Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Tutuklu gazetecilerin davasına meslektaşlarından çağrı


ANKARA- Tutuklu gazetecilerin yarın görülecek duruşması öncesi dayanışma çağrısında bulunan gazeteciler ve meslek örgütleri “Gazetecilerin yeri sanık sandalyesi değil haber merkezleridir” dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim’de gözaltına alınan ve 29 Ekim 2022’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, muhabirleri Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Hakan Yalçın, Selman Güzelyüz, JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ve aynı soruşturma kapsamında 16 Mart 2023’de hakkında yakalama kararı bulunan ve gözaltına alınıp 20 Mart 2023’te tutuklanan gazeteci Hamdullah Bayram ile tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve bir süre MA Ankara bürosunda stajyer olarak çalışan Mehmet Günhan hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması yarın görülecek. 

Tutuklandıktan 3 buçuk ay sonra gazeteciler hakkında hazırlanan iddianamede gazetecilerin çalıştıkları kurumların yayınladığı haberlere yer verildi. İddianame de MA’da yer alan 149 haberin yanı sıra PKK-KCK’nin kuruluş tarihine 3 kez tekrarlanarak gazeteciler hakkında beyanı olmayan açık ve gizli tanıkların ifadeleri yer aldı.

Gazetecilerin ilk duruşması 16 Mayıs’ta (yarın)Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.  

‘MÜCADELEMİZ SÜRECEK’

“Kürt, anasını görmesin” mantığının gazetecilerin dosyası için de geçerli olduğunu belirten gazeteci Eren Güven, “Gazetecilik yapın ama Kürt sorununa kesinlikle hiçbir şekilde dokunmayın, yanından dahi geçmeyin mantığı söz konusu. Önündeki prompterı okuyamayan, tahtaya bir cümle yazamayan, ekonomiden anlıyorum deyip ekonomiyi batıran bir anlayış şimdi kalkmış bize bunlar gazeteci değil diye bir ifadeyi dayatıyorlar ancak biz hakikatin peşinden gitmeye, özgür basın geleneğine yaşatmaya, bu ülkenin en yakıcı sorunu olan Kürt sorunu, Alevi sorunu, kadın sorunu gibi sorunların üzerine yazmaya, çizmeye, düşünmeye devam edeceğiz. Arkadaşlarımız özgür kalana dek mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

‘GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR’

Gazetecilerin Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ne (DFG) üye oluşları, yasaklı olduğu iddia edilen kitap ve dergiler, haber takibi için katıldıkları etkinlikler, meslektaşları ve haber kaynakları ile yaptıkları telefon görüşmelerinin delil olarak gösterildiğini ve DİSK Basın İş’e neden üye olduklarının sorulduğunu hatırlatan DİSK Basın İş Bölge Temsilcisi Turgut Dedeoğlu, “Bizim yapmamız gereken 16 Mayıs Salı günü yarın saat onda Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan bu davada gazeteci arkadaşlarımıza sahip çıkmak, onlarla dayanışmak, onlarla birlikte olduğumuzu bir kez daha haykırmak ve onların suçsuz olduğunu, gazeteciliğin suç olmadığını ve gazeteciliğin halka yalan haber vermekten öte bir şey olduğunu, halka gerçekleri yansıtmak olduğunu bir kez daha hatırlatmak, bağırmak, sesimizi yükseltmek ve gazetecilere yapılan bu tür baskıları sonuna kadar kınamak ve bu baskıya uğrayan gazetecilerin arkasında durmak, onların yanında yer almak, onlarla dayanışmak” diye konuştu.

‘BASKILAR SON BULSUN’

Dünya Basın Özgürlüğü Günü yayınladıkları bildiriyi hatırlatan Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) koordinatörü Gürkan Özturan şu mesajı verdi: “Bağımsız medyaya yönelik baskıların bir son bulması ve tutuklu bulunan gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrımızı yinelemek isterim! Medya özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar toplumun haber alma hakkını engellemekle birlikte aynı zamanda geleceğe dair nitelikli bir karar almayı da önlüyor. Devam eden davalarda mahkemeye çıkan gazetecilerin duruşmalarını yerel paydaşlarımızla yakından izliyoruz. Gazetecilerin yerinin sanık sandalyesi değil haber merkezleri ve haber takibinde sarf ettikleri çaba olduğunu bir defa daha hatırlatıyoruz.”

‘ONLARDAN ÖĞRENDİĞİM İNAT BENİ HAYATTA TUTUYOR’

Gazetecilerin hakikatin izini sürdüğü için tutuklandıklarının altını çizen gazeteci Emel Vural, “Bu insanların her birinden öğrendiğim gerçek ve inat beni hayatta tutuyor. Çok borcumuz var hem şimdikilere hem de öncekilere. Her toplumsal kesim kendi açısından değerlendirebilir ama bu ülkede çözülmesi gereken en ciddi meselelerin başında basın ve ifade özgürlüğü geliyor. Bu hak sadece basın için değil halkın haber alma özgürlüğünü kısıtladığı için de temel bir konu durumunda. Gerçekçi olmak gerekirse bu ülkede yerimiz yok ama bizi hayatta tutan, benzer düşüncelere sahip olduğumuz insanların varlığı” diye kaydetti.

‘KALEMLERİNİ, KAMERALARINI TAŞIYORUZ’

Diyarbakır ve Ankara merkezi operasyonlarda gözaltına alınıp tutuklanan gazetecilerin kalemlerini ve kameralarını taşıyarak mücadeleyi sürdürdüklerini söyleyen gazeteci Rohat Emekçi, “Bu mahkemede bizler inanıyoruz ki onların sesini, onların yüreğini, onların anlatmak istediklerini. Özgür bir şekilde dışarıya atacakları zamanlarda gelecek. Biz onların neler yaptığını, gazetecilerin nasıl güzel çalıştıklarını görüyoruz. Bu yüzden şu anda bir seçim dönemini atlattık. Biliyoruz ki içerdeki arkadaşlarımız da bu kritik dönemde orada şu an heyecanla sonuçları bekliyorlar. Yarın bütün arkadaşlarımızın özgürlüğe kavuşmasını diliyoruz ve yarın mahkeme kararıyla birlikte biz de orada olacağız. Bizler sahada tutuklu gazeteci arkadaşlarımızın da kaderimi kamerası olmaya devam ediyoruz her koşulda” diye konuştu.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version