Site icon İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor

Analistlerden seçim yorumu: ‘Türk ekonomisi için gerçeklerle yüzleşme zamanı’


Analistler, Türk Lirası’nın önümüzdeki aylarda daha da düşerek halkın satın alma gücünü daha da aşındıracağını ve hükümeti hane halkını destekleyecek önlemler için milyarlarca dolar aramaya zorlayabileceğini tahmin ediyor.

Analistlere göre, yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın mevcut ekonomi politikaları yakın bir “tehlike riski taşıyor” ve herhangi bir çözüm, zorlu önlemler içerebilir. 

Bağımsız ekonomik araştırma kuruluşu Capital Economics’e göre, “Türk ekonomisi için gerçeklerle yüzleşme zamanı yaklaşıyor olabilir.”

Uzmanlar, bir zamanlar ucuz iş gücü ve etkin bankacılık sistemiyle ayakta duran Türk ekonomisinin, şu anda çok az ülkenin yaşadığı, “kendi yarattığı bir sorunla karşı karşıya olduğunu” söylüyor. 

Ekonomistlere göre Erdoğan, yabancı “lobiler” tarafından desteklendiğini söylediği yüksek faiz oranlarına karşı savaş açmış durumda. 

Türk Lirası’nın değer kaybı

Geçtiğimiz dönemlerde Merkez Bankası başkanları görevden alındı, Türk Lirası değer kaybetti ve yıllık enflasyon resmi verlere göre geçtiğimiz sonbaharda yüzde 85’i aştı. 

30 Mayıs salı günü Euro, 21,69, Dolar ise 20,44 liraya kadar yükseldi. 

Analistlere göre, Erdoğan’ın iktidardaki ilk on yılında, 2000’li yıllarda yaşanan Türk “ekonomik mucizesi” geride kaldı: Yabancı yatırımcılar istikrarsızlıktan ve eskiden tarafsız teknokratlar tarafından yönetilen kurumların ele geçirilmesinden korkarak ülkeyi terk etti.

Finansal hizmetler sunan Conotoxia’dan Bartosz Sawicki, “Yabancı tahvil sahiplerinin elindeki Türk tahvillerinin, o zamandan bu yana Türk Lirası’nın Dolar karşısında neredeyse yüzde 90 değer kaybettiği 2013 yılına kıyasla yaklaşık yüzde 85 oranında azaldığı tahmin ediliyor.” şeklinde konuşuyor. 

Ekonomistlere göre Türk ekonomisinde şu an için en öncelikli sorun Merkez Bankası’nın nakit parasının tükeniyor olması.

Merkez Bankası yıl başından bu yana Türk Lirası’nı desteklemek için 30 milyar dolar harcadı ve döviz rezervlerini 2002’den bu yana ilk kez negatif bölgeye itti.

BlueBay’den analist Timothy Ash, mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını söylüyor. 

İhracatta rekabet gücü

Uzmanlar iki seçenek olduğunu söylüyor: Faiz oranlarını yükseltmek ya da Türk Lirası’ndaki düşüşe izin vermek. Çünkü parasal destek tedbirleri, imalat ağırlıklı bir ekonomide düşük faiz oranlarının avantajını ortadan kaldırıyor. 

Sigorta ve varlık yönetimi şirketi Allianz’ın analizlerine göre, efektif döviz kuru, “2021 yılı Aralık ayında alışılmışın dışındaki para politikalarının tam olarak uygulanmaya başlamasından bu yana yüzde 35 değer kazandı.” 

Allianz, “Türk ihracatının rekabet gücünü yeniden tesis etmek için dalgalı kur rejimine geri dönmek gerekecektir” diyor.

Pek çok analist, Türk Lirası’nın önümüzdeki aylarda daha da düşerek halkın satın alma gücünü daha da aşındıracağını ve hükümeti hane halkını destekleyecek önlemler için milyarlarca dolar aramaya zorlayabileceğini tahmin ediyor.

Faiz oranlarında keskin bir artış bu kısır döngüyü kırmaya yardımcı olabilir, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim kampanyası sırasında bunu yapmayı reddetmişti. 

Danışmanlık şirketi Global Source Partners’tan Atilla Yeşilada, Merkez Bankası’nın Erdoğan’ın memur ve emekli maaşlarında vaat ettiği artışları finanse etmek için para basma ihtimaline dikkat çekiyor. 

Depremin hasarı nasıl onarılacak?

Türkiye aynı zamanda, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin de yaralarını sarmak zorunda. Depremlerin ülkede 100 milyar doların üzerinde hasar yarattığı belirlenmişti. 

Yeşilada, “Hükümet para basmadan ve hiperenflasyona yol açmadan yeniden yapılanma çabalarını nasıl finanse edecek? Bu kimsenin cevaplamak istemediği bir soru.” şeklinde konuşuyor?

Analistlere göre, Türk hükümetinin faiz oranlarını yükseltmekten başka çaresi yok.

Danışmanlık şirketi Eurasia Group’tan Emre Peker, Türkiye’nin öncelikle “makro ihtiyati tedbirler ve sermaye kontrolleri” yoluyla dolar talebini sınırlamaya çalışacağına inanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da böylece faiz oranlarına karşı yürüttüğü mücadeleden vazgeçmek zorunda kalabilir.

Atilla Yeşilada bu durumda, “faizlerin yükselmesi bankaların sermaye tabanını azaltacak ve bankalar uzun süre kredi veremeyecek” uyarısında bulunuyor.

***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Exit mobile version