Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Uzmanlar anlattı: Türkiye’yi nasıl bir ekonomi bekliyor?

Uzmanlar anlattı: Türkiye’yi nasıl bir ekonomi bekliyor?


Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ


ANKARA – Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve ve döviz sorunuyla girilen 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimini, Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Seçimin bitmesinin ardından dikkatler ekonomide yaşanabilecek gelişmelere çevrildi.

Erdoğan’ın seçimi kazanması sonrası resmi dolar/TL kuru 20,06 ile yeni bir rekor kırdı. TL bu yıl yüzde 7 değer kaybederken, son 10 yıldaki değer kaybı yüzde 90’ı aştı.

Peki Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesiyle ekonomi nereye gidecek? İktidar ekonomide nasıl politikalar izleyebilir? Bu politikaların sonucu neler olabilir?

KOZANOĞLU: ENFLASYONDA YENİ BİR SIÇRAMA OLACAK

Ekonominin bütün önceliklerinin döviz kurunun yatay seyretmesine bağlandığını dile getiren, Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, bunun artık devam etmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Prof. Dr. Kozanoğlu: Borç ödemelerinde güçlük olacak.

Rezervlerin dibe vurduğunu ve ek rezervlerin de yakın zamanda eksiye döndüğünü aktaran Kozanoğlu’na göre, dövizin kabataslak şekilde piyasada belirlenmesi, yukarı doğru seyretmesine sebep olacak: “Bunun da enflasyonu daha yukarı çekmesi beklenir. Kısa dönemde enflasyon yukarı doğru seyir izlemeye başlayacak. Ertelenen kamu zamları ve temmuz ayında beklenen ücret artışları ile birlikte enflasyonda yeni bir sıçrama olacak.”

DEMİRALP: DÜŞÜK FAİZLE DEĞER KAYBINI ENGELLEMEK MÜMKÜN DEĞİL

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek için yapılması gerekenlerin, düşük faiz politikasına ek olarak kurdaki değer kaybının önüne geçmek olduğuna vurgu yaptı.

Prof. Dr. Demiralp: Faiz politikasından vazgeçilmezse, sermaye kontrolleri sıkılaşabilir.

Türkiye’nin ithal ara malına dayalı üretim yapısına sahip olduğunu belirten Demiralp’e göre, Merkez Bankası rezervleri büyük ölçüde eritildiği için şu an da hem faizleri düşük tutup hem de Türk Lirası’nın değer kaybını engelleyebilmek çok mümkün değil.

SÖNMEZ: EK BÜTÇE YAPMAK ZORUNDA

Seçimlerin bitmesiyle öncelikle belirsizlik unsurunun ortadan kalktığını söyleyen ekonomist Mustafa Sönmez, hem içerdeki hem dışardaki yatırımcıların önlerini görebilecekleri bir sürece girildiğini anlattı.

Erdoğan’ın önünde kendisinin biriktirdiği bir enkaz olduğunu dile getiren Sönmez’e göre, iktidar bu süreçte dış dünyanın beslediği güven problemini aşmaya çalışacak: “Dövizin yükselmesini yavaşlatmak isteyecek. Bütçe açığını daraltmak için kaynak temin etmeye çalışacak. Ek bütçe yapmak zorunda. Bu bütçe yılı bitirmez. Bazı kadrolara ihtiyaç var. Dış para otoriteleri ile ilişki için Mehmet Şimşek ismi telaffuz edilmeye başlandı. Şimşek’in göreve gelmesi ve biraz yetki verilmesi belki bu enkazın fazla hasar vermeden kaldırılmasında etkisi olabilir.”

Ekonomist Sönmez: Sürecin maliyeti daha az aş ve iş olarak insanlara yansıyacak.

İktidara yönelik Rusya ve Körfez ülkelerinden destek olduğunu hatırlatan Sönmez, dövizin durumunun ise iktidarın pratiklerine göre şekilleneceğini ifade etti.

‘TALEPTE YAVAŞLAMA OLACAK’

Merkez Bankası’nın faizinin sembolik olarak yerinde kalacağını ancak mevduat faizlerinin yükseldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kozanoğlu, kredi faizlerinin de mevcut seviyede tutulmasının mümkün olmadığını vurguladı. Bununla birlikte, talepte bir yavaşlama olacağına ve firmaların borçlarını ödemelerinde güçlük yaşayacağına işaret eden Kozanoğlu, 2024 yerel seçimlerine kadar ekonomiye nefes aldıracak bir sürecin yaşanmayacağı görüşünde: “Bu keskin bir kriz mi olur yoksa ekonominin şartlarının ağırlaştığı şeklinde yavaş yavaş kötüleşme mi olur emin olamıyorum. Ama işlerin kötüye gideceğini net olarak söyleyebilirim.”

‘KADEMELİ FAİZ ARTIŞLARI OLABİLİR’

Prof. Dr. Demiralp de, Erdoğan’ın “faizler düşük olacak” demesine karşın geleneksel politikalara doğru bir dönüş ve kademeli faiz artışları olabileceğini görüşünde.

Bu şekilde Türk Lirası’nın hem daha cazip hale gelebileceğini hem de kur üzerindeki baskının azalacağını dile getiren Demiralp, düşük faiz politikasından geri adım atılmadığı takdirde sermaye kontrollerinin daha sıkı bir hale gelebileceğini belirterek, şu uyarıda bulundu: “Bu durum Türkiye ekonomisinin daha kapalı bir ekonomi haline dönüşmesine sebep olur. Ya da bir kombinasyon yaparak biraz faiz artışı biraz sermaye kontrolü yaparak götürmeye çalışabilirler. Ancak bu politikaların Türkiye ekonomisinin büyümesi üzerinde olumsuz etkisi olur.”

‘EKONOMİK BÜYÜME BEKLENTİNİN ALTINDA KALABİLİR’

Ekonominin bu yıl beklenenin altında büyüyeceğini vurgulayan Sönmez ise, bu sürecin bir maliyet ortaya çıkaracağını söylüyor. Sönmez’ göre bu maliyet seçimlerin bitmesinin ardından alt ve orta sınıflara yüklenebilir: “Bu durum insanlara daha az iş ve aş olarak yansıyacak. Sandık geride kaldığı için bu külfeti alt ve orta sınıflara yıkabilir. Tek caydırıcı unsur 2024’teki yerel seçimler. Ama ona da henüz zaman var.”

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version