilecek. Halen, Ankara hükümeti tarafından uygulanmayan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkındaki dosyalar Bakanlar Komitesi gündeminde bulunuyor.

Exit mobile version