Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Turizm sektörünün umudu döviz kurunda artış olması


Türkiye’de 2022 yılını mutlu kapatan ve 2023’e umutlu giren turizm sektörü, yaz sezonuna beklentilerin altında başladı. Deprem felaketi ve genel seçimlerin etkisiyle yerli ve yabancı turistlerin rezervasyonlarında durgunluk yaşandığını söyleyen turizmciler, dış pazarda da diğer ülkelerle fiyat rekabetinde geri kalmaktan şikayetçi.

Seçimler öncesinde döviz kurunun sabit kalmasına karşın maliyetlerinin yükseldiğini belirten sektör temsilcileri, kurda artış beklentisiyle sezondan umudunu koruyor.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Yönetim Kurulu Üyesi Tacettin Özden, rezervasyonların Haziran ayı itibariyle canlanmaya başladığını söyledi.

Genellikle yabancı turistlerin tercih ettiği Kuşadası’ndaki bir otelin genel müdürü ve Kuşadası Otelciler Derneği’nin de başkanı olan Özden, “Ülkemizin başına gelen deprem felaketi maalesef rezervasyonlarımızda hem iptallere hem de bir durgunluğa sebep oldu. Nisan ve Mayıs beklentimizin altında geçti. Ama Haziran ayından itibaren şu anda rezervasyonlar iyi görünüyor. Şu anda mesela bizim otelimiz Haziran ayında yüzde 80-85 arasında bir doluluğa ulaşmış durumda. Diğer bir otelimizde de yüzde 65 doluluğa ulaştık. 2023’te ziyaretçi sayısı ve gelir hedefini tutturacağımız konusunda bir endişem yok” dedi.

Türkiye’nin turizm geliri 2022 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 53,4 artarak 46 milyar doları geçti. 2022’de turist sayısı da 51 milyonu aştı. Bu rakam, Corona virüsü salgınında iki yıl boyunca ağır darbe alan turizm sektörünün yüzünü güldürdü. 2023 turizm hedefi ise 60 milyon turist, 56 milyar dolar gelir olarak belirlendi.

Turizmciler maliyetlerle döviz kuru arasına sıkıştı

TÜROFED Yönetim Kurulu Üyesi Özden, rezervasyonlardaki yavaşlamada ekonomik durumun etkisi olduğunu da kaydetti.

Özden, “Maliyetlerimizin yükselmesinden kaynaklı yurtiçi pazar fiyatlarımızı arttırdık. Yurt içi pazarı bizim için önemli ve biz bu pazarı kaybetmek istemiyoruz. Maliyetlerimizin altında bir artış yapmamıza rağmen ülkedeki fiyat artışları insanlarımızın alım gücünü de etkiledi. Belki vatandaşların tercihleri değişecek, beş yıldızlı otel yerine dört yıldızlı otel seçecekler. Ama bizim yerli vatandaşlarımız yurt içinde artık tatile alıştı. Dolayısıyla rezervasyonlar devam edecektir diye düşünüyorum” dedi.

Yabancı turistlere yönelik fiyat belirlerken döviz kurundaki artışların maliyetlerini karşılamaya yetmediğini de söyleyen Özden, “Türkiye’deki bu enflasyon, maliyetlerimizi arttırdı. Dolar ve Euro’daki artış bu maliyetlerimizi karşılamıyor. Dolayısıyla şu anda işletmelerin kar marjı olumsuz yönde etkileniyor. Eğer Dolar ve Euro’da yavaş da olsa düzenli bir artış olursa ve enflasyon da düşerse sanıyorum önümüzdeki aylardan itibaren bu makas kapanır” şeklinde konuştu.

TÜRSAB 2023 turizm sezonundan umutlu

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya da Mayıs ayını beklentilerinin yüzde 20 altında tamamladıklarını kaydetti. Bağlıkaya, “Döviz kurlarındaki düşük seyir rakiplerimizin fiyatlarıyla rekabette Türkiye’yi biraz zorladı. Mayıs ayını biraz kötü geçirdik işin açıkçası. İstediğimiz gibi geçirmedik. Ama Haziran’dan itibaren tekrar toparlamaya başlıyoruz. Hedefte bir değişiklik yok. 2023 yılı Türkiye’deki turizm sezonları içindeki en yüksek verimliliğe ve sayıya sahip olan yıl olarak geçecek” dedi.

Kurun sabit kalması karşısında Türkiye’nin dış pazarda fiyat avantajını kaybettiğini dile getiren Bağlıkaya, “Türkiye maliyetleri karşılayacak kadar döviz kurunun artmamasından dolayı döviz bazında fiyatlarına zam yapmak durumunda kaldı. Türkiye’de tatil yapabilecek fiyatlara diğer ülkelerde tatil yapma imkanı kısıtlıydı. Ama Mayıs ayındaki fiyatlara göre Türkiye’de tatil yapabilecek yabancı para birimli fiyatlara, Akdeniz çanağındaki her yerde tatil yapma imkanı doğdu. Dolayısıyla müşteri kaybımızın olduğu ülkeler oldu. Seçimden sonra her şey yerli yerine oturduğunda yine eski rekabet gücümüzü kazanacağız diye düşünüyorum. Döviz kurunun normal seyrine gelmesi, dolayısıyla TL bazlı maliyetlerin döviz karşısında dengelenmesiyle Türkiye’de fiyatlar bizim rekabet ettiğimiz Akdeniz çanağında olması gerektiği yere oturacaktır” ifadelerini kullandı.

Yerli turistlerin de geçen yıla göre yüksek fiyatlarla karşı karşıya olduğunu belirten Bağlıkaya okulların kapanmasıyla rezervasyonların hareketleneceğini söyleyerek, “Haziran’ın ortasından itibaren iç turizmde bir fiyat sıkıntısı yaşanabilir. Yani fiyatlarda geçen senelerle mukayese edildiğinde ciddi bir yükseliş olacaktır. Bu fiyatlara alışma süreci geçirmemiz gerekiyor. Her zaman olduğu gibi erken rezervasyon yapanlar kazançlı çıkıyor” diye konuştu.

“Türkiye artık Avrupa pazarında ucuz bir ülke değil”

Sezonun başından bu yana rezervasyonlarda düşüş yaşayanlardan biri de Kuşadası’nda yabancı turistlere hizmet veren bir acentenin temsilcisi olan Tanju İçten. VOA Türkçe’ye konuşan İçten, “Başlangıç çok iyiydi, ta ki deprem olana kadar. Ondan sonra geçen altı haftada bayağı bir zorlandık. Rezervasyon akışı çok durdu. Şimdiyse kendini yavaş yavaş toparlamaya başlıyor. Ama tabii 2-3 aylık bir süreci kaybettik. Şu an biz geçen yıla göre şirketimizin ana pazarı olan İngiltere’de yüzde 20 gibi bir artışla devam ediyoruz. Bizim geçen sene 1 milyon 150 bin civarında yolcumuz oldu. Bu yıl hedefimiz 1 milyon 500 bin idi. Bunu yakalayabilir miyiz, onu bilemiyorum. Ama bu arada ‘DACH’ dediğimiz Batı Avrupa pazarında geriden geliyoruz. Orada artılar, eksiye dönüştü” dedi.

İçten, Türkiye’nin Avrupa pazarında artık ucuz bir ülke olmadığını vurgulayarak, “Yani otelci arkadaşları da bu konuda suçlu bulmuyorum. Ama herhalde fiyatları gözden geçirmemiz gerekecek. Çünkü şu andan sonra gelecek olan turistin yüzde 90’ı fiyata bakacak. Fiyatla rekabet ediyoruz. Türkiye fiyatlarda geçen seneden bu seneye çok büyük bir sıçrama yaptı. Birincisi, maliyetler çok yükseldi. İkincisi de geçen sene güzel bir sezon yaşamıştık. Herkesin beklentisi daha yüksekti ama demek ki fiyatlarımızı belli bir yere kadar çıkarmak gerekiyormuş diye düşünüyorum” diye konuştu.

Maliyetlerin düşürülmesine yönelik hükümetin de adımlar atması gerektiğini belirten İçten, “Yani bir defa elektrik, su, bunun fiyatlarını belirleyen hükümetimiz. Mesela alkol, her şey dahil konseptinin içinde en önemli unsurlardan bir tanesi. Buradaki vergilendirmelerin çok olduğunu, üst üste çok zam geldiğini düşünüyorum. Burada da bir oynama yapılabilir mi, onu hükümet bilmeli. Ben yapılabileceğini düşünüyorum” dedi.

Exit mobile version