Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Peki şimdi nereye?: Mülteciler 28 Mayıs’ı bekliyor

Peki şimdi nereye?: Mülteciler 28 Mayıs’ı bekliyor


Oğulcan ÖZGENÇ


ANKARA – Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna yaklaşırken siyasal arenadaki mülteci karşıtı söylemler ivme kazandı. Sinan Oğan’ın ikinci tura etkisi, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “Suriyelileri göndereceğiz” açıklamaları, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemsel manevraları; mülteci karşıtı söylemlerin yansımalarından.
Peki 14 Mayıs seçimlerinden bu yana artan mülteci karşıtı söylemler, mültecilerin hayatını nasıl etkiliyor?

‘KÖTÜLÜKLERİN TOHUMU ATILIYOR’

Sivil toplum çalışanı Levent Ayaşlıoğlu, mültecilerin Türkiye’de yaşayan herkes gibi seçimleri yakından takip ettiğini belirtti.

Siyasi yelpazedeki pek çok partinin mültecilerin gönderilmesi konusunda ortaklaştığını ifade eden Ayaşlıoğlu, bu karşıtlığı sağ-sol ikiliğine sıkıştırmamak gerektiğinin altını çizdi. Ayaşlıoğlu, mülteci karşıtı söylemlerin, mültecileri sosyal yaşamdan kopardığını belirterek, “İşlerinden oldular, evlerinden çıkmıyorlar, mülteci mahalleleri sanki terk edilmiş gibi. Ciddi bir gerginlik var ve bunun bilincindeler. Durum sadece söylemlerden ibaret değil. Basına yansımayan saldırılar var. Kolluk kuvvetlerinin uyguladığı şiddet var. Geri gönderme merkezlerinde toplamalar, ev baskınları, yolda dolaşanlara kimlik sormalar… Mahallerde bir sıkıyönetim uygulaması var. Bütün bunlar mülteci toplumunu iyice geriyor ve içine kapanmasına yol açıyor” tespitinde bulundu.

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır da mültecilerin 28 Mayıs gününü büyük bir endişeyle beklediğini ifade etti.

Çorabatır, mültecilerin üzerinde büyük bir korku psikolojisi olduğunu belirterek, “Bu söylemler çocuklar üzerinde etki yapıyor. Okula giden çocuklar Suriyeli arkadaşlarına karşı tavır alıyor. Bugünün küçüklerine korkunç bir içine kapalılık ve yabancı düşmanlığı sunuyoruz. Gelecekteki kötülüklerin de temeli atılıyor. Suriyeli mülteciler de bu süreçte içlerindeki Türkiye sevgisini kaybediyor. Bütün bunlar düşünülmüyor. Sadece oy avcılığı yapılıyor. Bugün için büyük bir korku salınıyor, yarın için de kötülüklerin tohumu atılıyor” uyarısında bulundu.

‘MÜLTECİLER BAVULLARINI HAZIRLIYOR’

Türkiye’de gazetecilik yapan Suriyeli mülteci Muheymin Seho da Türkiye’deki seçimlerin Suriyeliler tarafından beklendiğine dikkat çekti.

Seho, mültecilerin bu süreçte yaşadığı gerginliklere ilişkin olarak, “Şu an mültecilerin çoğu geri gönderme olmasa bile valizini hazırlıyor. Suriyeli çocuklar var. Onlar da burada büyüdü ya da burada doğdular. Kendilerini buraya ait hissediyorlar. Onlara Suriye’yi sorsan bilmezler ama Atatürk’ü sorarsan cevap verirler. Çoğu Arapça bilmiyor ya da okuryazarlığı yok” ifadelerini kullandı.

Suriyeli mültecilerin hiçbir biçimde rahat olmadığını vurgulayan Seho, “Şimdiki iktidar da en küçük sıkıntıda tutuklayıp geri gönderiyor ya da tutuklanınca zorla gönüllü dönüşünü imzalatarak gönderiyor. Şu anda Suriyelilerin çoğu belki yurtdışına çıkmayı düşünüyor ya da Suriye’de durumun Esad’sız biçimde düzeleceğini umarak Suriye’ye dönmeyi düşünüyor” diye konuştu.

Demokrat kesimin sağ, milliyetçi ve liberal kesimler gibi mülteci meselesini bir güvenlik unsuru olarak ele aldığını ifade eden Ayaşlıoğlu ise “Sadece Suriye olarak düşünmemek lazım. Somali var, Sudan var, Afganistan var. Afganistan tam bir ölüm tarlası durumda. Oraya dönen mülteciler öldürülme durumuyla karşı karşıya. Sudan ve Somali’de iç savaş var. Mülteciler, bu durumda geri gönderilmek konusunda çok tedirgin” yorumunda bulundu.

‘GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞ ADI ALTINDA MÜLTECİLERE BASKI YAPILIYOR’

Ayaşlıoğlu ve Seho, mülteci karşıtı politikaların ve söylemlerin sadece bugünün gündemi olmadığını ifade ediyor. Ayaşlıoğlu, hükümetin Önder Mahallesi olayları ardından 2021 Ocak ayında geliştirdiği seyreltme politikasına dikkat çekerken, Seho söz konusu karşıtlığın 2018 seçimlerinden bu yana var olduğunu söyledi.

Ayaşlıoğlu, mültecilerin gönüllü geri dönüşe zorlandıkları bir sürecin işlediğini ifade ederek, “Gönüllü geri dönüş adı altında da bireylere baskı yapılıyor ve sınır dışı ediliyorlar. Sınır dışı olayları 2022’den beri çok arttı. Yunanistan ve Bulgaristan sınırına bırakma sistematik olarak yapılıyor. Her hafta Van’dan, Malatya’dan uçaklar kaldırılarak insanların Irak’ın Kürdistan bölgesine, Suriye’ye, İran’a ve Afganistan’a gönderiliyor” değerlendirmesinde bulundu. Ayaşlıoğlu, mültecilere yönelik bir fişleme metodu işlediğini ve uluslararası koruma kimliğine sahip olan mültecilerin gönderilmesine ilişkin yasağın delinmesinde herkesin hemfikir olduğunu belirtti.

Seho da benzer bir biçimde 2018’den beri mültecilerin, karşıt söylemlere ve pratiklere maruz kaldığını vurgulayarak, “Bu seçimlerde ise açık şekilde tüm seçimi ve ülkenin geleceğini, ekonomisini, varlığını, çöküşünü mültecilere bağladılar” dedi.

‘OLAYI TAMAMEN TERSİNDEN OKUYORLAR’

Ayaşlıoğlu, Türkiye’de çalışan Suriyeli mültecilerin sayısının 2,5 milyon ile 5 milyon arasında olduğunu ifade ederek, bu nüfusun ülkede kalmak zorunda olduğunu çünkü bu nüfustan ekonomik olarak nemalanan ciddi bir kitlenin olduğunu belirtti.

Çorabatır ise mültecilerin geri gönderilmesinin mümkün olmadığını uluslararası hukuk çerçevesinden değerlendirerek, “İki seçim arasında kontrolden çıktılar. Muhalefetin söylemi nefret söyleminin hat safhasına geliyor. Olayı tamamen tersinden okuyorlar. ‘Savaştan gelmediler, ülkeye savaş getirmeye geldiler’ diyerek geri göndermeyi ve aşağılayıcı dili mazur görüyorlar. Tabii bunu iktidara gelseler de yapamayacaklar. Uluslararası hukuku böyle çiğneyemezler. Ama tırmanan nefret söylemi, mülteciler üzerinde büyük bir baskı ve hayal kırıklığı yaratıyor” dedi.

‘MÜLTECİ MESELESİ, BİR TURNUSOL KAĞIDI’

Mülteci meselesinin ele alınma biçimine dair değerlendirmede bulunan Ayaşlıoğlu, “İnsan haklarından yana olan tüm kesimler bir araya gelip mültecilik meselesini hak temelli tartışmalı. Mülteci karşıtı söylemler tüm kesimleri kapsıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun da yaptığı açıklamaları görüyoruz. Mülteci meselesi bir turnusol kağıdı şu anda. Sizin ırkçı mı ya da haklardan yana mı olduğunuzun göstergesi. Mülteciliği ırkçı bir söylemle tanımlıyorsa korkun onu söyleyenden. Bu bakış açısını diğer toplumsal kesimlere de yansıtacaktır çünkü” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version