Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Hizbullah’ın ölüm evlerini artık bakanlık ‘koruyor’: ‘Hâlâ çıkarılmamış cesetler var’

Hizbullah’ın ölüm evlerini artık bakanlık 'koruyor': 'Hâlâ çıkarılmamış cesetler var'


Rojhat ABİ


DİYARBAKIR – 14 Mayıs seçimlerinin ardından HÜDA-PAR’IN meclise girmesiyle birlikte Hizbullah’ın 1990’larda işlediği faili meçhuller ve ölüm evleri yine gündeme geldi.

Hizbullah’ın aktif olarak eylem yaptığı ve faili meçhul cinayetlere karıştığı Diyarbakır’daki varlığı 2000 yılında Hizbullah’ın ölüm evlerinden birinde yaşanan olay üzerine ortaya çıktı. Sur ilçesinde bulunan, Küçükkavas sokağında 2000 yılının şubat ayında adli vaka yaşandı. Olay özü itibariyle adli gibi görünse de Hizbullah’ın buradaki varlığının ortaya çıkmasına sebebiyet verdi.

Olay günü iki katlı yan yana olan eve iki küçük çocuk güvercin almak için evin içine girdi. O iki çocuğu gören içerideki bir Hizbullahçı silahını çekip çocuklara ateş etti, çocuklardan biri olay yerinde ölürken, diğer çocuk ise yaralı olarak kaçmayı başardı.

‘ÇOCUKLAR DOMUZ BAĞI İLE BAĞLANMIŞTI’

Kaçan çocuğun haber vermesiyle olayı duyan çevredekiler ve çocukların yakınları olay yerine geldi. Tanıklık ettikleri görüntü bir cinayetten daha fazlası; bugün Hizbullah ile özdeşlemiş bir işkence biçimiydi.

İşte Hizbullah’ın Diyarbakır’da var olduğunu ortaya çıkaran bu olay, mihenk taşı etkisi ile başka örneklere ulaşılmasına sebep oldu. Olay sonrasında 10 gün süren kazı çalışmasında iki çocuk 22 kişinin cesedi işkence edilmiş ve bağlanmış halde ulaşıldığı kayıtlara geçmiş durumda.

‘DAVA KISA SÜREDE KAPANDI’

Bu olaydan ortaya çıktıktan sonra, bedeni domuz bağı ile bağlı bir halde bulunan A.Ç’nin yakın akrabası olan R.E, bu olay için dava açtı. Fakat kısa süre sonra mahkeme dava dosyasının kapatılmasına karar verdi. Dosyasının kapatılmasına ilişkin konuşan, güvenliğinden ve can tehlikesinden duyduğu endişe nedeniyle ismini ve görüntüsünü vermek istemediğini belirten R.E., “Daha sonra 2000 yılında dava açtık, ancak kısa süre sonra kapandı, hala da kapalı, açtırmak için 2 yıl önce dilekçe de verdik fakat hala yanıt gelmedi” dedi.

‘ANNEM KAHRINDAN ÖLDÜ’

Geçtiğimiz günlerde 20 kişinin öldürülmesi, 31 kişinin de satır ve silahla yaralanması eylemlerine karışan dört Hizbullahçı daha serbest bırakıldı. Serbest bırakılan dört Hizbullahçının aralarından ikisi bu evde yaşanan vahşetin birinci elden faili olduklarına işaret eden R.E. “Devlet kendi elleriyle onları serbest bıraktı, ama biz peşinde olacağız, bu çok riskli bir şey, derin devlet tehlikelidir. Zaten bu dosyayı devlet kapattı. Annem de bu olayın kahrından öldü gitti” dedi.

Olayın ardından o evlerin kapıları beton ile kapatılmış ve bir daha eve giren olmamıştı.

Üzerinden 22 yıl geçtikten sonra 28 Mart 2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 22 yıl sonra bu “Ölüm Evi”, “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” olarak tescillendi.

‘HALA ÇIKARILMAMIŞ CESETLER VAR’

Yaşananların tanıklarından olan bir esnaf, söz konusu evin bu kadar süre kapıları beton ile kapalı bir şekilde ve girişi yasak bir alan içerisinde korunduğunu anlattı. Esnaf, “O evin bodrumları, mahzenleri bu olaydan sonra betonla, toprakla kapatıldı. Evin içerisinde hala da çıkarılmamış cesetler var, devlet bunları bildiğinden koruma adı altında o evi tescilledi, şu an zaten yıkık dökük bir halde, onca yıldır bu halde iken neden tescilleyip restore edilmedi?” dedi.

Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version